12 Kasım'da Bakü'de düzenlenen COP29 İklim Zirvesi sırasında, yeniden başkan seçilen Moldova'nın Cumhurbaşkanı Maia Sandu, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yüz yüze görüştü. Yapıcı bir görüşme gerçekleştiren ikili, bölgede barış ve istikrarın yanı sıra Türk ticaretinin büyümesi ve Moldova'daki yatırımlar hakkında da konuştular. Ancak konu?mada önemli bir konu da bu iki ülke arasında köprü olarak görülen Gagavuzya'nın rolüydü. Her iki cumhurbaşkanı da Moldova Cumhuriyeti kimliğinin değerli bir parçası olan Gagavuz dilini ve kültürünü korumak için birlikte çalışma sözü verdi.
Bugünkü yazımız Gagavuz dili ve kültürü hakkındadır. Bir Türk dilinin ve kültürünün yok olmasına katkıda bulunan sebepler nelerdir? Türkiye Gagavuzya'da neden Rusya'ya “yenildi”? Bu kadar özel ve eşsiz bir dil ve kültür nasıl yeniden canlandırılabilir?
Gagavuzya hakkında çeşitli vesilelerle Türk basınında yazılar yazdım. Daha doğrusu Türklerin Moldova Cumhuriyeti'nin bu özerk bölgesi hakkında çok şey bilmediğini fark ettiğim için bu yazıyı kaleme alma ihtiyacı hissettim.
GAGAVUZYA NEDİR VE GAGAVUZLAR KİMLERDİR?
Gagavuzlar küçük bir Ortodoks Hıristiyan Türk halkıdır. Uzun ve ilginç bir tarihe sahiptirler. Gagavuzların hiçbir zaman kendilerine ait bir devleti olmadı. Bu nedenle tarih boyunca çok acılar çekmiş bir halktır. 1812'den sonra Besarabya'daki Gagavuz halkı ilk kez çarlık yetkililerinin teşvik ettiği zorla Ruslaştırma süreciyle karşı karşıya kaldı. 2 asırdan fazla süredir devam eden bu Ruslaşma sürecinin etkileri günümüzde de görülmektedir. Gagavuzlar, Osmanlı İmparatorluğu'nda çok fakir bir halktı. Ruslar, Gagavuzlara geniş araziler veya askerlik hizmetinden muafiyet gibi ayrıcalıklar sunarak bundan yararlandı. 1994 yılında Moldova Cumhuriyeti Parlamentosu Gagavuz halkının özerkliğini tanıdı. Bölgenin özel statüsü, Moldova Anayasasında yer aldı. Nüfusu yaklaşık olarak 122 bin kişi kadardır. Nüfus, ağırlıklı olarak Rusça konuşuyor.
Pek çok siyasi yorumcu Gagavuzya'yı Moldova Cumhuriyeti içindeki bir "Truva atı" olarak değerlendiriyor. Çünkü, Gagavuzya'daki yetkililerin siyasi vizyonu Kişinev'deki merkezi yetkililerin siyasi vizyonuyla örtüşmüyor. Örneğin,Gagavuz halkı, AB'nin bağış şeklinde verdiği 11 milyon avronun üzerinde yatırım yapmasına rağmen Moldova Cumhuriyeti'nin Avrupa entegrasyonu fikrini desteklemiyor. Gagavuzların önemli bir kısmının, önceleri yıllarca çalıştıkları Türkiye'den ayrıldıktan sonra, şimdilerde daha çok AB ülkelerinde çalıştıklarını belirtmeliyiz.
RUSYA NEDEN GAGAVUZYA'NIN ''DOSTU''?
Gagavuzlar son derece Ruslaşmış bir etnik gruptur. Burada şunu söylemeliyiz ki, Rusya'nın kendi topraklarında bu kadar etkili olmasına izin vermekten Moldova'nın merkezi yetkilileri sorumludur. Yıllar geçtikçe Kişinev'deki merkezi hükümet Gagavuzlarla etkili bir şekilde çalışmadığı, seçim sonuçlarında da görülüyordu. Moldova'da Rus televizyon istasyonlarının yasaklanmasına ve Rus yanlısı yerel kanalların kapatılmasına rağmen Gagavuzya'da Rus propagandası oldukça etkili ve güçlü bir durumda. Çünkü Rusya, Gagavuzya eğitim ve kültür projelerine yatırım yapmaktan geri durmuyor.
Gagavuzca (tüm Türk dilleri arasında Türkiye Türkçesine en yakın olan bir dil) konuştuğu varsayılan Gagavuz halkı neden kendisini Moldova'ya ve hatta Türkiye'ye değil de Moskova'ya yakın hissediyor? Gagavuz dili yok olmanın eşiğindedir ancak Gagavuz halkı Rusça ve "Moldovaca" (böyle bir dil yok, bu tamamen siyasi bir icat) dillerini konuşmayı ve savunmayı tercih etmektedirler.
Bunun en önemli nedeni Gagavuz halkının Hıristiyanlaşması ve Rus Ortodoks Kilisesi'ne üyeliğidir. Dini inancı gereği Rus dünyasına manevi olarak daha bağlı hale gelmiş olabilirler. Sovyet dönemindeki vatandaşlıktan çıkarma süreci de onları Rus olan her şeye daha da yaklaştırdı. Bir Gagavuzun akıcı bir şekilde Rusça konuşabilmesi, kendisini vatandaşı olduğu Moldova'dan çok Rusya'ya yakın hissetmesini sağlamakta. Gagavuzya nüfusu Moldova'da her zaman Rus yanlısı ideolojiyle ilişkilendirilen sol siyasi güçleri desteklemişlerdir. Gagavuzya'daki neredeyse her üç aileden birinin Rusya'da akrabaları vardır. Gagavuz halkı her zaman Rusya yanlısı politikacılara oy vermiş ve AB'nin ya da komşu ülke Romanya'nın yakınında olmayı her zaman bir tehlike görmüşlerdir.
Rusya yanlısı siyasetçiler bölgenin zayıf veya hassas noktalarını çok iyi biliyor ve bu avantajı kullanıyorlar. Gagavuzya, kaçak siyasetçi Ilan Şor'un partisinin en büyük nüfuza sahip olduğu bölgedir (Şor, Moskova'dadır). Gagavuzya'da Kişinevli politikacıların düşman olarak görülmesi Gagavuz topraklarındaki Rus yanlısı güçlerin özerklik konusundaki nüfuzlarını kaybetmemelerine yardımcı oluyor.
Gagavuzlarla ilgili farklı dillerdeki çeşitli kaynakları okuyarak incelediğimde, ne Moldovalıların ne de Gagavuzların geçmişleri hakkında pek bir şey bilmediği sonucuna vardım. Örneğin Sovyet döneminde Gagavuz halkı yetkililer tarafından (ayrıcalık yoktu) önemsenmedi. Ancak Rumen yetkililerle işbirliği yapmakla suçlanan kişilere zulmedildi. Pek çok Gagavuz ailesi "varlıklı köylüler" oldukları gerekçesiyle Sibirya'ya sürgüne gönderildi. Sovyet döneminde Gagavuz dilinde eğitim yasaklamıştı. Sovyetler hem Moldovalıları hem de Gagavuzları zorla Ruslaştırma planını uyguladı. Ruslar, Rus dilini öğrenme zorunluluğunu getirerek, diğer halkları ve etnik kökenleri asimilasyon yapma yönünde en başarılı stratejiyi uyguladılar. Asimilasyon çalışmalarının bugün de sonuçlarını görüyoruz. Üstelik Kiril alfabesi de kullanılıyordu. Rus dilinin öğrenilmesi ve günlük yaşamda kullanılmasıyla o halkın kültürel-ideolojik kodu da etkilenmekte/değişmektedir.
Görebildiğimiz kadarıyla Gagavuzlar her zaman "Rusya yanlısı" olmamışlar. Fakat Moldova milliyetçiliğine karşı savaşmak için, oldukça pragmatik nedenlerden dolayı Doğu yönünü ve Rusya'yı kendilerine "koruyucu" olarak seçmişlerdi.
Pek çok yorumcu Gagavuzların Rusya'ya yakınlığını, Çarlık İmparatorluğu'nun Gagavuzların eğitimine ve halk arasında okuma yazma bilmemenin ortadan kalkmasına katkıda bulunmasıyla açıklamaktadır. Yani Gagavuzya söz konusu olduğunda yaklaşık 200 yıllık bir Ruslaşma sürecinden bahsediyoruz; Gagavuz dilinin, kültürünün ve kimliğinin yok olma riskiyle sonuçlanan bir dönemden/süreçten bahsediyoruz.
Devam edecek...
Çok Okunanlar
6 Aralık Cuma reyting sonuçları: Zirvede hangi yapım var?
Yenidoğan savcısı Yavuz Engin'den sert paylaşım
Gazeteler, Erdoğan'ın Suriye ve HTŞ çıkışını nasıl gördü?
Milliyetçilik nedir? Ne değildir?
Şirin Elmas cinayetinde soruşturmanın detayları belli oldu
Whatsapp yazışmaları ortaya çıktı: Kaza göz göre göre gelmiş
AGİT'te ilk Türk Genel Sekreter: Feridun Sinirlioğlu
7 Aralık Cumartesi günü yayın akışı: Kanal D, ATV, Show TV, Star TV, TRT, TV8
Ümit Özdağ: Öcalan o villaya gelemeyecek, İmralı’da ölecek
Taşkesenlioğlu'nun boşanma davasındaki kadının iddiaları yeni dava açtırdı