Nükleer savaş kavramını duyduğumuzda, her birimiz Ağustos 1945'te güneşli bir yaz gününde Japonya'nın semalarında beliren devasa duman bulutunu hatırlarız. O yıl ABD iki nükleer bomba atarak yaklaşık 200.000 Japon’u hayattan kopardı. Yarım milyon insan radyasyona maruz kaldı ve hastalandı. O insanların bombalamada neler yaşadığını duyabileceğimiz, anlayabileğimiz birçok belgesel var. Belgeselleri izleyen herkes böyle bir savaşın bir daha yaşanmamasını diler.
Ne yazık ki, Rusya'nın Ukrayna'yı işgal etmesiyle birlikte, yıkıcı bir nükleer savaş tehdidi önemli ölçüde arttı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, nükleer silahlara ilişkin son konuşmasında, Moskova'nın, Rusya'ya saldıran herhangi bir ülkeye karşı, eğer o ülke nükleer bir güç tarafından destekleniyorsa, nükleer silah kullanabileceğini öne sürdü. Bu, Rusya'nın sahip olduğu nükleer silah doktrininin değişmesi anlamına geliyor. Pek çok yorumcu, Putin'in açıklamalarının pek bir geçerliliği olmayan psikolojik bir operasyondan başka bir şey olmadığını iddia ediyor. Putin'in açıklamaları sadece Ukrayna'yı askeri ve mali açıdan destekleyen ülkelerin liderlerini korkutmayı amaçlıyor. Yani ana teması nükleer silah olan psikolojik bir savaşa tanık oluyoruz. Rus doktrinindeki değişikliklerin nükleer saldırı riskinde ciddi bir artışa işaret ettiğini söyleyen de var. Uzmanlar, nükleer bir saldırının oldukça düşük bir ihtimal olduğunu ancak ihtimal dışı olmadığını söylüyor. Önümüzdeki yıl Rusya devlet bütçesinden askeri sanayiye ayrılan payın 152 milyar dolara ulaşacağını da belirtelim.
Rusya'nın en önde gelen uzmanlarından biri olan Sergei Karaganov, Rusya'nın düşmanlarının nükleer caydırıcılığı ciddiye almasını sağlamak için Avrupa'da sınırlı bir nükleer saldırıyı savunuyor. Rusya Güvenlik Konseyi başkan yardımcısı ve eski başkanlardan biri olan Dmitry Medvedev, Putin'in sözlerinin Ukrayna ve Batı'yı düşünmeye itmesi gerektiği konusunda uyarıyor.
Putin, kitle imha silahlarının kullanılma olasılığı konusunda "blöf yapmadığını" söyledi. Hem Rusya hem de Kuzey Kore, ABD'yi defalarca "nükleer savaşı kışkırtma yönünde kötü niyetli" olmakla suçladı. BM Genel Sekreteri António Guterres, her zaman olduğu gibi nükleer savaş riski hakkında dikkat çekici yorumunu tekrarladı: "İnsanlık, nükleer yok oluşa bir yanlış hesaplama kadar uzakta... Bu delilik" dedi.
Princeton Üniversitesi araştırmacılarına göre en kötü senaryo, nükleer savaşın çok miktarda atom bombası kullanımına yol açmasıdır. Böyle bir çatışma, ilk 45 dakika içinde yalnızca nükleer bombalardan kaynaklanan 85 milyon kişinin ölümüne yol açacaktır. Kuzey Amerika, Avrupa ve Rusya neredeyse tamamen atom patlamalarının izleriyle kaplanacak. Nükleer savaşın etkileri patlamalar, yangınlar ve radyasyonla korkunç olacaktır. Nükleer silahların yaktığı yangınlardan çıkan duman, güneş ışığını engelleyerek karanlık, soğuk ve kuru yüzey koşullarına neden olarak, dumanla katlanan bölgelerde nükleer bir kışa neden olur. Kısacası, bu bir nevi dünyanın sonu olacaktır.
Unutmamak gerekir ki 1945'te nükleer silahlara yalnızca ABD sahipti. Yıllar geçtikçe nükleer silaha sahip olan ülke sayısı 9'a çıktı: ABD, Rusya, Çin, Fransa, İngiltere, Pakistan, Hindistan, İsrail ve Kuzey Kore. ABD ve Rusya küresel nükleer cephaneliğin yaklaşık %90'ını elinde tutuyor ve geri kalan ülkeler daha küçük ama yine de inanılmaz derecede yıkıcı güçlere sahip olan nükleer silahlara sahipler.
Bu arada Avrupa ülkelerinde neler oluyor? Bazı Avrupa başkentlerinde Soğuk Savaş döneminden kalma ve restore edilen nükleer sığınaklar bulunuyor. Prag'da, Soğuk Savaş döneminden kalma sığınaklar ağı, Rusya'nın 24 Şubat 2022'de Ukrayna'yı işgal etmesiyle ilgi çekmeye başladı. Almanya'da, Bonn yakınlarında şu anda müze olarak işlev gören bir nükleer bomba sığınağına, özellikle gençler olmak üzere son zamanlarda gelen ziyaretçilerde önemli bir artış olduğu bildirildi.
Nükleer silahlar, amacı düşmanı saldırmaktan veya diğer askeri eylemlere başvurmaktan caydırmak olan silahlardır. Umarım bu tür bir karaktere sahip olmaya devam ederler, çünkü her şey mahvolmuşken savaşı kazanmanın ne faydası var? Dünya liderlerinin kendilerine sorması gereken soru bu.
Peki Türkiye'de bu konuda neler oluyor? Kamuyonun bu konuda bilgilendirilmesinde fayda olduğu kuşkusuzdur.
Çok Okunanlar

İmamoğlu İnşaat'ın yeni yönetimi belli oldu!

Eski Devlet Bakanına 'CHP'ye kayyum' teklifi iddiası

Gelinim Mutfakta 18 Nisan Cuma puan durumu: Bugün kim elendi?

Ali Koç Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ne konuştu? Ziyaretin detayları ortaya çıktı

İşte CHP'ye kayyum iddiasının perde arkası...

Bugün hangi maçlar var? 18 Nisan Cuma kimin maçı var, saat kaçta?

Erdoğansız AKP eriyor

Mazlum Kobani’nin koluna ilk kim girecek?

Otobüste 'öpücük verme' kavgası, kadın çileden çıktı

Asgari ücrete ara zam gelecek mi? Yeni rakamı açıkladı