Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,2401
Dolar
Arrow
34,4862
İngiliz Sterlini
Arrow
43,5545
Altın
Arrow
2962,0000
BIST
Arrow
9.549

8. Yargı Paketi

Yeni düzenlemeler içeren Yargı Hizmetlerinin Etkinliğinin Artırılması Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi yakın zamanda TBMM gündemine gelecek. 

8. YARGI PAKETİ NE ZAMAN ÇIKACAK?

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, bir televizyon kanalının canlı yayınında 8. Yargı Paketi olarak adlandırılan yeni yargı paketine ilişkin kendisine yöneltilen soruları yanıtladı. Bakan Tunç, 8. Yargı Paketi ile ilgili çalışmanın taslak aşamasında olduğunu, yakın zamanda TBMM'de milletvekillerine sunulacağını söyledi.

Bakan Tunç, "Takvim çok uzamaz. Seçim takvimi içerisindeyiz şu anda ama Meclis seçim için tatile ayrılmadan, ara vermeden, şubat sonu gibi, marta kalmaz, şubat ortaları gibi Mecliste görüşülür." ifadelerini kullandı.

Peki yeni yargı paketinde ne gibi değişiklikler olacak?

DENETİMLİ SERBESTLİKTE ORANSAL DÜZENLEME

8. Yargı Paketi'nde denetimli serbestlikle oransal düzenlemeler de bulunduğunu belirten Tunç, toplumda cezasızlık algısının yaygın olduğunu ve bu algının ortadan kaldırılması gerektiğine dikkat çekti ve şu sözleriyle devam etti:

"Bu algıyı ortadan kaldırmamız lazım. Cezasızlık algısını ortadan kaldıracak düzenlemelerimiz var. İki yıl ceza almışsa birisi, bir yıl sonra koşullu salıverme süresi dolar. Koşullu salıverme süresi bir yıl olduğunda denetimli serbestlik süresi de bir yıl, o zaman iki yıldan yatacak hiçbir ceza kalmaz. Dolayısıyla iki yıl ceza alan kişi hiç cezaevinde kalmamış olur. Böyle bir durum da tabii özellikle cezası iki yılın altında, üç yılın altında suçlar bakımından 'suç işledi, yanına kar kaldı' şeklinde bir algı var. Burada yaptığımız düzenleme, bir yıllık maktu denetimli serbestlik yerine oran getirmek istiyoruz."

Yapılacak yeni düzenleme ile bir yıl ceza alan kişinin 6 aylık koşullu salıverme oranın sadece 5'te 1'lik kısmının denetimli serbestlik olmasını istediklerini belirten Tunç, "Yani bunun en az 5 ayını cezaevinde kalmış olsun diyoruz. Taslakta önerimiz bu. Tabii ki milletvekillerimizin takdirinde." diye ekledi. 

TEMYİZ SÜRELERİNE DÜZENLEME

Bakan Tunç, mevcut düzenlemede iş, hukuk, ceza mahkemelerinde farklı temyiz ve itiraz sürelerinin olduğuna değinerek yeni yargı paketinde temyiz sürelerine ilişkin düzenlemelerin de yer alacağını belirtti.

Tunç, "Artık bu sorular da ortadan kalkmış olacak. Tek bir yanıt olacak. İki hafta. Bütün davalarda itiraz ve temyizde süre iki hafta olacak. Diyoruz ki, tebliğden itibaren başlasın süre ve iki hafta içinde temyiz edebilsin." dedi.

Ayrıca, yeni yargı paketiyle Anayasa Mahkemesinin (AYM) pilot kararı gereği, makul sürede yargılama yapılmadığı iddiası ile ilgili başvurular için “Tazminat Komisyonu” kurulacağını da duyurdu. 

8. YARGI PAKETİNDE GENEL AF VAR MI?

Yeni Yargı Paketi taslağında mahkumlara genel af düzenlemesinin yer alıp almayacağına dair soru yöneltildi. Bakan Tunç ise verdiği yanıtta böyle bir çalışmanın gündemde olmadığını belirtti.

8. YARGI PAKETİ MADDELERİ

Yargı Hizmetlerinin Etkinliğinin Artırılması Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi için son zamanlardayız. 

Bakan Tunç, "Şunu ifade edebilirim, 60'tan fazla maddeden oluşan bir paket, taslak söz konusu. Milletvekillerimiz bunlara yenilerini ilave edebilir ya da uygun görmeyebilir. Takdir onların" şeklinde açıklamalarda bulundu.

Beklenen maddeler ise şu şekilde:

  • 24 Ocak 2024 tarihi itibarıyla evlenen kadınlar, eşinin soyadı yerine artık yalnızca kendi soyadını taşıyabilecek.

  • Anneye, baba ile çocuk arasındaki soy bağının reddi davasını açma imkânı tanınacak.

  • Çocuk evlat edinenlerin adları, evlatlığın kimliğine ana ve baba adı olarak yazılabilecek.

  • 1 Nisan 2024 tarihinden sonra verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) kararlarına karşı istinaf mahkemesine başvurulabilecek.

  • Hapis cezası gerektiren suçlarda ön ödeme miktarının hesaplanmasında bir gün karşılığı olarak belirlenen 30 TL, 100 TL'ye yükseltilecek.

  • Doğrudan verilen adli para cezalarında kesinlik sınırı 3 bin TL'den 15 bin TL'ye çıkarılacak.

  • Hükümlünün koşullu salıverilme süresinin beşte birini denetimli serbestlikte geçirmesi sağlanacak. Böylelikle, her hükümlü cezasının en az yüzde 40'ını cezaevinde çekecek.

  • Denetimli serbestlik süresi 3 yılla sınırlandırılacak.

  • Hükümlülerden 0-6 yaş grubunda çocuğu bulunan kadınlar, maruz kaldığı ağır bir hastalık, engellilik veya kocama nedeniyle hayatlarını yalnız idame ettiremeyenler ve 70 yaşını bitirmiş olanlar, koşullu salıverilme için cezaevlerinde geçirmeleri gereken sürenin beşte üçünü ceza infaz kurumlarında geçirmeleri halinde denetimli serbestlikten yararlanabilecek.

  • Kadına şiddetle mücadele kanununda düzenlenen zorlama hapsine itiraz yoluna ilişkin düzenleme yapılacak.

  • Makul sürede yargılanma hakkının ihlâl edildiği iddiasıyla yapılmış ve kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla AYM'de derdest olan bireysel başvurular ile AYM'nin incelemenin sürdürülmesini haklı kılan bir neden görülmediği gerekçesiyle düşme kararı verdiği bireysel başvurular bakımından da Tazminat Komisyonu'na başvuru imkânı getirilecek.

  • Hakkında ikinci defa tekerrür hükümleri uygulanan hükümlüler, cezalarının dörtte üçünü infaz kurumunda iyi hâlli olarak geçirmeleri halinde koşullu salıverilmeden yararlanabilecek. Halihazırda ikinci defa mükerrer olanlar şartlı tahliyeden yararlanamıyor; cezalarının tamamı kadar süre cezaevlerinde kaldıktan sonra tahliye olabiliyorlardı. Teklifle mahkumların ikinci defa mükerrer oldukları cezalarının tamamı kadar değil, dörtte üçü kadar cezaevinde kalmalarının önü açılacak. Denetimli serbestlikten yararlanamayan ikinci kez mükerrer olan hükümlüler denetimli serbestlikten de yararlanabilecek.

  • Mesleğinde 20 yıl kıdeme sahip hukukçular, sınavsız olarak arabulucu olabilecek.

  • İcra ve İflas Kanunu ile Hukuk Muhakemeleri Kanununda değişiklik yapılarak, parasal sınırlarda yeniden değerleme oranında artırma yapılması sonucunda belirlenen miktarlarda bin TL'nin altı dikkate alınmayacak.

  • Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine ilk derece mahkemesince verilen kararlar ile Yargıtay'ın bozma kararı üzerine yeniden verilen kararlara karşı, ilk karar tarihinde geçerli olan parasal sınırlara göre istinaf ve temyize başvurulabilecek.

  • Soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olan hakaret suçu bakımından şikayet süresinin, her ne suretle olursa olsun suç tarihinden itibaren bir yılı geçemeyeceği düzenlenmekte, böylelikle bu suç bakımından azami şikayet süresi belirlenmekte.

  • Mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenen hakaret suçunda uzlaştırma yoluna gidilemeyecek. 

Yeni yargı paketi taslak çalışmalarının tamamlanmasının ardından kanun teklifi TBMM’ye gelecek. Genel Kurul’dan onay aldıktan sonra Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girecek.

8. Yargı Paketini değerlendirmek gerekirse, 

Bundan 4-5 sene evvel zamanın Adalet Bakanı Abdulhamit Gül iken cezaların infazında yine oransal düzenleme gelmişti. Ancak her nasılsa paket içerisinde olan bu düzenleme meclise indiğinde mecliste kabul görmedi, yasalaşmadı. 

Öncelikle ceza hukukunda iki konuyu birbirinden ayırt etmek gerekmektedir; birincisi cezasızlık algısının ortaya çıktığı ceza adalet sistemi ve ikincisi infaz adalet sistemi. 

Ceza adalet sistemi, Sayın Bakan Tunç’un da söylediği gibi “kimsenin mahkemede aldığı ceza karşılığı cezaevine girmediği” algısıdır. Peki bunu nerede görüyoruz? Gerek denetimli serbestlik gerekse şartlı tahliye uygulamalarıyla kişi bir suç işlediği zaman Sayın Bakan Tunç’un verdiği örnekteki gibi 2 yıl hapis cezası almış bir kişi bu cezası için infaz kurumuna Cumhuriyet Savcısı davet ettiğinde bunun 1 yılı doğrudan denetimli serbestliğe giderken 1 yıl da koşullu salıvermeden yararlanılıyordu. Hal böyle olunca kişi cezaevine girdi çıktı yaparak hiçbir ceza çekmeden salıveriliyordu. Bu aynı zamanda ceza mahkeme kararlarının etkisizliğine de yol açıyordu. 

Yukarıda ifade ettiğim gibi 5 yıl önce Sayın Adalet Bakanlığı ile birlikte, benim de hazırlık çalışmalarında bulunduğum yargı paketinde aynı düzenlemeler yapılmıştı. Bu anlamda yeni yargı paketi taslağında daha önce de yapıldığı gibi getirilmek istenen düzenleme şudur; 2 yıl ceza almış bir kişi koşullu salıverme ve denetimli serbestlik hükümleri 1/5 hapis cezasını yattıktan sonra infazda dikkate alınsın. Örneğin 30 gün hapis cezasına hükmedilmiş bir kişi 1/5 oranında yani 6 gün cezaevinde kalacak ve daha sonrasında koşullu salıverme ve denetimli serbestlik hükümlerinden yararlanabilecektir. Bu durum uygulamaya geçerse hapis cezası ile cezalandırılan ve cezası ertelenmeyen herkes cezaevine girecektir. Normali de budur. Bu da toplumdaki ve özellikle suç işleyen kişilerdeki cezasızlık algısını yıkacak, suçla mücadelede etkinlik sağlanacaktır. 

Ancak bu yargı paketinde de öncekiler gibi, yargı bağımsızlığının güçlendirilmesi için hiçbir düzenleme yer almıyor. Yargı bağımsızlığının sağlanmadığı, yargıçların ve savcıların coğrafi teminatının olmadığı bir ülkede bu düzenlemelerin hepsi maalesef düşman ceza hukuku uygulaması kapsamında doğrudan muhaliflerin cezaevine gönderilebilmesi için bir imkân olarak da kullanılabilecektir. Kaldı ki ülkemizde hemen her gün düşman ceza hukuku uygulamalarına rastlanmaktadır. Üzülerek söylemek gerekir ki siyasallaşmış bir yargı sisteminde bu tehlike hep var olacaktır. Örneğin, bu siyasi iktidar tarafından tamamen ortadan kaldırılan “yargıçların ve savcıların coğrafi teminatı” hiçbir yargı paketi düzenlemesinde yeniden getirilmemiştir. Yine Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Başkanının bağımsız olması gerekirken, Adalet Bakanı olması yargıya güveni kaldıran diğer bir önemli unsurdur. Türkiye’de yargı görünüşte bile bağımsız değildir. Özetle yargı bağımsızlığını güçlendiren düzenlemelerin yer almadığı yargı paketleri sadece pansuman tedbirler içerir. Bu sebeple her seferinde olduğu gibi yargının etkinliğinin arttırılması gerçekleşmez. Nitekim tüm bu yargı paketlerine rağmen ülkemizde yargıya güven hiçbir zaman iyileşmemiş, her yargı paketinden sonra daha da kötüleşmiştir. 

Diğer yandan infaz adalet sistemi ise ayrıca önem arz etmektedir. Cezaevleri kişilerin doldurulduğu yerler değildir. İnfaz hukukunda asıl amaç ıslah etmektir. Cezaevlerinde hükümlülerin yeniden topluma kazandırılması için sosyal, psikososyal, öfke kontrolü ve manevi destekler gibi pek çok eğitim verilmektedir. Bu eğitimlere katılım ve mesela kitap okuma yapıldığında hükümlüler puan almakta, ilerde idare gözlem kurulunun önüne çıktığında bu sistemde rehabilite olup olmadığı yönünden değerlendirilmektedir. 

8. yargı paketi meclise geldiğinde ayrıca değerlendireceğim.