Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,2401
Dolar
Arrow
34,4862
İngiliz Sterlini
Arrow
43,5545
Altın
Arrow
2962,0000
BIST
Arrow
9.471

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile Instagram ilişkisi

Bilindiği üzere Instagram, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunun 2 Ağustos 2024 tarihli ve 490.05.01.2024.-608903 sayılı kararıyla erişime engellendi. Bu şekilde Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Instagram’a “Bu ülkede sansür uygulanacaksa onu sadece biz yaparız” mesajı vermiş oldu. 

Herkesin bildiği üzere, cuma sabah uyandık ve baktık ki Instagram engellenmiş. Başka bir deyişle Türkiye de 57 milyon kullanıcısı bulunan Instagram’ı Bilgi Teknolojileri Kurumu (BTK) tarafından erişim engeli getirilmiş. BTK açıklamasında “Katalog suçlara uymadıkları” gerekçesiyle sosyal medya platformu Instagram’ı erişme kapattığını belirtmişti. Kanımca bahane buydu. Ancak esas sebebin Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un cuma sabahı Hamas Siyasi Büro Şefi İsmail Haniye için attığı taziye mesajının Instagram tarafından kaldırılması olduğu açıktı. Doğrusu İletişim Başkanımız, ifade hürriyetini kullanmasına engel olduğu için Instagram’a kızmış “sansür öyle yapılmaz böyle yapılır” diyerek Instagram’ı erişime kapatmıştı. 

Bahane diyorum çünkü, Instagram Türkiye’de temsilciliği olan bir sosyal medya platformu. 5651 sayılı Kanuna tabidir. 5651 sayılı yasa gereğince de her 6 ayda bir şeffaflık raporu yayınlayarak bu raporları BTK’ya sunuyor. Meta Şirketi tarafından Instagram için en son içerik kaldırma taleplerine ilişkin şeffaflık raporu 31 Temmuz 2024 tarihinde yayınlanmıştır. (Yani Instagram’ın erişime kapatılmasından 2 gün önce) Başka bir deyişle BTK Instagram’a erişimi engellemeden 2 gün önce bu raporu incelemiştir. Rapora göre en çok talebin BTK’dan gönderildiğini vurgulayan Meta Şirketi, 1 Ocak 2024 ile 30 Haziran 2024 tarihleri arasında bildirilen 2580 içerikten 2445 tanesini yani %94 üne yaptırım uygulayarak içeriği kaldırmış kalan %6 sına tekabül eden içerik hakkında ne yapıldığı ise raporda açıklanmamış. Özetle son 6 aydır içeriği ne olduğu bilinmeyen 135 paylaşım sebebiyle BTK tarafından sosyal medya platformu Instagram’ı erişim engeli getirdiği anlaşılmaktadır. Daha doğrusu buna inanmamız beklenmektedir. Instagram’ın sadece Türkiye’de en az 57 milyon kullanıcı olduğu ve her gün milyonlarca içerik paylaşıldığı düşünüldüğünde sadece 135 içerik sebebiyle 5651 sayılı yasanın 8. Maddesinde belirtilen katalog suçlar bahane edilerek komple kapatılması hayatın olağan akışına aykırıdır. Tam da bu sebeple “bahane” diyoruz. 

Bir örnek vermek gerekirse, Türkiye’deki toplam otomobil sayısı 15 milyon 333 bin 952’dir. Ve diyelim ki bu araçlardan sadece 135 tanesinin muayenesi yapılmadığını Ulaştırma Bakanlığımız tespit etmiş. Ve sadece 135 muayenesiz araç sebebiyle Ulaştırma Bakanlığının Türkiye’deki 15 milyon küsür aracın trafiğe çıkmasına yasakladığını düşünelim. Bu çok büyük bir haksızlık olmaz mıydı? İşte 135 içerik sebebiyle Instagram’ın kapatılmasında ülkedeki 85 milyonun ifade hürriyetinin engellenmesi anlamında büyük bir felakettir. 

Ancak şaşırmıyoruz, aslında mesele Instagram’ın keyfi bir kararla kapatılması da değildir. Asıl konu Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde tüm yetkilerin tek kişiye verilmesine dayalı olarak sadece Instagram’ın değil her şeyin tek kişi kararı ile kapatılabilir olma olasılığıdır. 

Sosyal medya platformu Instagram’ın erişime kapatılmasının doğurduğu bir başka olumsuz sonuç ise ekonomidedir. Instagram’ın kapanmasının Türkiye’ye maliyetini hesaplayan İstanbul Planlama Ajansı (İPA) Başkanı Buğra Gökçe, platformun kapalı kalmasının günlük maaliyetinin 1.9 milyar lira olduğuna dikkat çekti. Kamuda tasarruf paketinden örnek vermek gerekirse; bu paketin toplam boyutu 100 milyar liradır. Yani Instagram’ın 52 gün kapalı kaldığı senaryoda Türkiye kamu tasarruf paketi kadar zarar edecektir. Kaybedilen bu cironun bir tazmini olabilir mi? Salt hukuki açıdan bakacak olursak, devlet, idarenin eylem ve işlemlerinden doğan zararı gidermekle yükümlüdür. BTK bir işlem yaptı. Bu işlemin zararını matematiksel olarak ortaya koyabiliyorsak, yani ; Instagram üzerinden ticaret yapan şirket, günlük ortalama cirosunu gösterebilecek durumda ise, kapalı kaldığı dönem içerisinde cirosu yine matematiksel olarak gösterilebilecek şekilde düşmüşse, bahsi geçen kaybı idare mahkemelerinin önünde ya iptal davası ile bir tam yargı davası olarak ve şayet Instagram tam olarak açıldığı takdirde sadece tam yargı davasıyla devletten talep edebilir. Hukuka tamamen aykırı olan bu eylemde devletin bu zararı tazmin etmesi gerekmektedir. 

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanımız Sayın Fahrettin Altun, “sosyal medya şirketleri Amerika, Almanya gibi ülkelerin yasalarına saygı gösteriyor ve oralarda bir sorun yaşanmıyor” diyor. Ben de buradan soruyorum, söz konusu bu şirketler bu ülkelerin yasalarına niye saygı gösteriyorlar da bizim ülkemizi yasalarına saygı göstermiyorlar? 

Ya da gerçekten öyle mi? Çünkü yukarıda anlattığım gibi, bu yasaklamanın, sosyal medya şirketlerinin kanunlarımıza uymaması ile bir ilgisi olmadığını artık biliyoruz. Dolayısı ile ortaya çıkan bu durum, iktidar içindeki güç müdahalesinin bir yansımasından veya bazı şeylerin önceden test edilmesinden başka şey değil. 

Diyelim ki bu yabancı şirket Türkiye Cumhuriyeti Kanununa saygı göstermiyor, peki siz kendi ülkenizin yasalarına, Anayasa Mahkemesi kararlarına saygı gösteriyor musunuz? Kendi yasalarına göstermediğin saygıyı başkaları göstermeyince mi saygısızlık oluyor sadece. “Kendi yasalarına saygı göstermeyene yabancılar niye saygı göstersin?” diye sormayacak mıyız? 

Örneğin, Anayasa Mahkemesi 11/10/2023 tarihinde E.2020/76 numaralı dosyada, 7253 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un muhtelif maddeleriyle 5651 sayılı Kanun’da yapılan bazı değişikliklerin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline, iptal hükümlerinin kararın Resmî Gazete ’de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe girmesine karar vermişti. 

Başka bir deyişle, Anayasa Mahkemesi, Başkan’a kesinleşmiş mahkeme kararı olmaksızın belirli suçlarla ilgili olarak erişimin engellenmesi ve içeriğin çıkarılması yetkisi veren M. 8’in masumiyet karinesini ihlal ettiği; kişilik haklarının ihlaline dayalı olarak erişimin engellenmesi ve içeriğin çıkarılmasını düzenleyen M. 9’un ise belirlilikten yoksun olduğu, keyfi kararlara ve ifade ve basın özgürlüğü üzerinde orantısız kısıtlamalara yol açtığı sonucuna vararak İnternet Kanunu M. 8’in bazı kısımlarını ve M. 9’u tamamen iptal etmişti. Yeni bir düzenleme yapılması için Yasama organına süre vermiş ve bu sebeple bu iptal hükmünün 9 ay sonra yani Ekim 2024’te yürürlüğe girmesine karar vermişti. 

BTK Başkanı, 5651 sayılı Yasanın 8. Maddesine göre Instagram’ı engellediğine ve 48 saat içinde aldığı erişimi engelleme kararını Mahkeme onayına sunmadığına göre, Ocak 2024 tarihinde Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği 8. Madde hükmüne göre engelleme yapıldığı anlaşılmaktadır. Biz hukukçular olarak daha önce İdare Mahkemelerinin bu şekilde verdiği “erişimin engellenmesi kararının kaldırılmasına dair kararlarının” uygulanmadığını, yani mahkeme kararlarının da idare tarafından uygulanmadığını da biliyoruz. Yani özetle, Türkiye bir hukuk devleti ise neden mahkeme kararları uygulanmamaktadır? Veya Anayasa mahkemesinin yukarıda belirttiğim gerekçe ile iptal ettiği bir hükme dayanarak Instagram’ın tamamen yasaklanmasına karar vermek, -hukuka saygılı bir devlette- ne kadar kabul edilebilir? Daha biz kendimiz devlet olarak mahkeme kararlarına saygı göstermezsek veya Anayasa Mahkememizin kararlarına uymazsak, bir yabancı şirketten Türkiye kanunlarına veya mahkeme kararlarına uymasını beklemek ne kadar adildir? 

Demem o ki, Türkiye, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi içinde, tüm yetkileri yürütmenin başı olan Cumhurbaşkanına vermiştir. Yaşanan ana sorun budur. Doğrudan “o” Hamas'ın Siyasi Büro Şefi İsmail Haniye'nin ölümü ile ilgili taziye mesajlarının Instagram tarafından kaldırılmasına sinirlenmiş ve bu kararın alınmasını istemiştir. Hükümete yakın kanatta yapılan diğer açıklamalar sadece tek kişinin aldığı yasaklama kararına hukuki kılıf bulmaya yöneliktir. 57 milyon kişinin Anayasal hakları askıya alınmıştır. Her şeyden önce idarenin aldığı bu karar “ölçülü” değildir. Anayasa Mahkememizin daha önce aldığı pek çok karara da aykırıdır. 

Bu ve benzeri sorunları yaşamamızın ana sebebi Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemidir. Bu sistem, ülkemizi, kuvvetler ayrılığı sisteminden başka bir deyişle kuvvetlerin birbirini dengelemesi ve denetlemesi sisteminden, kuvvetler birliği sistemine geçirmiş ve “tek kişilik hükümet” kurmuştur. Böylece ülkemiz, hukuk devleti olmaktan son 7-8 yıl içinde hızla uzaklaşmış, devlet kurumlarının işine gelmeyen mahkeme kararlarını uygulamadığı, idarenin keyfi kararlar alabildiği bir yere savrulmuştur. Muhalefetin de bu sistem içerisinde bir normalleşme veya yumuşama olamayacağını görmesi ve tüm toplumu bu sistemden çıkılması ile ilgili aydınlatması gerektiğini düşünüyorum. 

Bu gidişat iyi değildir.