Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,2401
Dolar
Arrow
34,4862
İngiliz Sterlini
Arrow
43,5545
Altın
Arrow
2962,0000
BIST
Arrow
9.549

Ranta değil halka hizmet

Yerel seçim yarışı başladı. Öyle anlaşılıyor ki bu yarış çok sert geçecek. Henüz tüm adaylar belli değil. Ancak, İstanbul açısından yerel seçimlerin Cumhur İttifakı’nın ortak adayı eski Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum ile CHP adayı mevcut İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu arasında geçeceği hemen hemen kesinleşti. Ekrem İmamoğlu adaylığını açıkladığı lansman programında hem mevcut hizmetlerini anlattı hem de gelecekte neler yapacağından bahsetti. Bu hizmetler arasında metro ağları, hız-ray, halk ekmek fabrikası, çöp arıtma tesisi, halk süt, kent lokantaları ve kanımca en önemlilerinden birisi olan İstanbul’da okuyan öğrencilere burs ve barınma sorunlarını çözme açısından yaptıkları ön plana çıkıyor. 

Sayın Murat Kurum da lansmanını yaptı. Bu lansmandan anlaşılacağı üzere Cumhur İttifakı’nın başkan adayı iki konuyu ön plana çıkartmayı düşünüyor; kentsel dönüşüm ve ulaşım. Bilindiği üzere Murat Kurum bir inşaat mühendisidir. Sayın Kurum’un TOKİ, Emlak Konut ve bakanlık deneyimi avantajı olsa da 2019’daki imar affını çıkartmış ve uygulamış olması, geçen sene meydana gelen 6 Şubat Depremi’nin vurduğu 10 şehirde yaklaşık 294 bin kaçak yapının affedildiğinin ortaya çıkmasının kendi aleyhine işleyeceğini söyleyebiliriz. Yine Salda Gölü’ne dozer sokması, TOKİ evlerinin teslim edilmemiş olması ve zaman içerisinde fiyatların artışıyla ciddi manada bir TOKİ mağdurlarının oluşması, bugüne kadar sözünü etmiş olmasa da geçmişte Kanal İstanbul’u savunmasının kendisini bu seçimde yıpratacağını düşünüyorum. 

Anlaşılan o ki, son bir yılda İstanbul’da yaratılan deprem korkusu ve bunun üzerine kentsel dönüşümün sağlanarak kişilerin ev sahibi yapılması vaadi, Cumhur İttifakı adayının seçimleri kazanması vaatlerinin en üstünde tutulacak. Bunu önümüzdeki 6 Şubat’ta “deprem bölgesine anahtar teslimi” haberinin, lansmandan hemen sonra her yerde haberleştirmesinden ve o gün deprem bölgesinde 41 bin konutun teslim edileceğinin açıklanmasından anlıyoruz. Ancak bir yıl evvel teslim edilecek konut sayısının miktarı düşünüldüğünde bu sayının %15’lerde kalması dahi aslında bir başarısızlık örneğidir. Çünkü aslında deprem bölgesinde 6 Şubat 2024’te teslim edilecek konut sayısı 250 bin olarak açıklanmıştı. 

Diğer taraftan son 5 yılı saymazsak, İstanbul yaklaşık 30 yıldır mevcut iktidar tarafından yönetilmektedir. Son 5 yılda İBB’nin Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun sorunları çözmesinin önüne geçmek amacıyla bir kuruş dahi kamu bankalarından İBB’ye kredi vermemesi, bin bir zorlukla devam eden metro çalışmalarına güçlükle bulunan kredilerin geç veya hiç onaylanmaması, İBB tarafından satın alınan metrobüslerin dahi hizmete alımının geciktirilmesi gibi siyaseten yapılan ayak oyunlarının Cumhur İttifakı’na bir fayda sağlamadığı gözükmektedir. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu belediye meclisinde çoğunluğu olmamasına rağmen tüm bunların üstesinden gelmeyi başarmıştır. 

Ayrıca, seçimde öne çıkacak konulardan birisi de ulaşımdır. Başkan Ekrem İmamoğlu, göreve gelir gelmez özellikle kangren haline dönüşen taksi sorununu çözmek istemiştir. Cumhur İttifakı ise o güne kadar Ulaşım Koordinasyon Müdürlüğü’nün (UKOME), İBB bürokratlarının çoğunlukta olduğu kurulun yapısını değiştirip Ulaştırma Bakanlığı’nın bürokratlarının çoğunlukta olduğu bir yapı oluşturmuştur. Böylece İBB’nin çoğunluk kararı ile bu sorunu çözmesini engellemiştir. Hatırlayalım, son 5 yılda en az 15 İBB önerisi Ulaştırma Bakanlığı yetkilerinin kabul etmemesi ile reddedilmiştir. 

Özetle, İstanbul hepimizin olmasına rağmen Cumhur İttifakı seçimi kazanan CHP’li başkana İstanbul’a hizmet etmesi için hiç yardımcı olmamıştır. Aksine ‘kutuplaştırma siyaseti’ni burada da ön plana çıkartmış, biz ve onlar diyerek Ekrem başkanı ötekileştirmiştir. Örneğin, İBB’nin yaptığı metroların işareti M iken, Ulaştırma Bakanlığı’nın sorumluluğundaki metrolara U işareti konularak 20 milyonluk bir kentte komik bir görünüm yaratılmıştır. Diğer taraftan, Başkan Ekrem İmamoğlu göreve gelir gelmez, kendinden önceki meydana gelen yolsuzluklarla ilgili İBB teftiş kurulunu harekete geçirmiştir. Ancak, soruşturmalar belli bir aşamaya ulaşıp ete kemiğe büründüğünde İçişleri Bakanlığı tarafından vesayet makamı sıfatıyla bu dosyalara el konulmuştur. Böylece İBB’deki yolsuzluk iddialarıyla ilgili suç kovuşturmalarının başlamasına engel olunmuştur.

Sadece bununla yetinilmemiştir. Doğrudan başkan İmamoğlu hakkında düşman hukuku uygulamalarının en ağır örnekleri sergilenmiştir. Yargı adeta bir sopa olarak kullanılmıştır. Bir taraftan, sonrasında vazgeçilse bile Fatih Sultan Mehmet’in türbesinin önünde yürüyen Başkan İmamoğlu’nun elleri arkasından bağlı olarak yürümesi sebebiyle “türbelerimize saygısızlık etti” diyerek son derece komik soruşturma izninin istenmesi dahi örnek olarak gösterilebilir. Ancak daha ağırı, görevliye hakaret suçlamasıyla başkan hakkında yapılan yargılamada son dakikada doğal yargıcın sürgün edilerek yerine yeni hâkim atanmak suretiyle adil ve dürüst yargılama ilkelerinin tümü çiğnenip Başkan Ekrem İmamoğlu’na hakaret suçundan 2 yıl 7 ay 10 gün hapis cezası verilmesidir. Bu dosya hala Bölge Adliye Mahkemesindedir. Eğer bu dosya kesinleşirse, Başkan Ekrem İmamoğlu siyası yasaklı hale gelecektir. Özetle başkan İmamoğlu başının üzerinde bu giyotin ile seçimlere girmektedir. 

Diğer yandan seçildiği günden beri Başkan Ekrem İmamoğlu’na yapılanlar unutulmamalıdır. Seçildiği gün demokrasiye aykırı bir gerekçeyle aynı sandığa aynı zarf içinde atılan 4 oydan 3 tanesini geçerli kabul edip 1 tanesine sahte diyerek seçimi iptal ettiler. Fakat başaralı olmadılar, bu sebeple de çalışmalarının önüne hep bir engel konulmaya çalışılmış, ayrıştırılmış, haksız ve hukuka aykırı iddialarla yargılanmaya başlamıştır. Bunları hatırlatmak ve sıralamak gerekirse, İmamoğlu’nun televizyonda yaptığı konuşmasını montajlayarak öyle söylemediği halde, “gelin Türkiye’yi PKK ile birlikte yönetelim” şeklinde çağrı yaptığını iddia ettiler, Melih Gökçek’in paylaştığı tweeti sanki Ekrem İmamoğlu paylaşmış gibi montajlayarak gösterdiler. Söz konusu Melih Gökçek’in paylaşımında ise “Fetullah Gülen’e FETÖ diyemezsin, özür dile” yazmaktaydı. 

Bir başka örnekte, İmamoğlu 2020 yılında Mersin’den üreticiden satın alıp vatandaşa ücretsiz 100 ton limon dağıttı. Bunun üzerine ise sahte röportajlar kurgulayarak “İmamoğlu limonları yandaş üreticiden alıyor” diye yalan haber yaptılar. Makam aracının fotoğrafına sahte plaka montajladılar ve işte “Fethullah Gülen sevgisinin kanıtı” diyerek FG plakalı makam aracı kullanıyor dediler. Tişörtlü bir fotoğrafına kolye montajlayarak “hac şeklinde kolye takıyor” dediler. Açık olduğu halde metrobüs durağındaki mescidi kapattı dediler. Sahte mason belgesi üreterek “mason üstadı” dediler. “İmamoğlu yüzünden Marmara Denizi’nde müsilaj oldu” dediler.

Sırf Ekrem İmamoğlu’nu karalamak için İBB’nin maskotu haline gelen köpek Boji’ye bile kumpas kurdular. “Ekrem’in kadrolu köpeği Boji tramvaya pisledi” diyerek sosyal medyada algı yarattılar ancak gerçeğin ise İBB kameralarından görüntülenen bir vatandaşın cebinden çıkardığı köpek pisliğini bıraktığı ortaya çıktı. 

Tüm bu durum önümüzdeki 3 ayın İstanbul seçimleri açısından çok sert geçeceğini göstermektedir. Sayın Cumhurbaşkanı’nın İstanbul’un yeniden Cumhur İttifakı’na kazandırılmasıyla ilgili iradesi nettir. Geçen seçimlerde yaşadığımız gibi adaletsizliklerin yaşanması mümkündür. Üstelik Başkan İmamoğlu, geçen seçimlere göre ittifak olmaksızın sadece CHP adayı olarak seçime girmektedir. Kanımca, anketler ne gösterirse göstersin seçimlerin sonucunu şimdiden tahmin etmek mümkün değildir. Ancak, yukarıda bahsettiğimiz gibi devletin tüm imkanlarını kullanarak seçimlere giren Cumhur İttifakı adayı Sayın Murat Kurum’un şansının az olduğu düşünülmemeli, gaflete düşülmemeli, tüm imkanlardan yararlanarak seçimde çalışılması gerekmektedir.