Neler olmuştu?
Bildiğiniz üzere, Somali Cumhurbaşkanının oğlu Muhammed Hasan Şeyh Mahmud, trafikte taksirle bir motosiklet sürücüsünün hayatını kaybetmesine sebebiyet vermişti. İstanbul'da Kennedy Caddesi, Avrasya Tüneli çıkışı Zeytinburnu istikametinde 30 Kasım Perşembe günü öğlen saatlerinde meydana gelen kazada motokurye Yunus Emre Göçer (38)'in kullandığı motosiklete, Somali Cumhurbaşkanının oğlu Mahmud’un kullandığı diplomatik otomobil ile arkadan çarpmıştı. Yeri gelmişken belirtelim, Diplomatik İlişkiler Hakkında Viyana Sözleşmesi hükümleri uyarınca bir devlet başkanının oğlunun o devlet emrine, devlet işleri için sunduğu aracın, akrabalar tarafından kullanılması ile diplomatik dokunulmazlıktan yararlanması mümkün değildir. Aslında gönderen devletin bu konuda hassas davranması da beklenir. Diplomatik araçlar, adına tahsis edilen kişiler dışında kullanılamaz. Bu dosyada bu husus hiç incelenmemiştir.
Çarpmanın etkisi ile yola savrulan Göçer, ağır yaralı kaldırıldığı hastanede 6 Aralık tarihinde hayatını kaybetmişti.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, olaydan hemen sonra düzenlenen kaza tespit tutanağında Göçer’in şerit değiştirme kuralını ihlal ettiği gerekçesiyle kusurlu olarak yer aldığını, araç sürücüsüne bir kusur atfedilmediğini, gözaltına alınan Mahmud’un bu yüzden “taksirle yaralama” ile suçlandığını ve serbest bırakıldığını açıklamıştı.
Bahsedilen kaza tespit tutanağına göre, kaza yerine gelen iki trafik polisi, Mahmud’u kusursuz gösteren, kendisine savunmayacak haldeki Göçer’i asli kusurlu bulan gerçek dışı tutanak hazırlamıştı.
Kazanın ardından hazırlanan bilirkişi raporunda ise, motokurye Göçer'in kaza esnasında Karayolları Trafik Kanununda belirtilen herhangi bir maddeyi ihlal etmediği ve kusurunun bulunmadığı belirtilirken, Karayolları Trafik Kanunu ve Karayolları Trafik Yönetmeliğine göre takip mesafesine uyulmadığı ve motosiklete arkadan çarpması nedeniyle yaşanan kazada asli kusurlunun, Somali Cumhurbaşkanı'nın oğlu Mahmud olduğu vurgulanmıştı.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, daha sonraki açıklamalarında Somali adli makamları ile görüştüklerini belirterek, kaza hakkında hazırlanan iki rapor arasındaki çelişkinin Adli Tıp tarafından da araştırıldığını kaydetmişti.
Adli Tıp Kurumu tarafından açıklanan ek raporda, araç sürücüsü Mahmud'un sağ şeride doğru manevra yaparken, motosiklet sürücüsü Göçer'in de hızını azaltarak sağ şeride yöneldiği belirtildi.
Otomobil sürücüsü Mahmud'un bu duruma dikkat etmediği, frene basmadığı ve takip mesafesini korumadığı vurgulanan raporda, Mahmud'un "asli kusurlu" olduğu kaydedildi. Aynı raporda, kazada hayatını kaybeden motosiklet sürücüsü Göçer de "tali kusurlu" bulundu.
Konuya ilişkin olarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 08.12.2023 tarihli basın açıklaması
Başsavcılık, Göçer’in hayatını kaybetmesinin ardından dosyanın 7 Aralık 2023’de trafik bilirkişisine gönderildiğini ve bilirkişinin aynı gün Göçer’in kusuru olmadığı yönünde görüş bildirdiğini, şüpheli hakkında 8 Aralık’ta yakalama kararı çıkarıldığını ancak şüphelinin 2 Aralık’ta Türkiye'den ayrıldığının tespit edildiğini duyurmuştu. Bunun üzerine, kaza sonrası olay yeri incelemesini ve ilk kusur değerlendirmesini yapan polis memurları hakkında adli soruşturma başlatılmıştı.
Yaşanan üzücü kazanın ardından motokurye Göçer’in avukatı İyaz Çimen, şüphelinin yabancı uyruklu olması ve kaçma şüphesinin bulunmasından dolayı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na yazdığı dilekçe ile tutuklanmasını talep etmişti. Ancak şüpheli Mahmud hakkında hiçbir işlem yapılmamıştı çünkü şüpheli Mahmud 2 Aralık tarihinde Türkiye’den ayrılarak ülkesine kaçtı.
Motokurye Göçer’in eşi şikayetçi Öznur Göçer’in 13 Aralık ve 15 Aralık 2023 tarihlerinde alınan beyanında şüpheliden şikayetçi olduğunu söyledi, 20 Aralık 2023 tarihli ifadesinde ise “bu aşamada herhangi bir şikâyetinin bulunmadığını” beyan etti.
İstanbul 33. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya motokurye Göçer'in eşi müşteki Öznur Göçer mazeret sunarak katılmadı. Motokurye Göçer’in babası Metin Göçer’in avukatı, “Biz şikayetçiyiz, sanığın cezalandırılmasını talep ediyoruz. Müvekkilimizin şikayeti vardır, sanığın cezalandırılmasını talep ediyoruz” dedi. Mahkeme talebi kabul etti.
Savcılık, şüphelinin Göçer’in ölümüne sebebiyet verdiğini belirterek, “taksirle ölüme neden olma” suçundan 2 yıldan 6 yıla kadar hapis ile cezalandırılmasını talep etti. Savcılığın mütalaasından sonra sanık Mahmud’un avukatı, “Olay sonuçları itibariyle çok üzücü ancak kazadan ibarettir. Elimizden geldiğince acıları paylaşmaya ve yaraları sarmaya gayret ettik. Bundan sonrasında takdir mahkemenindir” dedi.
İstanbul 33. Asliye Ceza Mahkemesi çok hızlı bir şekilde, sanığa “taksirle ölüme neden olma” suçundan 3 yıl hapis cezası verirken takdiri indirim uyguladı, cezayı 2 yıl 6 aya düşürdü. Bu cezayı 27 bin 300 lira adli para cezasına da çeviren mahkeme, sanığın ehliyetine 6 ay el konulmasını karar verdi.
Duruşma sonrası Çağlayan’da bulunan İstanbul Adalet Sarayı önünde açıklama yapan motokurye Göçer'in babası Metin Göçer'in avukatı Tuğba Aydın karar itiraz edeceklerini belirtti.
Motokurye Hakları Derneği Başkanı Mesut Çeki ise, "Uzun zamandır bu mahkemeyi bekliyorduk, şaşkınlıkla izledik. Çünkü savcılık mütalaasında yüzde 75 kusuru karşı tarafa verdi, 'Asli kusurlu' dedi. Bir motokuryenin canı karşı taraf yüzde 75 kusurluyken 27 bin 300 TL olamaz. Ne oldu şimdi? Adalet mi oldu? Geçen sene 68 motokurye trafik kazası adı altındaki iş cinayetinde hayatını kaybetti. Biz her gün ölüm haberi yapıyoruz, en iyi ihtimalle ölümümüz biraz medyatik olursa bize vuran kişi biraz ünlü olursa basının ilgisini çekebiliyoruz. Bir kişi benim ölümümden yüzde 75 sorumlu olacak ama 27 bin 300 lira kurtulacak. Bir gün bile hapse girmeyecek. Bu adalet değil sanırım" dedi.
Türkiye’nin önde gelen hukukçularından, İstanbul Barosu eski Başkanı Turgut Kazan Gazete Oksijen'de İlke Gürsoy ile olan röportajında ise söz konusu karar yönelik şu şekilde açıklamalarda bulundu;
“Somali Cumhurbaşkanı’nın oğlu, Türkiye’de bir kişinin ölümüne yol açan bir kazaya karıştı, ağırlıklı kusurun kendisinde olduğunu da gördük, öğrendik. Ve 27 bin 300 lira para cezasıyla dava kapandı. Her detayı bilemeyebiliriz elbette ama bu hukuki manzara ne gösteriyor?
Bir ülkede iyi işleyen bir hukuk düzeni varsa bunu zaten beklemezsiniz, “acaba ne olacak” demezsiniz çünkü ne olacağı bellidir. Ama söz konusu Türkiye ise herkesin böyle bir kaygısı başlıyor. Bir defa, bir yabancının öyle bir olayda serbest bırakılması mümkün değil. Eskiden olsa Türkiye’de bunu yapan savcı veya yargıç hesap verirdi. Ama burada zaten yukarıdan talimatla bırakılıyor. Allah göstermesin, böyle bir kazayı siz yapmış olsanız, hastaneden iyi bir haber gelene kadar evinize gidemezsiniz. Karakol onu bekler, savcı onu bekler. “Taburcu edildi” denirse sizin Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olarak adresinizi, kimliğinizin fotokopisini alırlar, polis öyle bırakır. Ama bir yabancı bırakılamaz, yargılama devam ediyor, nasıl infaz edeceksin? Tutuksuz yargılanması kararı veriliyorsa da yurtdışına çıkması yasaklanır. Ama şimdi uçaklar hazırlanıyor.”
Bu durumda üzülerek görüyoruz ki, Yunus Emre Göçer’in ölümüyle sonuçlanan kazada Somali Cumhurbaşkanı’nın oğlu için bugün mahkemenin verdiği karar bir kez daha vicdanları kanatmıştır. Söz konusu karara göre Türkiye’de taksirle bir kişiyi öldürmenin MALİYETİ yalnızca 27 bin 300 TL dir. Bu durumda verilen karara ceza demek oldukça hafif kalacağından maliyeti demek daha uygun olacaktır. Çünkü görüyoruz ki verilen cezanın herhangi bir caydırıcılığı yoktur.
Somut olayda kazanın gerçekleşme tarihi 6 Aralık 2023’tür. Bu halde görüyoruz ki, henüz 1.5 ay bile dolmadan soruşturma aşaması tamamlandı, iddianame düzenlendi, tensip zaptı düzenlendi, duruşma günü verildi, yargılama yapıldı ve karar verildi. Normal şartlarda Türkiye’de yargılamanın bu kadar hızlı olmasının imkânı dahi yoktur. Her fırsatta yargının yükünü ve dolayısıyla yavaş ilerliyor olmasını dillendirirken söz konusu olayda son derece hızlı bir şekilde karar alınması yine akıllarda soru işareti oluşturmuştur.
Son olarak, yargı bağımsızlığı tüm unsurları ile sağlanmadan bu ve benzeri şüpheli kararların sayısının hızla artacağını söyleyebiliriz. Bu ise aslında ülkemizin uluslararası adalet endekslerinde neden gittikçe kötüleştiğini de bize açıklamaktadır.
Çok Okunanlar
Gelinim Mutfakta kim elendi? 10 bileziği kim aldı? 22 Kasım 2024 puan durumu
Fenerbahçe En-Nesyri için Al-Nassr'den gelen rekor bonservisi reddetti
22 Kasım 2024 burç yorumları
Netenyahu'yu tutuklayacak ülkeler belli oldu!
BEDAŞ 22 Kasım'da İstanbul'da elektrik kesintisi yaşanacak mahalleleri açıkladı
Lüks araba markası Jaguar logosunu neden değiştirdi? Yeni logosu ne oldu?
Bakan Yusuf Tekin'den Teğmen Ebru Eroğlu ve diğer teğmenleri kurtaracak karar!
21 Kasım 2024 reyting sonuçları: Perşembe günü hangi yapım birinci oldu?
Mauro Icardi’nin Greeicy ile kulis paylaşımı Nara’yı çileden çıkardı
İsmi Fenerbahçe ile anılıyordu: Al Nassr'da flaş Talisca gelişmesi