Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
38,2288
Dolar
Arrow
36,3010
İngiliz Sterlini
Arrow
46,1227
Altın
Arrow
3428,0000
BIST
Arrow
9.602

Atatürk’ün iş adamlarına karşı tavrı

Yaşlı bir köylü idi.

Atölyeye de benzemez, evinde şeker pancarından şıra üretiyordu. Atatürk’le görüşmek ve kurmayı düşündüğü şeker fabrikası için sermaye isteyecekti. 

Özel kalem müdürü Hayati Bey salondaki bekleyenleri atlattı, ve yaşlı köylüyü Atatürk’ün huzuruna çıkarttı. Atatürk onu görünce ayağa kalktı ve ona doğru yaklaştı. Bu, Atatürk’ün köylüye gösterdiği saygının ifadesiydi. Atatürk, köylüyü karşında oturması için buyur etti.

Köylünün adı; Molla Nuri Ömeroğlu idi.

Hayati Bey heyecandan kendisini “Nuri Şeker” olarak takdim etti.

Nuri Efendi idi. Nuri efendi kendisini ziyaretin amacını açıkladı;

-“Ben Uşak’ın Kalfa köyündenim. Babamdan helva ile haşhaş yağı imalathanesi kaldı. Askerliğimi İstanbul’da yaptım. Gözümü, kulağımı açtım, İstanbul’da çok şey öğrendim. Avrupa’dan mektup zarfı içinde pancar tohumu getirttim. Bu tohumları köyümdeki toprağıma ektim. Pancarları rendeleyip kaynattım. Pekmez yaptım. Şeker elde ettim. Onunla köpük helvası imal ettim. Pancardan şeker yapabileceğimize inandım. 

Mehmet Hacim Bey’in önderliğinde elli bir kişi birleştik Terakki-yi Ziraat Türk Anonim Şirketi diye bir şirket kurduk. 600 bin lira sermayemiz var” dedi.

Atatürk dikkatlice dinliyordu. Ve Nuri efendi sadede geldi.

-“Paşam! Bize el ver. Şeker fabrikamızı kuralım. Köylü ister pancar yetiştirir, ister fabrikada çalışır. Uşak şenlenir. El verir misin?” der demez, Atatürk yerinden fırladı. Oturduğu yerden ayağa kalktı, ve Nuri Efendiyi kucakladı;

-“Hepiniz var olun! Türkiye’yi bu azim, bu istek, bu şevk kurtaracak. Ben seni şimdi bir yaverle Başbakan’a yollayacağım. O da seni belki bir iki bakanla konuşturur. Hepsine bana anlattıklarını iyice anlat. Bir sorun olursa aldırma, bana gel. Kapım her zaman sana açık olacak” dedi.

Nuri Efendi’yi yanaklarından öptü. Gönderdi. Ama bunu havada bırakmadı. Ertesi gün Başbakanı ve Bakanlar Kurulunu topladı ve toplantıya Nuri Şeker’i de çağırdı.

Toplantıda konuyu Celal Bayar açıkladı. Atatürk ise Başbakan İsmet İnönü ve Bakanlara dönerek “Bu tür girişimleri desteklemeliyiz” dedi. Ve hisse senetleri almalarını söyledi.

Ancak, İsmet Paşa, 10 lira vererek beş tane hisse senedi aldı. Ancak bu yetersizdi. 

Bu durum, Nuri Şeker’i düşündürmüştü.  Ümitsizliğe kapıldı. Daha sonra Atatürk’ün eşi Latife Hanım’a gitti. Latife Hanım hemşerisiydi.

Yapmak istediği işi ona da aydınlattı, bir Uşaklı, bir hemşeri olarak ondan da bir miktar hisse senedi almasını istedi. Latife Hanım;

-‘Yanımda para bulundurmuyorum’ diyerek, yataklı vagonun aşçısından aldığı elli lira ile 25 bono satın aldı. Nuri Bey bundan da pek hoşnut olmamıştı. Çünkü bu destek yetersizdi. Bunun üzerine Latife Hanım’a yarı şaka yarı ciddi olarak:

-“Gazi Paşa’nın da yanında para yoktu. Ekmek elden su gölden geçinip gidiyorsunuz galiba” dedi.

Bu, eleştiriden de öte ağır bir ithamdı. Üstelik, Cumhurbaşkanına ve eşine söylenmiş bir ithamdı. Zaten elde yok, avuçta yok. Bu söylenir miydi?

Peki ne mi oldu sonra?

Fabrika 1926 yılında tüm zorluklara rağmen açıldı.  Atatürk açılmasına öncülük etti.

Atatürk’ün iş adamlarına bakışı böyleydi. Kendine ithamda bulunsa dahi iş adamını ayakta karşılardı.

Şimdi ise bırak ithamı,

haklı eleştiride bile bulunanı,  tutukluyorlar.