Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
37,0698
Dolar
Arrow
34,2356
İngiliz Sterlini
Arrow
44,4960
Altın
Arrow
2993,0000
BIST
Arrow
8.654

Yobazlık unuttuğumuz anda kendini hatırlatır

“Yara gider de yeri kalır” derler. Ne yaralar çekiyor insanlar, ne acılar, ne travmalar; geçip gidiyor çoğu belki ama geçerken neleri alıp götürüyor, geride kalan ne oluyor bir de bunu düşünmek lazım.

Ne büyük zulümlere maruz kaldı bu ülke; toplum olarak nefes almakta güçlük çektiğimiz, boğazımızda düğümlenen sözlerle başbaşa kaldığımız günler, aylar yaşadık. Otel önünde toplanıp insanları yakmak isteyenlerden, Kahramamaraş’ta kundaki bebekleri öldürenlere kadar çokça alçaklığa tanık oldu bu topraklar. Yobazlık, unuttuğumuz anda çirkin yüzünü hatırlatıyordu bize.

O anımsatmalardan biri de bundan 55 yıl önce İstanbul’da yaşandı. O güne gelmeden biraz gerilere gidelim şimdi. 

Türkiye’nin önemli yargıçlarından İmran Öktem 1904 yılında İstanbul’da dünyaya geldi. 1924 yılında Kabataş Lisesi’nden mezun olan Öktem akabinde hukuk okudu ve devam eden yıllarda yargıç olarak meslek hayatına adım attı. 

Sırası ile Sarıkamış, Uzunköprü, Ankara gibi illerde yargıçlık  yapan Öktem  1949 yılında Yargıtay üyeliğine, 1966 yılında ise Yargıtay 1.başkanlığına getirildi. Ve en nihayetinde 1969 yılının Mayıs ayının ilk gününde ömür yolculuğunu tamamlayıp aramızdan ayrıldı İmran Öktem.

Yukarıda, yobazlık unuttuğumuz anda kendisini hatırlatır demiştik. Şimdi dönelim o günlerden biri olan İmran Öktem’in cenaze törenine. Zira o gün neredeyse yerde kalan bir cenaze vardır karşımızda. Şöyle ki, aralarında Komünizmle Mücadele Derneği üyeleri, Adalet Partili kimi taraftarlar ve yobaz çevreler İmran Öktem’in cenazesinin kaldırılmaması yönünde çağrılar yapar ve ne yazık ki bu çağrılar imamlar üzerinde etkili olur. Bundan dolayı Hacı Bayram Camiinde düzenlenmesi gereken tören Maltepe Camiine alınır. Lakin orada da sözlü saldırılar ve hakaretler bitmez. Dahası olaylar gittikçe büyür. O kadar ki, cenaze merasiminde olan İsmet İnönü’yü korumak için Kara Kuvvetleri Komutanlığı Topçu Dairesi Başkan Vekili Tuğgeneral Nabi Alpartun tabancasını çekmek zorunda kalır. İnönü’ye göre  o gün başka bir “31 Mart Vakası’dır” 

İfade ettiğimiz gibi orta yerde cenaze dururken, yobaz güruh defni engellemeye çalışır. Bunun üzerine nihai çare olarak Yargıtay üyelerinden Abdullah Polat Gözübüyük’ün kardeşi İzzet Gözübüyük cenaze namazını kıldırır.

Peki Öktem neden yobaz güruhun hedefindedir? Bu sorunun cevabını öğrenmek için kendisinin 1966-67 yılında Adli yıl açılışında yaptığı konuşmaya gitmek bile yeterli olacaktır. O konuşmada şu sözlere imza atar Öktem: “Nurculuk gibi Müslümanlar'ın çoğunluğu tarafından İslâm akideleri ile telifi mümkün olmadığı kabul edilen gerici ve sağcı cereyanlar yurt içinde çok tehlikeli bir hal almıştır. Aydın ve doğruyu gören vatandaşlarımın dikkat nazarlarını çekerim. Bu akımlara kapılan vatandaşlarımın mühim bir kısmı saf ve temiz insanlardır. Allah'a inanma ihtiyacı karşısında din bezirganlarının ağlarına düşmüşler ve yollarını sapılmışlardır. Bunları kurtarmak lâzımdır.”

İşte bu ve benzeri uyarılarından dolayı, yobaz ve sağcı çevreler Öktem’i hedef almış ve sonuç olarak cenaze günü, unutulmaması gereken o korkunç olaylar yaşanmıştır. 

İmran Öktem’in örgütlü Nurcu yapıları eleştirirken “bu yapılara katılan insanları kurtarmak lazım” sözleri hayati derecede önemlidir bence. Hiçbir şey değilse bile 15 Temmuz ve sonrasında yaşanan olaylar bile bunu doğrular niteliktedir. Dini çevreler bu yanıyla İmran Öktem’in hakkını teslim ederler mi bilmem ama laik, demokatik, hukuk devletinden yana olan insanların bu büyük yargıcı unutmamaları elzemdir diye düşünüyorum.