Dünyada ve Türkiye'de dijital telif hakları, AI kullanımı konularında büyük teknoloji şirketlerinin tekelci uygulama ve düzenlenmeleriyle ilgili önemli gelişmeler yaşanıyor. TBMM Dijital Mecralar Komisyonu Mayıs 2024’ten itibaren dijital telif yasası ile ilgili çalışmalar yapmakta.
Komisyon Demirören ve Turkuvaz medya grupları, Anadolu Ajansı ve diğer bazı yayıncı kuruluşların desteklediği "dijital telif düzenlemesi" gündemiyle toplandı; Google, TikTok, Netflix gibi şirketlerle görüşmelerde bulundu.
Görüşmeler şirketlerin “ticari sır” bahanesine takıldı.
Aynı dönemde, TBMM Yapay Zeka Komisyonu da hukuki ve etik perspektiflerle rapor hazırladı. Özellikle Google ile yürütülen görüşmelerle yapay zeka, algoritma şeffaflığı, dijital telif ve platformların yükümlülükleri gibi alanlarda yasal düzenlemeler şekillendirilmeye çalışıldı.
Ancak komisyonda partiler arasında gerçekleşen verimsiz polemikler ve iç siyasete kurban edilemeyecek kadar önemli bir konu hakkında Türkiye’deki akademik çalışmalar sınırlı, kamusal farkındalık yetersiz.
Komisyonda 8 AKP, 4 CHP, 2 DEM, 1 MHP, 1 İYİ Parti temsilcisi bulunuyor. AKP Genel Başkan Yardımcısı ve TBMM Dijital Mecralar Komisyonu Başkanı Hüseyin Yayman, "dijital telif" düzenlemesi yasa teklifini 2025 Haziran ayı başında Meclis Başkanlığına sunmayı planlasa da bu gerçekleşmedi.
17 Haziran’da komisyonun başkanlığına yine AKP Giresun Milletvekili Nazım Elmas getirildi. İktidar temsilcileri sektörel talepler doğrultusunda yasanın çıkarılması gerektiğini savunurken, muhalefet partileri düzenlemenin yalnızca büyük medya kuruluşlarını değil, çalışanları ve içerik üreticilerini de kapsaması gerektiğini vurguladı.
Muhalefet Google gibi dijital devlerin şeffaf olmayan yapısını eleştirerek, katılımcı bir yasa hazırlık süreci talebinde bulundu. Etik, ifade özgürlüğü, iş güvencesi gibi alanların dikkate alınmasında ortaklaştı.
Ancak komisyon görüşmelerinde her partinin düzenlemeyle ilgili öne çıkardığı kavramlar farklı.
CHP, iktidar temsilcilerinin vurguladığı dijital içeriklerin daha sıkı bir şekilde telif yasalarıyla korunmasına karşı değil; ama sektördeki büyük aktörleri önceleyen bakış açısına karşı. Sadece büyük medya kuruluşlarının değil, sektördeki tüm paydaşların görüşlerinin alınarak bütüncül, şeffaf, adil, örgütlü iş gücünü koruyan bir model talep ediyor.
DEM Parti sıkı dijital denetimin istenmeyen sonuçlara yol açabileceğini belirterek düzenlemenin ifade özgürlüğü, dijital uçurum, kamu yararı ve içerik üreticisi hakları gibi çok boyutlu düşünülmesi gerektiğini savundu. Burada Komisyon Başkanı Hüseyin Yayman’ın düzenlemede toplum ve aile değerlerinin korunması gerektiğine dikkat çekerek "Eğer toplumu korumak yasakçılıksa biz yasakçıyız" sözleri dezenformasyon yasasının yaşanan sonuçlarını akla getiriyor.
Dünyada ve Türkiye’de dijital telif hakları ile ilgili çeşitli düzenlemeler yapıldı ve yapılıyor. ABD ve AB’de dijital telif ve AI ile ilgili yasa ve mevzuatlar üzerindeki tartışmalar, haber içeriklerinin AI tarafından izinsiz kullanımı, platformlar (Google, Meta, OpenAI) ile içerik üreticileri (gazeteciler, yayınevleri) arasındaki denge ile mevzuatın AI çağında yeterliliği üzerinde dönüyor.
ABD’de yasal zemin Fair Use (Adil Kullanım) doktrinine dayanıyor yani içeriklerin dönüştürücü bir amaçla kullanılmasına geniş bir yorum var. Haber içeriklerinin büyük dil modellerine izinsiz veri olarak aktarılmasının telif ihlali olup olmadığı tartışılıyor.
US Copyright Office (USCO) Ocak 2025’te yayımladığı raporda yeni düzenlemeler gerektiği çağrısı yaptı. ABD her zamanki gibi şirketlere öncelik vererek teknoloji şirketlerini doğrudan sınırlamasa da ticari serbestlikle adil kullanım arasındaki gerginlik sürmekte.
Telif sisteminin AI çağında reform ihtiyacıyla karşı karşıya olduğunu düşünenler ise çoğalıyor.
AB’nde telif hakkında ileri bir mevzuat varken, uygulamada geri kaldığı görülüyor. Yasal zemin CDSM Direktifi (2019)’ye dayanıyor. Özellikle Madde 15, Yayıncılara (haber sitelerine) “komşu hak” tanıyor. Madde 17 ise platformlara içerik filtreleme ve sorumluluk yüklüyor. Google/Meta gibi platformlarla yayıncılar arasında zorlu lisans pazarlıkları sürerken, Fransız Rekabet Kurumu ve Alman BNetzA gibi kurumlar devreye giriyor. AB’nin de mevzuatta AI model eğitiminde veri madenciliği ile ilgili net hükümler yok. Bu nedenle yine AI’ye yönelik bir düzenleme ve revizyon bekleniyor.
Türkiye’ye geldiğimizde telif haklarını mevzuat Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK) – 5846 sayılı kanun düzenlemektedir. 13 Aralık 1951 tarihinde yürürlüğe giren FSEK, en son 2004’te 5101 sayılı kanunla çeşitli değişikliklere uğradı. Buna göre Türkiye haber içerikleri hala eser statüsünde.
Yayıncı hakları ise net bir tanıma sahip değil.
Telifli içeriklerin eğitim verisi olarak kullanımı konusunda da özel düzenleme bulunmamaktadır. Türkiye'de AI ve LLM (Büyük Dil Modelleri) eğitimi için içerik taramasına dair herhangi bir yasal düzenleme de kamusal tartışma da yok. AI ile oluşturulan içeriklerin telif statüsü de belirsiz. Bu henüz sistematik bir dijital medya-telif-AI stratejisi olmadığı ve oluşmadığı anlamına gelmektedir.
Tüm dünyada mevzuatların teknolojideki gelişmelerin gerisinde kalması ve uygulama zorlukları nedeniyle medya kuruluşları içeriklerini izinsiz kullandığı gerekçesiyle AI şirketlerine karşı yasal adımlar atıyor.
İngiltere’de BBC, Perplexity’yi içeriklerini izinsiz kullanmakla suçladı (Reuters).
Almanya’da GEMA, OpenAI’ı ChatGPT’nin şarkı sözleriyle izinsiz eğitim yapmakla suçlayarak dava etti (TaylorWessing).
Kanada’da CBC, Toronto Star ve diğer yayıncılar, Kasım 2024’te OpenAI’ya toplu telif davası açtı.
ABD’de News/Media Alliance üyeleri, Şubat 2025’te Cohere’ye dava açtı. Hindistan’da Indian Express ve NDTV gibi medya grupları, Ocak 2025’te OpenAI aleyhine dava başvurusunda bulundu (Press Gazette).
Küresel teknoloji şirketlerinin platformlaşmada medya ürün ve hizmetlerinin kullanarak dünya reklam gelirlerinin büyük kısmını kendinde toplaması dijital habercilikte çok boyutlu krize yol açarken Türkiye’de henüz AI veya platform şirketleri ile ilgili açılmış büyük bir dava da bulunmamakta.
Öyle ki Google algoritma değişiklikleri ve birçok haber sitesinin “Keşfet” trafiğini sıfırlaması nedeniyle küçük ve bağımsız medyayı adeta görünmez kıldı. Bu trafik, reklam ve gelir kaybıyla birçok dijital medya kuruluşu yayın hayatına son verdi ya da küçülmek zorunda kaldı.
Aslında algoritmik dinamikler, platform kapitalizminin nasıl işlediğini gösteriyor. Google, erişimde kontrolü ve algoritmik gücünü kullanarak medya piyasasını yeniden yapılandırıyor.
Bu bağlamda Türkiye’deki Dijital Mecralar Komisyonu süreci, platform gücüne karşı düzenleyici mücadelede ciddi bir eşik teşkil ediyor. Düzenleme süreci dikkatli yapılmazsa, süreç regülatif yakalama (platformlar lehine düzenlemeler) riski taşıyabilir. Bu kapsamda algoritma şeffaflığı zorunlu şart haline getirilmeli.
Google, değişiklik gerekçelerini önceden açıklamalı. Mevzuat AI ile dijital veri madenciliği konularını da içermeli.
Haber içeriklerinde platform–yayıncı ilişkileri, AB’de olduğu gibi gelir paylaşımı modeli ile düzenlenmeli. Rekabet Kurumu dijital platformları ekonomik incelemeye almalı. Bağımsız medya, akademi ve hukukçular taslağa aktif katkıda bulunmalı.
Yayıncılar ve medya birlikleri, Google ve Meta gibi platformlarla lisans pazarlığı yapacak kolektif yapılar kurmalı. Aksi takdirde “bilgi emekçisinin görünmezleşmesi” riski artarak gelir modelindeki kısıtlama ve aksamalar artarak sürecektir. Çünkü Google’ın ABD’de test ettiği “Yapay Zeka Genel Bakış (AI Overview)” özelliği ile arama sonuçlarının üstünde AI’nin özet cevaplar verdiği -haber sitelerini sessize aldığı- uygulama çok yakında Türkiye’ye de gelecektir.
Mevzuat ve düzenlemelerin önemi aynı zamanda “görünmeyenleri görünür kılma” çabasına bağlıdır. Çünkü bilgi ve haber, küresel teknoloji şirketlerinin ve büyük sermaye gruplarının bilgi üzerindeki tekelleşme araçlarından biri haline gelmemelidir.
Çünkü habere değil, haberin erişimine (teknolojik altyapıya) hakim olanlar tüm değeri ve geliri ele geçirmemelidir. Esas soru; böyle önemli bir konu neden politik düzlemde gündem haline gelmiyor? Bir diğer önemli soru, yasaları çıkarılmasında kapalı kutu teknolojinin ticari sırlarının yanında mevzuat hakkında platformlarla komisyonda yapılan görüşme ve pazarlıklar yeterince şeffaf mı?
Ekim ayında TBMM açıldığında mevzuatla ilgili düzenlemeleri takip edip gelişmeleri göreceğiz.
Çok Okunanlar

General duruşmaya katılmadı özel celse istedi... Tanığa bir telefon geldi...

Mübadil mezarlarının üstüne otopark...

Muhammed Yakut ölmeden saatler önce aramış

'Geciken adalet, adalet değildir!' Çetin bir hesaplaşmanın eşiğindeyiz…

'Ekrem İmamoğlu'ndan iki kez destek istedi'

Emekliye ve memura Temmuz zammı netleşti!

Terör örgütü PKK'nın sözde yöneticisinden Bahçeli sözleri

Mahkeme Başkanı iki ismin tahliyesini istedi!

ÇÖLLEŞTİK

Ev sahibi ve kiracılar dikkat!