Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,2401
Dolar
Arrow
34,4862
İngiliz Sterlini
Arrow
43,5545
Altın
Arrow
2962,0000
BIST
Arrow
9.550

ABD nasıl yeşil ışık yaktı!

Ortadoğu ile yakından ilgilenenler, “kendi güvenliği” söz konusuysa İsrail'in son derece gözü kara olduğunu iyi bilir.

Daha Tel Aviv'in, Hayfa'nın, Kudüs'ün sokaklarında gezmeden uçağınız Ben Gurion Havaalanı'nın pistine teker koyar koymaz İsrail'deki sosyal paranoyayı hissetmeye başlarsınız.

Bu sosyal paranoya, sağcı, ırkçı, yobaz iktidarlar tarafından itinayla beslenir.

İsrail'in topraklarına yönelik bir saldırıya misliyle mukabele etme konusunda hiçbir çekincesi  yoktur.

Bunu kimsenin sorgulamasına izin vermez.

Yeri geldiğinde ne savaş hukuku tanır ne uluslararası hukuk, ne insan hakları!

Tehdit algısını hissettiği yer neresi olursa olsun hiç çekinmeden vurur.

Sahip olduğu savaş teknolojisi, ekonomik gücü, istihbarat altyapısı ve Atlantik'in öbür kıyısından aldığı kayıtsız koşulsuz destekle Ortadoğu'da adeta köpeksiz köyde çomaksız gezer gibi hareket eder.

Uluslararası kamuoyundan gelen tepkileri takmaz, lobileri ve siyasi bağlantıları üzerinden özellikle Batılı ülkelerin desteğinin daim olmasını sağlar.

Bunlar herkesin malumu!

Gazze meselesinde son 10 aydır buna zaten fazlasıyla tanık oluyoruz.

Ancak, attığı bazı adımların stratejik sonuçları olabileceğini düşündüğünde Amerika'nın onayı değil belki ama “somut güvencesini” arar.

Son yarım yüzyılda, Ortadoğu'nun diplomasi tarihini yakın gözlüğü ile okuyanlar bunun farkındadır.

Hamas lideri Haniye'nin dün Tahran’da kaldığı konutta öldürülmesini de işte tam bu zaviyeden değerlendirmek gerekiyor.

Arkasında belki hiç bir zaman cevap bulamayacak onlarca, belki yüzlerce soru kaldı ama yine de meseleyi kendimizce mercek altına almadan önce Netanyahu'nun geçen hafta ABD Kongresi'nde aldığı alkışları hatırlatalım.

Çünkü, zurnanın zırt dediği yer burası.

Resmi davet üzerine düzenlenen ortak oturumda konuşma yapmış, Hamas'ın 7 Ekim'deki saldırılarını, Japonların 1941 PearlHarbor ve el Kaide'nin 2001 İkiz Kule saldırılarına benzetmiş, Biden'a İsrail'e verdiği destek ve “gururlu bir siyonist” olduğunu söylemesinden dolayı teşekkür etmişti.

Ama asıl dikkat çekici olan yaklaşık bir saat süren konuşması boyunca her cümlesinin sonunda Kongre üyeleri tarafından ayakta ve uzun uzun alkışlanmasıydı.

Yani, Amerika hem desteğini ortaya koyuyor hem de mealen, “yürü be koçum, kim tutar seni” diyordu.

Bu meselenin görünen yanıydı.

Belli ki daha öncesinde ayrıntıları ile konuşulmuş, mutabakat sağlanmış, planlamalar yapılmış, Kongre'deki “alkış” gösterisiyle de uluslararası kamuoyuna mesaj verilmişti.

Mesajı kim nasıl alıp değerlendirdi, şimdilik bilmiyoruz ama Ankara'da anlama ve anlamlandırma zafiyeti yaşanmış olacak ki, pek samimi oldukları Haniye'yi daha öncesinde “Tahran'a gitme. Netanyahu Amerika'dan boş dönmüyor” mealinde uyarma ihtiyacı hissetmemişlerdi.

Üstelik, Ortadoğu'da uçan kuştan haberi olması gereken eskinin istihbarat Başkanı, yeninin Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da oradaydı.

Ankara'da emekli bir diplomat dostum, Gazze'de yaşanan bütün insanlık trajedisine rağmen Kongre'nin verdiği desteğin önemli olduğunu, Netanyahu'nun bundan sonra atacağı adımlara dikkat edilmesi gerektiğini söyleyince “Daha fazla ne yapabilir?” diye düşünmeye başlamıştım.

Zaten, Gazze'deki operasyonlarına devam ediyordu. Şam'ı ve Lübnan'ı istediği zaman vurabiliyordu.

“Belki” dedim kendi kendime, “Ya 2006'da olduğu gibi Lübnan'ın güneyini işgal eder ya da Hizbullah  liderlerini hedef almaya başlar”

Ama yaklaşık yedi saat arayla hem Beyrut'ta Hizbullah komutanı Fuad Muhsin Şükür'ü, Tahran'da da Hamas lideri Haniye'yi hedef alabileceği aklıma gelmemişti.

Diyelim ki, İsrail 27 Temmuz’da, 1967’den bu yana işgal altında tuttuğu Suriye’nin Golan tepelerindeki Dürzi köyü Mecdel Şems'te düzenlenen ve futbol oynayan 12 çocuğu öldüren roket saldırısından Hizbullah'ı sorumlu tuttuğu için  Fuad Muhsin Şükür'ü hedef aldı.

Peki, Haniye'yi neden şimdi ortadan kaldırdı? Üstelik bunu Tahran'da ve İran'ın dünyaya açılmaya hevesli olduğunu saklamayan yeni Cumhurbaşkanı'nın yemin töreninden hemen sonra yaptı.

Siyasi ve stratejik dengeleri etkileyecek ve hatta değiştirecek böyle bir operasyonun Amerika'nın bilgisi ve desteği haricinde yapılmış olması mümkün olmadığına göre bundan kimler ne fayda sağlar, kimleri nasıl etkiler sorularının cevaplarına odaklanmak gerekiyor.

Mesela;

İran'ın çiçeği burnunda Cumhurbaşkanı bundan sonra nasıl bir dış siyaset izleyecek?

Haniye'nin yerine kim geçecek?

Hamas siyasetinde ve stratejisinde bir değişikliğe gidecek mi?

Bir hafta önce Çin'in inisiyatif almasıyla Pekin'de varılan mutabakatın akıbeti ne olacak?

Liste çok uzun.

Ama Çin meselesini bundan sonra daha dikkatli takip etmek gerekiyor. Pekin'in Ortadoğu'da attığı her adımın, Atlantik'in öbür kıyısında büyük tedirginliğe neden olduğu sır değil.

Ez cümle bütün bunların yanında saldırıların İsrail'i tehdit eden ülkelere de bir gözdağı olduğunu söylemeyelim ama belli ki Ortadoğu'da kartlar yeniden dağıtılıyor.

İktidar, ideolojik zaviyeden bakarak yürütmeye çalıştığı irrasyonel dış siyasetle Türkiye'yi bir ateşin içine atar mı, bir şey söylemek zor ama bu çok bilinmeyenli denklemi aklımızla ve mantığımızla çözemediğimiz sürece Ortadoğu bataklığından kolay kolay çıkamayacağımız da ortada diyerek yazımıza noktayı koyalım.