Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,6207
Dolar
Arrow
34,8656
İngiliz Sterlini
Arrow
44,4914
Altın
Arrow
3046,0000
BIST
Arrow
10.058

'CHP ülkeyi yönetebilecek ehil kadrolara ve kapasiteye sahip mi?'

Kendi doğal seçmeni bile bu soruya gönül rahatlığı ile “evet” cevabı veremiyor.

Gelin, hiç laf kalabalığı yapmadan konuya girelim.

CHP, 31 Mart'ta yerel seçiminde hiç beklemediği bir oy oranını yakaladı ve Türkiye'nin birinci partisi oldu.

Başta İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Bursa olmak üzere 14 büyükşehir, 21 il ve 337 ilçe belediyesini alarak büyük bir siyasi zafer kazandı.

Bu, geçen kasım ayında yapılan kurultayda Kemal Kılıçdaroğlu'nun 13 yıllık hegemonyasını yıkıp Genel Başkanlık koltuğuna oturan Özgür Özel'in hanesine yazıldı.

Seçmen, kendisine siyasi kredi açtı.

CHP, bu başarıyı Özgür Özel'in muhteşem karizması, güçlü hitabeti, güven veren liderliği, siyasetteki ustalığı veya strateji dehası olmasıyla yakalamadı.

Açıkçası, 22 yıllık AKP iktidarından iyiden iyiye sıktı sıyrılmış olan, hele son bir yılda artık neredeyse açlık sınırında yaşamaya zorlanan seçmen, çok fazla ince eleyip sık dokumadan kendince makul olarak gördüğü adayların üzerine mührü bastı.

Burada kısa bir parantez açıp CHP adaylarının bir bölümünün sağ tandanslı, milliyetçi, ülkücü gelenekten geldiğini ayrıca vurgulayalım.

Öyle ya da böyle ortaya çıkan siyasi tablo, 22 yıldır Türkiye'nin üzerine kabus gibi çökmüş siyasal İslamcı zihniyetten bir an önce kurtulması için çok önemli bir fırsatı beraberinde getirdi.

Bunun çok iyi değerlendirmesi gerekiyordu.

Ancak, Özgür Özel, yerel seçimden bugüne geçen yaklaşık bir ayda, CHP'nin bu başarısı üzerine güçlü bir strateji kurarak Türkiye'yi cumhuriyet tarihindeki bu anomalik dönemden çıkarmak için bir türlü harekete geçmedi.

Günlük siyasete dair genel geçer   açıklamalarla top çevirirken bir de baktık ki Saray'da huzura çıkıp AKP'li Cumhurbaşkanının dümen suyuna girmeye hazırlanıyor.

Tayyip'in karşısında el pençe divan dururken çekilmiş bir kare fotoğrafın servis edilmesiyle siyaseten yerle yeksan olacağının farkında mı bilmiyoruz ama bunu yurdum insanına, “siyasette müzakere de yapıyoruz, mücadele de” mealinde cümlelerle yedirmeye kalkıyor.

Kendisine oy verenleri henüz “elim kırılsaydı da...” noktasına getirmiş değil. Ancak, CHP'nin geleneksel seçmeninin, Atatürkçülerin, cumhuriyetçilerin kafasında ciddi soru işaretleri yaratmış olduğu da bir gerçek.

Türkiye'de siyasi konjonktürün hızla değişeceğini bilmiyor veya bilmek istemiyor.

Seçmen, 31 Mart'ta verdiği destekten vazgeçerse ne olur?

Yani “bugün seçim olsa...” nasıl bir siyasi tablo ortaya çıkar.

Bu, bize muhtemel bir erken seçim ya da 2028 için fikir verir mi?

Soruları çoğaltmak mümkün.

Sadede gelelim...

AREA’nın, 20-22 Nisan tarihleri arasında 26 ilde, 92 ilçede ve 18 yaş üzeri 3 bin 62 kişi ile yaptığı Türkiye Siyasi Durum Araştırması’nın dikkat çekici sonuçları var 

Araştırma son derece taze!

TBMM'deki 23 Nisan resepsiyonunda, Tayyip'in başta Özgür Özel olmak üzere siyasi parti liderlerini Nazilli bardağı gibi karşısına dizmesinin, seçmen üzerindeki psikolojik etkisi ölçülmemiş ama yine de önemli veriler elde edilmiş.

İlk olarak, bugün seçim olsa kime oy verirsiniz, diye sorulmuş.

Katılımcıların yüzde 34,4'ü, CHP cevabını vermiş.

AKP diyenlerin oranı yüzde 32,5'te kalmış.

Bu, 2002 yılında iktidara geldiğinde aldığı oyun altında bir oran. 

Veriler daha sonra 14 Mayıs genel seçimlerindeki geçerli oylarla karşılaştırılmış.

Araştırma, CHP’nin oylarını yüzde 9 arttırdığını, AKP'nin ise yüzde 3,1 oy kaybettiğini gösteriyor.

Yani, yurdum insanı yerel seçime göre bir kaç adım geride dursa da CHP'ye olan desteğini sürdürüyor.

Bugün bir genel seçim olsa, CHP'nin birinci parti olarak iktidara yakın durduğunu söylemek yanlış olmaz.

Normal şartlarda, normal bir ülkede seçmenin ülkeyi iyi yöneteceğine inandığı kadroların bulunduğu partiye oy vermesi, açtığı siyasi krediye paralel olarak arkasında durduğu partinin kadrolarına güven duyması beklenir.

Ancak Türkiye için zurnanın zırt dediği yer işte tam burası!

Yapılan araştırmada CHP'nin doğal seçmeni olması gereken kitlenin siyasi davranışı ile parti kadrolarına güveni arasında tam bir paralellik ortaya çıkmamış.

Anketörler, “Sizce CHP ülkeyi yönetebilecek ehil kadrolara ve kapasiteye sahip midir?” diye sormuşlar.

Katılımcıların yarısı bu soruya “hayır” cevabı vermiş!

Bu anlaşılabilir. Çünkü söz konusu yüzde 50'nin içinde AKP'liler de bulunuyor, MHP'liler de...

Ama kendisini “Atatürkçü” olarak tanımlayanların yüzde 30,3'ü, “sosyal demokrat” olarak tanımlayanların da yüzde 33.3'ü, Türk Milliyetçisi olarak tanımlayanların yüzde 63.4'ü CHP'de ülkeyi yönetecek ehil kadrolar olduğuna inanmadığını söylemiş.

Ortaya çıkan veriler önemli, çünkü bu iki kesim, yani Atatürkçüler, sosyal demokratlar ve Türk milliyetçilerinin AKP'nin peşine takılmamış kentli, seküler bölümü CHP'nin seçmen kitlesinin ana gövdesini oluşturuyor.

Demek ki CHP’nin yönetim kadrosu ile bu gövde arasında bir güven sorunu yaşanıyor.

Bu oran, siyasi görüş ve parti ayrımı gözetmeksizin seçmenin mürekkep yalamış kesiminde yani üniversite mezunları arasında yüzde 48'e kadar çıkıyor.

İlginç olan, yerel seçimde CHP adaylarına oy vermiş, 2023 yılında mührü Kılıçdaroğlu'na basmış her beş seçmenin biri de aynı görüşte!

Yüzde 11'nin ise herhangi bir fikri yok.

Oysa, Kurultayda gücünü tazelemiş olan CHP’yi yerel seçimde birinciliğe taşımış olan insanların parti kadrolarının arkasında yek vücut olarak güçlü şekilde durması gerekirdi.

Doğrudan “CHP'liyim” diyen seçmenin bile yüzde 14,3'ü mevcut kadrolarıyla CHP'nin ülkeyi yönetemeceğini düşünüyor.

Kelimenin tam anlamıyla siyaset psikolojisinin inceleme alanına giren bir durum ama basit anlatımıyla araştırma sonucu, CHP'de, başta Özgür Özel olmak üzere ipleri elinde tutan ekibin yurdum insanına pek fazla güven aşılayamadığını gösteriyor.

Belli ki AKP'den kurtulmak için namus belasına verilen bir destek söz konusu.

Özgür Özel'in, ilgi ve aferin bekleyen ergenler gibi davranmasını, siyaseten sağa sola yalpalamasını, gündemde kalabilmek için sürekli topun gelişine vurmasını bir kenara bıraksak bile CHP'nin yetkili, etkili isimlerinin son bir aydır yaptığı birbiri ile çelişen saçma sapan açıklamalarını alt alta koyduğumuzda, seçmende böyle bir güvenin ortaya çıkmasını beklemek en hafif tabiriyle safdillik olacaktır diyerek yazımızı noktalayalım.