Meclis’in açıldığı gün, Devlet Bahçeli esti, gürledi, yağdı.
Sinan Ateş davasını sahiplendiği için CHP’ye, Özgür Özel’e, Halk TV’ye açtı ağzını yumdu gözünü.
“Özgür Özel sana diyorum, iddiaların aynen şahsın gibi çürüktür, bastığın yaş tahta, bindiğin patlak lastikli dolmuş, tutsağı olduğun tezvirat cambazlığı seni hiçbir yere götürmeyecektir” diyerek düpedüz hakaret etti, “yüzsüzsün” dedi.
Yetinmedi, “Buradan sesleniyorum; Halk TV ve CHP ayağınızı denk alın. Dört soytarı muhabirle Milliyetçi Hareket Partisi’ni sorgulayamazsınız, sorgulatmayız” sözleriyle açık açık tehdit etti.
Sadece anasına bacısına sövmediği kalmıştı. Konuşmasında ne doğru düzgün bir siyasi eleştiri vardı ne de edep, ahlak çerçevesi içinde gösterilmiş bir tepki.
Basbayağı ağzından köpükler saçarak yaptığı bu konuşmayı dinleyenlerin, memleketin kurucu partisi olması hasebiyle CHP’ye ve CHP’nin Genel Başkanı’na asgari saygı gösterilmesi gerektiğine inanan artık kim varsa, cümlesinin tüyleri diken diken oldu.
Söylediklerinin yenilir, yutulur tarafı yoktu.
Yarısını sokaktan geçen birine söyleseler, cinayet bile çıkabilirdi.
Bu şartlar altında onurlu bir duruş sergilenmesi; hem partinin kurumsal kimliğinin lekelenmemesi hem de Genel Başkanın kişilik haklarının zedelenmemesi için seviyeli ama güçlü bir tepki gösterilmesi, Bahçeli’ye lisanımünasiple haddinin bildirilmesi gerekiyordu.
Ali Mahir Başarır, ekranlara çıkıp üç beş cümle eveleyip geveledi.
O kadar!
Dikkatler Özgür Özel’in üzerindeydi. Acaba vereceği cevapla yeri göğü inletecek miydi?
Şahsının ve başında olduğu partinin hakkını, hukukunu, onurunu, gurunu korumak için güçlü bir duruş sergileyebilecek miydi?
Bekleyen boşuna bekledi.
Akşam verilen resepsiyonda koşa koşa, birkaç saat önce CHP’ye ve şahsına nefret kusan O değilmiş gibi Bahçeli’nin yanına gitti, “hürmetlerini sundu”
Hakaretlerini güzelce yaladı yuttu, ya rabbi şükür dedi.
Altını kalın kalemle çizerek vurgulayalım.
Özgür Özel olarak şahsına yönelik hakaretleri hoş görebilir, onur ve gurur meselesi yapmayabilir belki.
Ama memleketin kurucu partisini, Devlet Bahçeli gibi Türk siyasetinin son derece karanlık bir figürünün böylesine seviyesiz cümlelerle lekelemesine izin vermesi, zinhar kabul edilebilir olmamalı!
Bunları güya siyaseten söylemiş!
Bahçeli, “Üzülme bazen siyaseten söylememiz gerekenler oluyor, siyasetin gereği olarak” diye sırtını sıvazlayınca yelkenleri suya indirmiş olacak ki, yüzündeki sırıtmak ve gülmek arasındaki anlamsız ifadeyle “Celal (Adan) Bey gibi dostlarımız duygularımızı biliyor” dedi.
Özgür Özel, bunlar artık ne gibi duygularsa, ivedilikle açıklamak mecburiyetinde.
Yani Bahçeli bütün o cümleleri “siyaseten” söylemiş, Özgür Özel de “siyaseten” kabul etmişti.
Ağzımız bir karış açık aslında ne olduğunu anlayıp anlamlandırmaya çalışırken, ışık hızında düşen jetonumuzla birlikte aydınlanma yaşadık.
Meğerse CHP’nin oturduğu koltuğu bir türlü dolduramayan, sürekli onaylanmak isteyen şımarık bir oğlan çocuğu gibi davranan, cehaletini ona buna silkinerek örtmeye çalışan, aferin almak için ak sarayın tetikçilerine telefonda nağme yapan Özgür Özel’in bütün siyasi hayatı da son derece vasat bir tiyatro oyunundan ibaretmiş.
Anlamış olduk ki bütün o, hançereleri yırtılana kadar bağırmalar, gözleri dolu dolu konuşmalar, yüksek perdeden atıp tutmalar, dramatik ifadeler, jestler, mimikler hepsi hikâyeymiş.
Oynamakta olduğu tiyatronun gereğini yapıyormuş.
Yarın öbür gün Hulusi Akar’la bile sarmaş dolaş olabilir, “Canım, bütün söylediklerim siyasetendi, biz önümüzdeki maçlara bakalım” diyebilir.
Anasına, bacısına, avradına, sülalesine sövseler; eşiktekini, beşiktekini sıradan geçirseler, demek, “siyaseten” diyerek hoş görebilir.
Memleket cayır cayır yanarken, insanlar yarı aç yarı tok hayata tutunmaya çalışırken, çoluğunun çocuğunun karnını adam gibi doyuramıyorken, meğerse bu şahsiyet oynamakta olduğu tiyatro oyunu ile cümlemizin gözünü boyamaktaymış.
Ne memleketi uçurumun kenarından almaya ne de yurdum insanının yarasına merhem olmaya niyeti varmış.
Artık açık seçik ortada duruyor.
Asıl görevi, majestelerinin muhalefeti olarak CHP’ye umut bağlayanların gözünü boyamak, her gün bir başka oyunu sahneye koymak ve yurdum insanını oyalamak, siyasal İslamcıların memleketin iliğini kemiğini sömürmesine izin vermekmiş.
Hadi canım, o kadar değil, filan demeyin; Tayyip Meclis Genel Kurulu’na geldiği zaman CHP’li vekillere SMS üzerinden “ayağa kalkılacak” talimatı vermesini, bütün tepkileri görmezden gelip kararını canhıraş savunmasını nereye koyacaksınız.
Neymiş, makama saygısızlık edemezlermiş.
Tayyip’in tek adam rejimine geçtikten ve partili cumhurbaşkanı olduktan sonra ortada artık “devleti temsil eden bir makam” kalmadığını bilmiyor olamaz.
Bal gibi biliyor ama zihnindeki Tayyip kompleksinden bir türlü kurtulamadığı için kendince anlamsız bahaneler üretiyor.
Tayyip'e yaranmak için sürekli fırsat kolluyor.
Mesela, çıktı Amerika’daki Türkevi meselesinde iktidarı savunmanın derdine düştü. Ne zaman yurtdışına çıksa göğsünü Tayyip’e siper ediyor.
Oysa rüşvet almak, vermek ve yolsuzluk yapmak dünyanın her yerinde suç.
Amerika’da yürütülen rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasında Bilal Erdoğan ve Esra Albayrak’ın da adı geçiyor.
FBI, New York Belediye Başkanı Eric Adams’ın, bedava lüks seyahatler, tatiller ve bağışlar karşılığında bazı Türk işadamları ile Türk vakıflarına iltimas geçtiğine dair birçok delil topladı. On yıl önce kurulan rüşvet ağını deşifre etti.
Bütün bunlar ortadayken, üstelik bu iddialar memleketin saygınlığını yerle yeksan ediyorken Özgür Özel neden iktidara toz kondurmamanın derdine düşer?
Bu sadece Tayyip’ten güzel bir aferin alma meselesi olmamalı.
Belli ki siyasi ikbalini siyasal İslamcılarda görüyor.
Yazıyı bağlamadan önce Özgür Özel’e hatırlatmakta fayda var, 31 Mart’taki başarı CHP’nin parti programından, vaatlerinden veya parti içindeki isimlerin karizmasından dolayı gelmedi, CHP bu başarıyı Tayyip’e güçlü karşı duruş sergilediği, muhalefette güvenilir parti olarak görüldüğü için kazandı. Seçmen, oyunu, iktidarın yanında durmayacağına inandığı için CHP’ye verdi.
Yurdum insanı, Özgür Özel’in normalleşme diyerek Tayyip’in kanatları altına sığınmanın, iktidarın dümen suyuna girmenin hesabını yaptığını, ezcümle bütün siyasetinin bir tiyatrodan ibaret olduğunu bilseydi acaba 31 Mart’ta oyunu yine CHP’ye verir miydi diye soralım.
Cevabını okuyucumuzun ferasetine bırakıp yazımıza noktayı koyalım.
Çok Okunanlar
Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi'nde son tarih belli oldu
İhlas Holding hisseleri neden yükseliyor?
Ocak 2025 memur maaş zammı ne kadar, kaç TL olacak ve yüzde kaç zam gelecek?
2 Aralık 2024 reyting sonuçları: En çok Uzak Şehir mi Kızıl Goncalar mı izlendi?
BEDAŞ 3 Kasım'da İstanbul'da elektrik kesintisi yaşanacak mahalleleri açıkladı
Süper Lig'de Gol Krallığı yarışında son durum
İBB burs sonuçları ne zaman açıklanacak?
Gelinim Mutfakta bugün kim birinci oldu? 3 Aralık Salı altını hangi gelin aldı?
Ankara'da 17 erkek öğrenci, kız öğrenciyi okulda defalarca istismar etti!
Semih Çelik'in odasının fotoğrafları ortaya çıktı