Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,2401
Dolar
Arrow
34,5203
İngiliz Sterlini
Arrow
43,3466
Altın
Arrow
3019,0000
BIST
Arrow
9.549

Özgür Özel, Yusuf Tekin'i örnek almalı!

Peşinen söyleyelim ki yazının başlığında ironi yoktur.

Daha açık yazalım. Özgür Özel, Türkiye için umut olmak istiyorsa mutlaka ve mutlaka Milli Eğitim Bakanı Yusuf  Tekin'i örnek almalıdır!

Neden mi, gelin anlatalım.

Yusuf Tekin, Meclis'te 2024 yılı bütçe görüşmelerindeki konuşmasında, tarikat ve cemaatlerle protokol yaptıklarını açıklayınca çarşı karıştı.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2023 yılı itibarıyla geçerli 2 bin 709 tane protokolü olduğunu, bu protokollerden bin 167 tanesinin resmi kurumlarla, 550 tanesinin sivil toplum örgütleriyle yapıldığını söyledikten sonra “Bunların içerisinde, sizin ‘tarikat cemaat’ dediğiniz, bizim ‘STK’ dediğimiz yapılarla toplasanız 10 tane protokolümüz vardır. Bu protokollerle bize hizmet eden, bize destek olanlara da teşekkür ediyorum. Onlarla da protokol yapmaya devam edeceğiz. Çünkü onlar çocukların dağa çıkmasını engelliyor. Onlardan siz bunun için rahatsızsınız” dedi.

Anında gündemin ilk sırasına yerleşti.

Sanki kendisinden daha farklı bir konuşma yapması, laik, çağdaş eğitimden, cumhuriyet değerlerinden söz etmesi bekleniyormuş gibi Yusuf Tekin'in bu sözleri üzerine salvo atışı başladı. 

Özellikle sosyal medyada tepkiler çığ gibi büyüdü.

Oysa 2013 yılında Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı olduğu günden bu yana kendisini, hangi ideolojiye hizmet ettiğini, zihniyetini, amacını saklama gereği hiç duymamıştı.

Söylediklerinin başta CHP olmak üzere “bizim mahalle” açısından sürpriz bir yanının olmaması gerekiyordu.

AKP'nin kindar ve dindar nesil yetiştirme projesini yürüten kişiydi. 

Daha açık yazarsak, gelecek nesillerin, siyasal İslam'a, ümmete, Reis'e ve ardıllarına hizmet edebilecek şekilde dönüştürülmesinden sorumluydu. 

Türk milletine yapılan İslamcı, dinci aşının tutması bir anlamda Yusuf Tekin'in göstereceği başarıya bağlıydı.

TİP'in cevval milletvekili Sera Kadıgil, Yusuf Tekin'in kim olduğunu, neler yaptığını, önünün nasıl açıldığını, kimin ve kimlerin desteği ile bu kadar fütursuzca hareket ettiğini Meclis'te kendisine has uslübuyla bir güzel anlattı.

Bugün nasıl bu kadar cüretkar konuştuğunu merak edenler Yusuf Tekin'in bürokrasideki ve siyasetteki yolculuğuna bakabilir.

Kendisi, 2013 yılında Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı yapılmış, eğitimin “milli” vasfının berhava edilmesi için o yıl düğmeye basılmıştı.

Göreve gelir gelmez, ilk işi Andımız'ı kaldırmak oldu. Her ne kadar gerekçe olarak Kürt açılımı gösterilse de bu Türk toplumunu ümmetleşirmeye yönelik atılan kritik bir adımdı. Zaten, Kürt açılımı rafa kaldırıldıktan sonra da Andımız geri getirilmedi.

Tabii, bunu savunurken ortaya koyduğu diğer gerekçeler, Yusuf Tekin'in cumhuriyet düşüncesiyle barışık olmamasının çok ötesinde, ülkenin kurucu değerlerinden adeta nefret ettiğini gösteriyordu.

Bugün olduğu gibi o zaman söyledikleri de yenilir yutulur cinsten değildi. Peki, CHP ne yaptı, yasak savma kabilinden birkaç açıklamayla meseleyi geçiştirdi. Kılıçdaroğlu kendisine has üslubuyla birşeyler geveledi ama günün sonunda CHP, güçlü ve sonuç alıcı bir tepki ortaya koyamadı, belki de koymak istemedi.

Bir yıl sonra 2014 yılında 6528 sayılı kanunla Yusuf Tekin'in yolundaki taşlar temizlenmiş oldu. Aynı kanunla özel okullarda çalışan öğretmenlerin devlette çalışan öğretmenlere göre daha az maaş almasının önü açılırken, Milli Eğitim Bakanlığı'nın teftiş sistemi çökertildi.

2014-2015 senesinde “özel okullara eğitim desteği” adı altında, tarikat ve cemaatlerin elinde bulunan okullara öğrenci başına para aktarılmaya başlandı. 

Aynı düzenleme ile ücretli öğretmenlik uygulamaya girdi. 

Yusuf Tekin'in müsteşarlığı döneminde ortaokul düzeyinde özel yurt açılması için de yasal düzenleme yapıldı. Böylece, tarikatların ve cemaatlerin elindeki merdivenaltı tabir edilen yurtların faaliyetleri yasallaştı. 

Aynı yıl okullara mescid zorunluluğu getirildi.

2017 yılında Sosyal Etkinlikler Yönetmeliği değiştirildi. Okullararası ve uluslararası organizasyonların yerini TÜGVA, Ensar, İlim Yayma Cemiyeti gibi kuruluşların faaliyetleri aldı.

Sonra da beklendiği üzere geldi bakanlık koltuğuna oturdu.

Sonuç ortada; eğitim sistemi çürüdükçe Türkiye'de çarpım tablosunu bilmeyen, temel becerilerden yoksun, tarihinden, coğrafyasından habersiz ve hatta okuduğunu bile anlamayan nesiller yetişiyor.

Yusuf Tekin'in 10 yılda yaptıklarının, ettiklerinin özeti böyle!

Gelelim, CHP Genel Başkanlık koltuğuna oturduktan sonra adeta düğün evinin tefçisi, ölü evinin yasçısı gibi hareket eden, atarlı ergen gibi gürlese de bir türlü yağamayan Özgür Özel'in tepkisine.

Çiçeği burnunda Genel Başkan, sosyal medya üzerinden, “Geçmişte devletle FETÖ arasında protokol yapanlar, bu ülkeye yaşattıkları acılardan hiç ders çıkarmamış. Tarikat ve cemaatlerle protokol yapmaya devam edeceklerini söyleyen Milli Eğitim Bakanı, Meclis kürsüsünden Anayasa’ya meydan okuyor. Tayyip Erdoğan, bu Bakanı görevden almazsan, bu cüretin sahibi sensin!” diyerek Saray'a seslendi.

Erdoğan bu çıkışı ne kadar ciddiye aldı bilinmez ama bu Yusuf Tekin'in Anayasa'ya ilk meydan okuması değildi. 

Hem müsteşarlık hem de bakanlık yaptığı süre boyunca Anayasa'nın hem lafzını hem ruhunu hiçe saydığı birçok örnek vardı.

Ezcümle, 2013 yılından bugüne Yusuf Tekin, kendi ideolojisini sonuna kadar sahiplenmiş, çağdışı zihniyeti ne gerektiriyorsa onu yapmıştı. Bildiği, inandığı yolda yürümüştü.

Karşı mahalleye yaranmak için “laikliği”, “çağdaşlığı”, “Atatürkçülüğü” savunuyormuş gibi bir görüntü vermemiş, kendisini eleştirenlere yaranma derdine düşmemişti. Kimseye mavi boncuk dağıtmamıştı.

Ülkede egemen kılmak istedikleri ortaçağ zihniyetini tavizsiz savunmuş, bunun gereğini yerine getirmek için elinden geleni ardına koymamıştı. 

Tarikatlar ve cemaatlerle yürüdükleri yolun zeminini güçlendirip, Saray rejimini tahkim etmişti.

Peki CHP'nin başında olanlar bu süre içinde, namus belasına üç beş açıklama dışında ne yaptı?

Dişe dokunur hiçbir şey; partiyi köklerinden kopartıp iğdiş etmenin dışında!

Ülkenin kurucu ideolojisini, cumhuriyet devrimini güçlü şekilde sahiplenmedikleri gibi kimlikçi siyasetin utangaç faşizmini demokrasi diye parti tabanına yutturmaya kalktılar. Tarikatlara, cemaatlere şirin görünmek için taviz üstüne taviz verdiler, laikliğin arkasında duramadılar. Helalleşme safsatasını, siyasal İslamcı eskileri ile yol yürümeyi siyaset sandılar, herkese mavi boncuk dağıtmanın iktidar yolunu açacağını düşündüler.

İşte Özgür Özel'in tam bu noktada Yusuf Tekin'i örnek alması gerekiyor.

Nasıl ki O, kendi çağdışı idelojisini sahiplendiyse, bildiği yoldan taviz vermeden yürüdüyse sen de kendi ülkenin kurucu ideolojisini sahipleneceksin, ona buna yaranma derdine düşmeyeceksin, oraya buraya savrulmayacaksın.

Önce kendi seçmenini tahkim edeceksin ki toplumun diğer kesimlerinde de umudu yeşertebilesin.

Öyle, Saray'ın tetikçilerinden Buket Aydın'la telefonlaşarak, “eşit vatandaşlık”, “Kürtler daha az eşittir” diyerek, “Şeyh Said hain midir” sorusunu, birileri küser alınır korkusuyla geçiştirmekle bu iş olmaz. 

Tescilli vatan hainlerinin torununa torbasına yaranmak zorunda değilsin. Bu meselede Abdullah Öcalan'ın bile gerisine düştün, kimse seni uyarmadı mı?

Böyle giderse yarın öbür gün Kubilay'ın boğazını kesenlerin torunlarınlarından da özür dilemek zorunda kalırsın.

İdeolojik berraklığın olacak.

CHP'nin idelolojisini, ülkenin siyasi tarihini iyi bileceksin. Bilmiyorsan da öğreneceksin.

İktidardan gelen her topun gelişine vurmayacaksın. Önce göğsünde yumuşatacaksın, böylece topu nasıl kullanacağına ilişkin düşünme fırsatın olsun. 

Sürekli konuşmak, açıklama yapmak zorunda değilsin. Genel Başkan olmanın ağırlığını taşıyacaksın!

İktidar olmaya çaba göstereceksin; KKTC'ye, Azerbaycan'a, Bosna Hersek'e “resmi ziyaret” planlayıp iktidarcılık oynamayacaksın. CHP'yi gençleştireceğim diyerek, Parti Meclisi'ni çocuk yuvasına çevirmeyeceksin.

Donanımlı, deve dişi gibi siyasi danışmanların olacak ki çıktığın canlı yayınlarda söylediklerinin arkasına bilgi koyasın, ebelek gübelek etmeyesin.

Ezcümle, köklerine, CHP'yi CHP yapan değerlere döneceksin.

Yoksa böyle gitmez. 

Yeni CHP zihniyeti, partiyi zaten 13 yıldır muhalefete mahkum etti.

Partiyi bu açmazdan kurtarmanın yolu belli.

Karşı taraf pragmatizmini bile kendi temel ideolojisi üzerinde kurarken, sen ayağını kurucu ilkeler üzerine sağlam basacaksın. Devrimci özüne dönüp hayata soldan bakacaksın; böylece bugün açlık, yoksulluk ve yoksunluğun perçesinde, umudunu kaybetmiş insanlar için bir nefes olabilesin. 

Yoksa, gider eteri, gelir beteri, gelen gideni aratır diyenleri haklı çıkarırsın diyerek yazıyı bağlayalım.