Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
43,3270
Dolar
Arrow
38,7713
İngiliz Sterlini
Arrow
51,4637
Altın
Arrow
3960,0000
BIST
Arrow
9.603

Donald Trump, Ahmed Şara’yı niçin övdü?

ABD Başkanı Trump, Ortadoğu turunda, Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ile görüştü. Kısa süren görüşmenin harika geçtiğini söyleyen Trump; Şara için,  “Genç, çekici bir adam. Sert bir adam. Güçlü bir geçmişi var. Bir savaşçı” dedi. 25 yıl sonra ilk kez bir ABD başkanıyla bir Suriye cumhurbaşkanı bir araya gelirken, Trump, Şara’yı, İsrail’le İbrahim Anlaşmalarını imzalamaya çağırdı. 

Türkiye’deki terörsüz Türkiye sürecini, diğer ifadeyle yeni açılım sürecini, Suriye’deki gelişmelerle birlikte ele almak gerektiğinden, ABD başkanının, Suriye cumhurbaşkanı hakkındaki övgü dolu sözlerini birkaç yönden ele almak gerekiyor. 

Biliyoruz, Suriye’deki yeni rejim ABD ve İsrail’e karşı tam bir teslimiyet içinde. Ne İsrail’in Golan Tepeleri'ndeki işgalinin de ötesinde, tarafsız bölgeyi işgaline hayır diyebiliyor ne de sıklıkla Suriye topraklarını bombalamasına itiraz edebiliyor.

İsrail, Suriye’deki Kürtleri ve Dürzileri, bağımsızlık adımları atmaları yönünde sürekli teşvik ve tahrik ederken, Suriye hiç ses çıkarmıyor. Hele de ABD’nin, Suriye’yi İsrail’le İbrahim Anlaşmaları imzalamaya davet etmesi, Suriye yönetiminin teslimiyetini, aczini göstermesi açısından ibretlik.

Anımsayalım, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri, Sudan ve Fas, şimdiye dek İbrahim Anlaşmalarını imzalayan Arap ülkeleri. Eğer Suriye de imzalarsa, süreç Suudi Arabistan’ın imzasıyla daha da pekişir muhtemelen. 

Bu kapsamda Ahmed Şara’nın, göreve geldikten kısa süre sonra söylediği şu söz çok önemli: “Yeni Suriye, İsrail’e tehdit oluşturmuyor”.

Belleğimizi tazeleyelim, ABD ve müttefiklerinin Suriye’ye çullanmasının sebepleri arasında, Ortadoğu’nun zengin enerji kaynaklarının hangi güzergâh üzerinden dünya pazarlarına açılacağı da vardı. Çünkü Suriye, özellikle İran’ı devre dışı bırakan projelere itiraz ediyordu.

Rusya’yla ilişkileri iyiydi. Filistin’de Hamas’ı, Lübnan’da Hizbullah’ı destekliyordu İsrail’e karşı. Suriye’nin hedefe konmasının önemli sebeplerinden bir diğeri de, Çin’in 2013 yılından beri öncülük ettiği Kuşak ve Yol projesini ABD’nin baltalama çabasıydı. Çünkü Suriye hem Ortadoğu’daki konumu hem de Akdeniz’e kıyıdaş olmasıyla önemliydi bu kapsamda. 

Anımsatalım, İsrail; Irak’taki Kürtlerin de bağımsızlığını istiyor. Barzani, 2017’de, Irak’ın kuzeyinde bağımsızlık için referandum yaptığında, İsrail’den, “Bağımsızlığınızı ilan ederseniz, hemen tanırız” mesajı gelmişti. Barzani ailesinin CIA ve MOSSAD ile yakın, derin ilişkileri bilinir. Bu ilişkileri ilk yazanlardan biri de Uğur Mumcu’dur.

Mumcu, MOSSAD ve Barzani adlı yazısında (07. 01. 1993, Cumhuriyet) ve başka pek çok yazısında bu konuyu işlemiştir. 

İsrail’in Irak ve Suriye’nin Kürtlerine ilişkin planına göre, iki ülkenin Kürtleri sayesinde, hem Irak hem Suriye bölünecek. İsrail’in nüfuzu altında bir Kürt devleti kurulacak. Kürtler ve Araplar arasında sert bir gerilim yaşanacak. Kürt devleti, kaçınılmaz olarak Türkiye ve İran’ı çok rahatsız edecek. 

İsrail’in planı böyle, fakat Irak’ın kuzeyindeki Kürt örgütleriyle, Suriye’nin kuzeyindeki Kürt örgütlerinin kendi aralarında sert bir güç mücadelesi vermeyeceklerinin güvencesi yok. ABD de bunu çok iyi biliyor. Bildiği için de, daha 1960’lardan beri, Türkiye’nin, Ortadoğu’daki Kürtleri himayesine almasını istiyor. Türkiye’nin Ortadoğu’daki Kürtleri de içerecek şekilde büyümesini, bu bağlamda bir federasyonu veya konfederasyonu düşünmesini öneriyor. Her durumda Türkiye’ye feodalizm üzerinde federalizmi dayatıyor ABD. 

ABD; Türkiye içinde hiçbir etkisi kalmayan ve kendini fesheden PKK terör örgütünün uzantılarının, Türkiye’de zaten yıllardır siyaset yaptığı ortadayken, Suriye’de PYD – YPG terör örgütünün Şam’la anlaşma imzalamasına, adeta devlet içinde devlet gibi örgütlenmesine zemin hazırlayarak şunu amaçlıyor: Irak’ın kuzeyinden sonra, Suriye’nin kuzeyinde de bir Kürt özerk bölgesi kurmak. Bir zamanlar Irak veya Suriye’deki bir Kürt devleti için, “casus belli” yani savaş sebebidir diyen Türkiye’nin, Suriye’nin kuzeyindeki özerk Kürt bölgesine karşı çıkmasını engellemek. Aynen Irak’taki Kürt bölgesine karşı çıkmasının engellendiği, tersine destek vermesinin sağlandığı gibi. 

Türkiye’de de bunun altyapısı şöyle oluşturuluyor: İslamcılara, Osmanlıcılara 'Türkiye büyüyor, eski topraklarına doğru genişliyor' deniliyor.

Milliyetçilere, 'Türkiye bölünmedi, Kürdistan kurulmadı, Misak-ı Milli’yi hayata geçiriyoruz' deniliyor.

Kürtçülere, liberallere, 'Irak’ın kuzeyinden sonra, Suriye’nin de kuzeyinde bir Kürt özerk bölgesi oluştu, az sabredin bir süre sonra bunlar bağımsızlık olurlar, Kürdistan kurulur, sonra da sıra İran’a gelir' deniliyor. 

İşin acı tarafı, bu süreçte Irak ve Suriye’deki Türkmenlerin adı bile anılmadığı gibi, İran’dan sonra sıranın hangi ülkeye geleceği de hiç sorulmuyor.