Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
37,5658
Dolar
Arrow
33,9499
İngiliz Sterlini
Arrow
44,6408
Altın
Arrow
2814,0000
BIST
Arrow
9.666

Uluslararası zirvelerden kim, ne bekler?

Dış politika; uluslararası zirvelerin, çoklu temasların, ikili görüşmelerin çok sık yapıldığı bir alandır. Cumhurbaşkanları, başbakanlar, dışişleri bakanları, ikili ve çoklu zirvelerde bir araya gelir, hem ikili ilişkileri hem de küresel sorunları ele alırlar. Birleşmiş Milletler zirveleri, NATO zirveleri, Avrupa Birliği zirveleri, G 7 zirveleri, G 20 zirveleri, BRICS zirveleri, Şanghay İşbirliği Örgütü zirveleri, Asean (Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği) zirveleri, Afrika Birliği zirveleri, RCEP (Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık) zirveleri, Türk Devletleri Teşkilatı zirveleri, İslam İşbirliği Teşkilatı zirveleri, Arap Birliği zirveleri hemen akla gelen zirvelerden bazılarıdır. Bu liste çok daha uzundur elbette.

Dahası liderler, farklı gerekçelerle de bir araya gelir, kısa süreliğine de olsa görüş alışverişinde bulunurlar. Olimpiyatlar, dünya şampiyonaları, milli maçlar bu türden etkinliklerdir. Keza, liderlerin yemin törenleri ve cenaze törenleri de, pek çok ülkenin liderini bir araya getirir.   

Zirvelerde görüşmeler, önceden kararlaştırılarak bazen baş başa, sadece tercümanların katılımıyla yapılır, bazen de heyetlerin katılımıyla. Bunların yeri, zamanı, katılımcıları, gündemi, konu başlıkları, süresi, ilgili bakanlıkların, sekreterliklerin aylar süren, ayrıntılı, kapsamlı çalışmaları sonucunda belirlenir. Bu zirvelerde selamlaşma, karşılıklı nezaket soruları, tercüme süresi dikkate alındığında, sorunların ve çözüm önerilerinin konuşulduğu sürenin çok sınırlı olduğu görülür. Örneğin, 50 dakikalık bir görüşmede, konuların ele alındığı süre, kabaca 25 dakika kadar olur. Yani, görüşülen sürenin yarısında esas konulara değinilir. O nedenle bu zirvelerden umulan sonuç pek çıkmaz genelde. Çıktığına nadir rastlanır.

Peki, durum buyken, onca masraf yapılarak, saatlerce yol gidilerek toplanan bu zirvelerden nedir muradı liderlerin? Şudur: Hem kendi ülkelerindeki kamuoyuna hem dünya kamuoyuna hem de sorun yaşadıkları ülkenin kamuoyuna mesaj vermek isterler. Dünya basının takip ettiği zirvelerde, her lider, ülkesine ve dünyaya, uluslararası ilişkilerde sözü nasıl da önemsenen, tavrı nasıl da merak edilen, adeta gözünün içine bakılan bir lider olduğu yönünde mesaj vermeye çalışır.

Bu zirvelerde liderler, muhataplarını, mevkidaşlarını doğrudan tanıma, dinleme, fırsatı bulurlar. Bu da önemlidir şüphesiz. Birbirleriyle medya üzerinden tartışan veya mesajlaşan, birbirlerine dışişleri bakanları, büyükelçileri aracılığıyla mesajlarını ileten, birbirleri hakkında bilgiyi istihbarat şeflerinden alan liderlerin, yüz yüze görüşmeleri, konuşmaları değerlidir elbette. Uluslararası zirvelerdeki bu temaslar, eğer sorunlar dayatır, gündem zorlar ise liderlerin doğrudan, öncelikle ve hatta tek başlarına inisiyatif aldıkları lider diplomasisine de kapı aralar. Tarihte örnekleri çoktur. O yüzden uluslararası zirvelerin bu türden yan çıktıları, zirvenin bizzat kendisinden daha önemli neticeler verirler sıklıkla.

Uluslararası zirvelerin bitiminde açıklanan sonuç bildirilerinden ziyade, birlikte verilen “aile fotoğrafları”, bazen medya ordusu önünde yaşanan polemikler, yapılan gaflar akıllarda kalır, bir süre için. Sonra da unutulur. O nedenle bu zirvelere büyük anlam yüklemek, fazla bel bağlamak, kalıcı sonuçlar beklemek gerçekçi değildir, abartılı bir iyimserlik içerir. Sadece son birkaç yıldan örnek vermek gerekirse, ne Ukrayna – Rusya savaşının sona ermesi için ne de İsrail’in Gazze’deki katliamlarının durması ve kalıcı ateşkes sağlanması için toplanan zirveler sonuç vermiştir.

Kısacası, doğası gereği, kargaşanın ve istikrarsızlığın egemen olduğu uluslararası ilişkiler ortamının, çok taraflı ve yüksek katılımlı zirvelerle huzur, güven ve istikrara kavuşması beklenemez. Bu alanda, güçlü olanın sesi çok çıkar. Belirleyici olan öncelikle güçtür ve hedefe ulaşmak için kurulan ittifaklardır. İttifaklar da Katolik nikâhı gibi değildir. İhtiyaçlar değişince ittifaklar da değişir ve her ittifak karşısında bir başka ittifak doğurur.