Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
48,1615
Dolar
Arrow
41,1780
İngiliz Sterlini
Arrow
55,6235
Altın
Arrow
4755,0000
BIST
Arrow
11.288

Ahlaksızlık ve Siyasetsizlik

16 Kasım 2024'te bu köşede şunları demiştim: ''Artık kabul edelim... Toplum parçalanıyor. Toplumsal bağlar sarsılıyor. Tüm toplumsal ilişkiler, paraya, çıkara ve güce indirgenmiş durumda. Parası olan, çıkarını savunabilen güç sahipleri dilediğini yapıyor. Bu imkanlara sahip olmayanlar da keklik gibi avlanıyor, kurban oluyor. Adalet mülkün temeli! Adaletsizlik ise kaosun nedeni! Samimi olalım. Kaostan beslenenler daha güçlü.'' 

(tamamı için bkz. https://12punto.com.tr/yazarlar/cenk-ozdag/toplumu-suctan-korumak-ve-samimiyet-60447

Ahlaksızlık kol geziyor. Konu ahlaka gelince, çoğu kişinin aklına eğitim, daha iyi eğitim, sonra daha da iyi eğitim geliyor. Kimileri bunu dinle çözmek arzusunda... Kimileriyse çözemeyeceğimiz sorunlara odaklanıyor. ''Fi tarihinde şu inanca girdik veya fi tarihinde şöyle bir olay oldu...'' Yani artık geçmiş olsun. Genlerimizde bu var güya. 

Ahlaksızlıktan ne zaman söz açılsa eğitime, dine, kültürel ve etik vaaze yer açılıyor. Oysa, ahlaksızlık ve ahlak, toplumsal algı ve davranış kalıplarıyla ve bunların yorumlanmasıyla ilgili. Bu algı ve davranış kalıplarını değiştirmeye yönelmediğinizde, konuşmak beyhude.

Şimdi Türkiye'de garip şeyler oluyor. Yurtdışı finansal derecelendirme kuruluşularının raporlarından olumlu sonuç almak, gündemi değiştirmek, mıntıka temizliği yapmak, alternatifleri yok etmek... Bunlar doğru olsa bile, nedenleri ne olursa olsun ''temiz eller'' operasyonlarını andıran birtakım olaylara tanık oluyoruz. Fark ediyoruz ki tuz kokmuş. Önce Yenidoğan çetesi ve benzer suç örgütleri, polis içinde, yargı içinde, belediyeler içinde, medya ve spor dünyasında yaşanan ahlaksızlıklar, uyuşturucu trafiği... Tüm bunlar toplumun kıyısında köşesinden fırlayan ahlaksızlık örnekleri... Ülkemizde birileri düğmeye basmış görünüyor. Belki bir gizli el değil ama sanki işini düzgün yapmak isteyen birileri engellenmiyor ve sanki bu kişiler ''hadi'' denilerek destekleniyor. 

Uyuşturucu, borçlanma, aklı melekelerin kullanılamaması, şantaj ve fuhuş vakaları... Tüm bunlar toplumsal çürümeye, ahlaksızlaşmaya ve bu çürüme ve ahlaksızlaşmanın ekonomide, siyasette araçsallaşmasına işaret ediyor. Ahlaksızlık tek başına politik değildir. Dolayısıyla, politik yanıt veya tepki doğurmaz genellikle. Ama ahlaksızlık siyasallaşırsa, politik bir temsil veya paravan kazanırsa, işte o vakit ahlak sorunu politikleşir; ahlaksızlığın kendisi politik ihtilafların çözüm malzemesi haline gelir. Şimdi de öyle oluyor. Her zaman bildiklerimizin ve tanık olduklarımızın fazlası oluyor sanki. 

Hükümetin ve yargının ahlaksızlığa ve bunun politik etkilerine karşı yapabileceği, yaptığı hamleler var. Fakat muhalefet ve kitleler siyasetsiz kalmış durumda... Hesaplaşmaya politik kimlikleri dahil ederek yorumlayamayan muhalefet, sürecin seyircisi yalnızca. Oysa tam vakti... Hırsızlarla, uyuşturucu tacirleriyle mücadelenin zamanı. Uyuşturucu kullanımı ve ticaretiyle etkin bir mücadele çağrısının tam zamanı. 

14 Haziran 2025'te bu köşede şunları demiştim: ''Amaç uyuşturucu tüketimiyle, imalatı ve ticaretiyle mücadeleyse daha kökten ve sistemli çözümlere başvurulmalı. Uyuşturucu tüketenlere sağlam psikolojik, sosyal ve ekonomik destek sağlanmalı. Bu sayede uyuşturucu madde tüketenlerin işbirliğinden yararlanılmalı. Uyuşturucu imalatının ve ticaretinin en küçük ölçekli unsurlarını tek tek, hak ve özgürlükleri tehlikeye atarak avlamak yerine; uyuşturucu madde imalatında etken madde trafiğinin peşine düşülmeli, uyuşturucu imalatında ve ticaretinde rol alan insan kaynağı ciddiyetle ele alınmalı ve onlara gerçek bir sosyal bir yaşam sağlanmalıdır.'' 

(tamamı için bkz. https://12punto.com.tr/yazarlar/cenk-ozdag/uyusturucuyla-mucadelede-karine-ve-ciddiyet-sorunu-89794

Uyuşturucunun kullanılmasını imkansızlaştıracak adımlar atılmıyor, uyuşturucu trafiğinin kalbine inilmiyor... Samimi değil miyiz yoksa? Ailelerin parçalandığı, insanların borç sarmalına düşüp tefecilerin ve mafyanın elinde oyuk hale geldiği, bu borcun insanlara bir şey yaptırmanın aracına dönüştüğü bu ortamda, uyuşturucuyla ve insanların köleleşmesiyle etkin bir mücadele gerekiyor. Ama biz seyirciyiz. Muhalefet seyirci. İktidar uyuşturucunun küresel ve bölgesel dayanaklarını sorgulamıyor; ahlak üzerinden dönen tartışalarda ahlaksızlığı eline alamıyor. 

13 Eylül 2025'te bu köşede şunları demiştim: ''Yıpratıcı bir iç hesaplaşmaya geldik çattık. Siyaset, siyasiler, projeler hemen her şey buharlaşıyor. Yeni bir dünya sistemi kurulurken herkes bir köşe kapmaya çalışıyor. Ne var ki, köşeleri birbirinden ayırmak çok güç. Belki de köşesizlik hakim. Yuvarlak Masa şeklindeki bir sofraya oturmaya çalışıyor herkes. Bu sofrada bize, yani cemaatlerin, tarikatların, sermayenin yahut yabancı güçlerin seçilmişleri olmayanlarımıza oturacak yer yok. Seyirciyiz. Siyasetsiziz. Çöküşteyiz. Çöküşü izliyoruz. Çöküyoruz.''

Çöküşteyiz, ahlaksız bir zeminde kavgayı izliyoruz. Kavgada taraf bile olamıyoruz. 

Uyuşturucuyla, halkın uyuşturulmasıyla, insanların hayatının donuklaşmasıyla ve vatandaşlarımızın ve Türk milletinin bir avuç çıkar grubunun eline düşmemesi temel bir amaç olmalı. İzleyici kalınamayacak bir çöküşteyiz. Bu anda izleyici kalmak, suça, suçluyor ortak olmak demektir.