Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
34,9385
Dolar
Arrow
32,5064
İngiliz Sterlini
Arrow
40,8451
Altın
Arrow
2441,0000
BIST
Arrow
10.087

Asgarinin asgarisi: Toplumsal patlamanın ayak sesleri

''Vasat'' sözcüğünü hatalı kullanıyor çoğumuz. Ortalama anlamına gelen bu sözcüğü kötü, bayağı anlamında kullanmak çok yaygın. Aslında bir yandan da verimli bir hata bu. Ne de olsa ortalama pek de tatmin etmez insanı. 

Yıllardır ''ortalama'' üstü kapalı dövülür, küçümsenir. ''Ortalama insan'', ''ortalama tatil yeri'', ''ortalama bir aile'', ''orta sınıf'' sözleri hiç de iştahla anılmamıştır. 

Oysa şimdi ortalamanın bir anlamı kalmadı. Ortalama değerler asgari değerlere öylesine yaklaştı ki asgari ortalama oldu. 

Bu durum, asgari ücret için de geçerli. Normal bir ülkede ''asgari ücret'' karşılığında çalışılabilecek en düşük ücret kabul edilmektedir. Bu değer ise ''ortalama bir insanın'' hayatta kalmasına, barınmasına, özetle temel ihtiyaçlarına yetecek mal ve hizmetleri alım gücüne bakılarak belirlenmektedir. 

Yürürlükteki asgari ücret tanımına bakalım: 

''Asgari ücret: İşçilere normal bir çalışma günü karşılığı ödenen ve işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarını günün fiyatları üzerinden asgari düzeyde karşılamaya yetecek ücreti... ifade eder.''

''Zorunlu ihtiyaçlar'' vurgusuna dikkat! Bu ihtiyaçlar çalışan ve çalışmış herkesin ihtiyaçlarına denk düşer. Sözgelimi emeklilerin zorunlu ihtiyaçlarıyla asgari ücretlinin zorunlu ihtiyaçları arasında bir fark yok. 

''Asgari ücret'', emeğinden ötürü ücret alan kişinin zorunlu ihtiyaçlarının günün fiyatları üzerinden asgari düzeyde karşılamaya yetecek ücreti ifade ettiğinden, emekli aylıklarının asgari ücretin altında olmaması gerekir. Oysa günümüzde emekli aylığı asgari ücretin altında kalmıştır. Bu durum ise emeklilerin ''zorunlu ihtiyaçlarını'' karşılayamadığının itirafıdır. 

Dahası, asgari ücret artık alınan en az ücret olmaktan çıkmış adeta ortalama ücret trendinin bir direnç noktasına dönüşmüştür. Her geçen gün bu makas kapanmaktadır. Asgari ücret, fiilen ortalama ücret haline gelmiştir. Hatta kayıtdışı ekonominin, başka başka adlarla açıkça sömürülenlerin (örneğin, stajyerler ve mevsimlik işçiler) hesaba katılmasıyla asgari ücret ortalama ücretin üstünde kalmıştır. Asgari ücret, vasattır. Onun da altı apaçık sömürüdür. 

Bir istatistiğe göre, ücretlilerin yaklaşık %65'i asgari ücretli. Asgari ücretin yaklaşık %10 üstündekileri de hesaba katarsak ücretlilerin %80'i bu aralıkta ücret alıyor. Bir de üretime bir şekilde katılıp asgari ücretin altında ücret alanlar var. İşgücünün kayıtlara yansımayan bileşenlerini de hesaba kattığımızda ücretlilerin belki de %90'dan fazlası asgari ücret civarında maaş alıyor. 

Asgari ücretin TÜİK'in yanlı verilerine göre belirlendiğini düşünürsek bunun anlamı ücretlilerin %90'ından fazlasının zorunlu ihtiyaçlarını karşılayamadığıdır. Bir de buna işsizleri, işsizlik hesabındaki yanlılıktan dolayı işsizler arasında sayılmayan kesimleri (örneğin, yaşı ileride üniversite öğrencilerini ve iş arama ümidini yitirmiş kesimleri) katarsak halkımızın ezici çoğunluğunun zorunlu ihtiyaçlarını karşılayamadığı sonucuna rahatlıkla varabiliriz. 

İşin daha da vahimi asgari ücret mevzuatı zorunlu ihtiyaçların belirlenmesinde işçinin bakmakla yükümlü olduğu aile bireylerini hesaba katmamaktadır. İşçinin bakmakla yükümlü olduğu bireylerin zorunlu ihtiyaçları da hesaba katıldığında insanımızın vahşice sömürüldüğünü görebiliriz. 

Asgari ücretin belirlenmesindeki sorunlar, ortalama ücretin asgari ücretle birleşmesi olgusu bir kenara bırakıldığında bile hükümetler, enflasyon ve kur politikaları, dolaylı vergiler, vergi politikasındaki adaletsizlikler ve sosyal devlet ilkesinden uzaklaşma eğilimleri dolayısıyla, halkın alım gücünü azaltmakta ve servet transferi yapmaktadır. Tüm bunlar bir arada düşünüldüğünde, asgarinin asgarisi, dibin dibi de vardır. İşte o dipteyiz. Tüm bunlar toplumsal bir patlamanın ayak sesleridir. 

''Toplumsal patlama'' derken yalnızca kitlesel sokak eylemlerini düşünmemeliyiz. Artan kayıt dışı ekonomi, uyuşturucu kullanımı, suç ekonomisi, intiharlar ve ağır hukuki ve idari müdahaleler de bu patlamanın kapsamındadır. Hatta gençliğin ve nitelikli işgücünün ülkeyi  terk etmesi de bu patlamanın bir başka boyutudur. Özetle, bırakın vasatı asgarinin de asgarisini dayatan bir sistemde, bu çark çok dönmez. Acilen adım atılmalıdır. Patlama böyle devam ederse, enkazın kimin üzerinde kalacağı belli olmaz.