Sözün tamamı: Cehenneme giden yollar iyi niyet taşlarıyla döşelidir.
Modern demokrasilerde kanun koyucu insanları ve özellikle de kurumları fazla iyi niyetli kabul ediyor. Ülkemizde de böyle. Öyle kanunlar, düzenlemeler var ki bunları koyan ya aşırı kötü niyetli ya da aşırı naif. Bir Danıştay kararı var. Kararda Türkiye'ye inanılmaz naif bir yaklaşım görülüyor: ''Din ve ahlak eğitim ve öğretiminin devletin gözetim ve denetimi altında yapılmasının nedeni, maddenin gerekçesinde de belirtildiği gibi bu konudaki eğitim ve öğretim özgürlüğünün kötüye kullanılmasını engellemektir. Dinler hakkında yansız ve tanıtıcı bilgiler vermek ve ahlaki değerleri benimsetmek amacıyla din kültürü ve ahlak öğretimi dersleri ilk ve ortaöğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasına alınmıştır.''
KUZU KURDA EMANET
Kanun koyucu ve hakimlerimiz devletin ''Dinler hakkında yansız ve tanıtıcı bilgiler vermek ve ahlaki değerleri benimsetmek'' gibi bir amacının olduğu naifliğinde. Oysa, yalnızca mevcut hükümet değil, çok sayıda hükümetçe basbayağı, ayan beyan yanlı ve ahlaki değerleri hiçbir şekilde umursamayan bir din öğretimi dayatılıyor. Deyim yerindeyse ''kurda kuzu emanet edilmiş''.
ZORUNLU DİNİ PROPAGANDA VE KANAAT AÇIKLAMASI
Bu yetmemiş, kurda sofra da kurulmuş. Bakınız. Eğitim ve Öğretim Yüksek Kurulu Başkanlığının bir kararında azınlık okulları dışında kalan ilk ve orta öğretim okullarında öğrenim gören T.C. uyruklu Hristiyanlık ve Musevilik dinlerine mensup öğrencilerin; bu dinlerden birine mensup olduklarını belgelendirmeleri kaydıyla, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi'ne girmelerinin zorunlu olmadığına, ancak bu derse girmek istedikleri takdirde velilerinden yazılı dilekçe getirmelerinin gerekli olduğuna karar verilmiştir.
Buradan da anlaşılıyor ki zorunlu din propagandasından kurtulmak için insanlar belirli dinlere mensup olmalı ve dahası bunları açıklamalıdır. Oysa bu durum Anayasa'nın 25 maddesine açıkça aykırıdır: ''Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz.'' Kişinin dini inancı da kişinin düşünce ve kanaatlerine dahildir. Dolayısıyla, bu konuda kimsenin bir açıklama zorunluluğu olamaz. Fiili durum ise bunun aksidir.
SORULARDAN KAÇAN MEB
MEB lütfetmiş bir soru ve ''cevap'' kitapçığı hazırlamış. Şöyle buyurmuşlar:
''SORU 57: Din, Ahlak ve Değerler alanından ders almak istemeyen anne babaların çocukları ne olacak?
CEVAP 57: Din, Ahlak ve Değerler alanında seçmeli dersler öğrencilerin ve velilerin tercihlerine bağlı olarak seçilebilir. Bu alandan ders seçmeyi tercih etmeyenler, diğer seçmeleri ders alanlarından dersler seçebilirler. Hiçbir öğrenci istemediği bir alandan ders seçmeye zorlanamaz.''
Dikkat ederseniz sadece seçimlik dersleri ele almışlar. Şu soru var mı: Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi adlı dini propaganda dersini almak istemeyen anne babaların çocukları ne olacak? Bu soru yok. Çünkü bu ders zorunlu. Bunda ne gibi bir kamu yararı var? Anayasanın hangi ilkesiyle uyumlu? Esasında zorunlu din propagandası biçimindeki din kültürü ve ahlak bilgisi dersi Anayasa'ya açıkça aykırı. Ama kime diyoruz? Kim denetleyecek? Anayasa'ya aykırı olsa ne olur?
BU DÜNYAYI BATIRDIK AHRETİ KURTARALIM
Yeni MEB'de ilkokulda T.C. İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük dersi zorunlu değil. Ama ilkokul dördüncü sınıfta her hafta 2 saat zorunlu dini propaganda dersine maruz kalacak çocuklarımız. Yabancı dil de 2 saat. Görsel sanatlar, müzik 1'er saat. Aynı sınıfta Fen Bilimleri ve Sosyal Bilimler yalnızca 3 saat. Gerçi bu derslerin içeriğinin ne kadar düzgün olduğu da belli değil. Ama kamu kaynaklarını harcarken bilimdense zorunlu dini propagandaya ağırlık vermekten kaçamıyorlar.
Ortaokulda zorunlu dini propaganda dersi her sınıfta her hafta 2 saat. Buna mukabil sosyal bilgiler 3 saat. Maşallah çok ahlaklı olacak çocuklarımız. Dünyayı batırdık ahreti kurtarırız belki. Seçmeli dersleri de eklersek ahrette başarılı oluruz belki.
Zorunlu dini propaganda dersinin adı ''Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi'' olmasına karşın belirli bir İslam yorumuna dayanan bir ders olduğu görülüyor. Dolayısıyla, dersin adını nesnel bir biçimde konmaya kalksak bile en doğrusu şu olur: ''Sünni Müslümanlık Hakkında Birtakım Bilgiler''. Zira MEB'in bu dersin kitabında ''Güzel Ahlak'' başlığı altında, ahlak yerine Kur'an-ı Kerim'in nazarında ahlak nedir türünden bir soru yanıtlanıyor. Dolayısıyla, ahlak bilgisi yok. Ahlaka dair bir dizi aforizma, söz üzerinden belirli bir ahlak yorumuna güzellemeler yapılıyor.
Peki, bu sorunların ışığında ne yapacağız? Hiçbir şey. Biz yumuşayalım. Oy peşinde koşalım. İmkanı olanlar çocuğunu artık yurtdışında okutur, diğerleri bunlara maruz kalıp çocuklarının hayatlarının kararmaması için dua edecek. İnşallah kabul olur.
Çok Okunanlar
Gelinim Mutfakta kim elendi? 10 bileziği kim aldı? 22 Kasım 2024 puan durumu
Fenerbahçe En-Nesyri için Al-Nassr'den gelen rekor bonservisi reddetti
22 Kasım 2024 burç yorumları
Netenyahu'yu tutuklayacak ülkeler belli oldu!
BEDAŞ 22 Kasım'da İstanbul'da elektrik kesintisi yaşanacak mahalleleri açıkladı
Lüks araba markası Jaguar logosunu neden değiştirdi? Yeni logosu ne oldu?
Bakan Yusuf Tekin'den Teğmen Ebru Eroğlu ve diğer teğmenleri kurtaracak karar!
21 Kasım 2024 reyting sonuçları: Perşembe günü hangi yapım birinci oldu?
Mauro Icardi’nin Greeicy ile kulis paylaşımı Nara’yı çileden çıkardı
İsmi Fenerbahçe ile anılıyordu: Al Nassr'da flaş Talisca gelişmesi