Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,3462
Dolar
Arrow
35,3307
İngiliz Sterlini
Arrow
43,8495
Altın
Arrow
3021,0000
BIST
Arrow
9.961

Doktora mezunları, YÖK ve mantık

YÖK resmi internet sayfasında gururla duyurdu: ''Türkiye’nin doktoralı mezun sayısı artıyor'' (https://www.yok.gov.tr/Sayfalar/Haberler/2024/doktora-mezun-sayisi.aspx) 

Olduğu gibi aktarıyorum: ''Türkiye’nin doktoralı mezun sayısındaki artış devam ediyor. Doktora mezun sayısı 2023 yılında bir önceki yıla göre yüzde 20 oranında arttı. Rakamlar Türkiye'nin araştırma ve gelişim kapasitesinin güçlendiğini gösteriyor.''

Doktora mezun sayısının artışıyla ülkemizin ''araştırma ve gelişim kapasitesinin güçlendiği'' iddiası arasında sağlam bir bağ yok. Doktora mezun sayısı niçin artıyor? Bu artış ne anlama geliyor? 

YÖK Başkanı şöyle söylüyor: ''Türkiye son 10 yılda doktora mezun sayısındaki artış oranı bakımından Avrupa’da ilk sırada yer almaktadır.'' Bu gurur tablosunu bozmak istemem. Fakat bu artışın nedeni iyi anlaşılmalı. Çok sayıda doktora programı, doktoraya çok fazla kabul, doktora sürecinde özensiz denetim vb. pek çok etken söz konusu olabilir. 

Doktora derecesinin anlamı üzerine iyi düşünmek gerek: Doktor unvanına sahip kişinin, çalışma alanına dair üniversite düzeyinde ders verebilir, alanını o derece iyi biliyor olduğu kabul edilmektedir. Gelgelelim, bu unvana sahip pek çok kişi bu yeterliliğe sahip değil. 

Doktora yeterlilik sınavlarının zorluğu, doktora tezlerinin niteliği vb. konularda doğru düzgün bir denetim yürütüldüğünü ne yazık ki göremiyoruz. 

YÖK'ün mantığı ortada: Sayı ne kadar çoksa o kadar iyi! Yeter ki unvan verelim. Mesele unvan vermekse bol bol dağıtalım. Ne olacak? Nasılda YÖK Başkanı da söylüyor: “Doktora derecesi sadece üniversiteden kadro almanın bir aracı olarak görülmekten çıkmalıdır. Artık ülkemizde doktora mezunu veren programlar sadece üniversitelere öğretim elemanı değil aynı zamanda iş dünyasına ve sanayiye hizmet verecek ve bu sektörlerde çalışmaya uygun bir şekilde yetiştirilecektir.” YÖK Başkanı esasen haklı. Ne var ki, şu anki durumda, doktora derecesine sahip insanların layıkıyla öğretim elemanı olabileceğini söylemek güç. 

Sektöre ağırlık vereceklerini söylüyorlar. O halde bir zahmet sektör üniversiteleri finanse etsin. Madem ki üniversitedeki araştırma ve geliştirme faaliyetlerinden sektör yararlanacak, o halde sektör bu faaliyetlerin külfetine de katlanmalı. Sektörün yararlanmasına odaklanmak YÖK'ün işi mi?

YÖK, sektörü o kadar çok düşünüyor ki doktora programlarını meslek lisesi mantığıyla ele alıyor. Bakınız YÖK Başkanı ne diyor? “Doktoraya yönelik yeni müfredat çalışmaları yürütüyoruz. Sektör ve iş dünyasının temsilcilerinin de görüşlerini alıyoruz. Artık doktora mezunlarının üniversite dışında çok daha geniş bir alanda hizmet vermesini, ülkemiz ekonomisine, araştırma kapasitesine ve teknolojik gelişmesine katkı vermesini istiyoruz.” 

Allah aşkına! Doktora düzeyinde müfredat mı olur? Hele hele bu müfredat YÖK bünyesinde mi yürütülür? Sektör ve iş dünyası temsilcileri doğru düzgün vakıf üniversiteleri kursunlar veya kamu veya vakıf üniversitelerini desteklesinler ve özel akademik programları finanse etsinler. O zaman ihtiyaç duydukları araştırmalar rahatlıkla yapılır. 

Bu mantık bizi tehlikeli sonuçlara götürür. Sektörün acil ihtiyaçlarına bakarak geleceği belli olmayan ve en az 5 yıl sürecek araştırma faaliyetlerine gençleri sevk etmek hakkaniyete de kamu yararına da aykırı. Sektörün ihtiyaç duyduğu araştırma faaliyetlerinin sayısı, derinliği hesaplanmadan bu alanlardaki faaliyetler desteklendiği takdirde, sektörün ihtiyaçları araştırmacılar karşılandığı halde, araştırmacıları verimli değerlendirmemiş olacağız. Dahası, bu araştırmacılar, sorunu çözülen sektör tarafından destek alamadan doktora programından mezun olacaklar. Peki, sonra ne olacak? Doktora eğitimi sırasında hayatının seyrinin nasıl olacağına dair çok yoğun bir çabaya girişen gençler, 5 yıl sonra kendilerine ihtiyaç duyulmayan uzmanlara dönüşecekler. 

Türkiye arada bir çılgınlık yapıyor: Turizm, AB üyeliği vb. Onca turizm uzmanı, AB hukuku uzmanı, AB ve siyaset bilimi programı mezunu şimdi ne yapıyor? Ne vaatlerle başlamışlardı bu çalışmalara... Şimdi her biri nitelikli uzman işsizlere dönüşmüş durumda. Eğitimlerinin bütünüyle dışında çalışmaktalar. Oysa bu eğitimlerin büyük bir bölümü kamu tarafından finanse edilmişti. Nerede kamu yararı? Nerede akademik özgürlük? Nerede olduğu meçhul. Neyse ki önemli değil. Zira YÖK'ün bunları pek umursadığı yok.