Türkiye'de eğitim zorunlu. Ne yazık ki zorunlu. Çocuk işçiliği önleme, ta Aydınlanma mirasından kalan bir mantıkla çocuğu karanlığa karşı koruma ve son olarak dindar nesil yetiştirme amaçlarıyla devlet çocuklarımızı ''zorunlu'' olarak eğitiyor. Aslında devlet, okul olmasa da eğitir. Zira eğitim, öğretimden çok genel ve kapsayıcı bir mefhum. Okul olmasa bile eğitim olur. Ama konumuz bu değil.
Mevcut durumda, ister devlet olsun ister özel, Türkiye'de eğitim-öğretim hem zorunlu hem de eğitim-öğretim müfredatı devletin kontrolü ve belirlemesi altında. Bu zorunluluktan çıkmanın henüz bir yolu yok.
Çocuğun eğitim hakkı fi tarihinden kalma bir iyimserliğin etkisi. Mevcut sistemde, eğitim almama hakkı korunsa daha iyi olur. Zira okullarda verilen ''eğitim'' makul bir insanın ancak korunması gereken bir zulümdür.
Böyle deyince itiraz edeceksiniz muhtemelen. ''Zorunlu eğitim''in ardında ''çocuk işçiliğin önlenmesi'' veya çocuğun içine doğduğu karanlıktan kurtulması fikri var. Oysa, insanın içine doğduğu karanlık bugün devletin, daha doğrusu hükümetlerin ve hükümetlerle paralel belirlenen sivil toplumun eseri.
Zorunlu eğitime muhalefet söz konusu olduğunda genellikle herkes zorunlu din dersine odaklanıyor. Sanki diğer dersler seküler, bilimsel ve çağdaşmış da din dersi sorunluymuş gibi yaklaşılıyor meseleye. Musevi veya Hıristiyansanız zorunlu din dersinden yırtabiliyorsunuz. Son AİHM ve Anayasa Mahkemesi kararları da dikkate alındığında imkanlar genişlemiş görünüyor. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 1 numaralı ek protokolünün 2. maddesinde şu ifadelere yer verilmiş:
''Devlet, eğitim ve öğretim alanında yükleneceği görevlerin yerine getirilmesinde, ana ve babanın bu eğitim ve öğretimin kendi dini ve felsefi inançlarına göre yapılmasını sağlama haklarına saygı gösterir''. Peki bu saygıyı devlet nasıl gösterecek? Diyelim ki bizimkilerin başına taş düştü de zorunlu din dersinden yıktık. Diğer derslerin içerikleri ve MEB bünyesinde veya denetiminde çalışan öğretmenlerin tutumları konusunda bu saygı nasıl gösterilecek?
Ülkemizde matematik ve fen derslerinde bile Evrim Kuramına karşı konuşan öğretmenler varken, mesele sadece din dersi mi? Ya da tarih dersleri ne olacak? Şimdi bazı somut örneklere geçeceğim. İlköğretim kurumlarında verilen derslere bakalım: Türkçe, Matematik, Hayat Bilgisi, Fen Bilimleri, Sosyal Bilgiler, T. C. İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük, Yabancı Dil, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi, Görsel Sanatlar ve İnsan Hakları, Yurttaşlık ve Demokrasi derslerini esas alalım. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisindeki abukluğu anlatmama gerek yok. Kısaca değinelim, hem din ile ahlak birbirine bağlanıyor; hem din namına yalnızca belirli bir İslam yorumu vaaz ediliyor hem de diğer dini ve felsefi yaklaşımlar göz ardı ediliyor. Bu haliyle bu ders bırakın zorunlu olmayı hepten kaldırılmalı. Dahası, bu dersin varlığı Anayasa'ya da aykırı. Ama kime anlatıyoruz?
Ya diğer dersler? ''Ahlak ve Yurttaşlık Eğitimi'' dersine bakalım. MEB'in kendi belgelerinde öğretimin amacı aktarılırken şu iddialarda bulunuluyor: Evrensel ahlak varmış ve bu analiz edilebilirmiş, ahlak ile etik aynı şeymiş. Yetmiyor, güzel ahlakı temsil eden kişiler şunlarmış: Hz. Yahya, Hz. Meryem, Hz. Muhammed, Hz. Hatice, Abdullah b. Amr, Hoca Ahmet Yesevi, Yunus Emre, Fuzuli vb. Bu kişiler ''Güzel ahlakı ile biliniyormuş''. Din dersinin genişlediğini görüyoruz. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi yetmemiş başka başka adlarda yeniden ortaya çıkmış.
Temel Dini Bilgiler dersinde yalnızca İslam var. Yine Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi genişlemiş. Daha da açık bir tutum alınmış. İslam'ın yalnızca bir yorumu esas alınarak ibadet odaklı bir ders düzenlenmiş.
Hayat Bilgisi dersine bakalım. Kazanımlardan biri şu: ''Dinî gün ve bayram kutlamalarına istekle katılır: Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramında evde ve çevresinde yapılan hazırlıklar, bayramlaşma, ikramlar ve çocuklar için bayramın anlamı gibi konular üzerinde durulur. Ayrıca diğer dinî günlere de değinilir.'' Bu kazanımla birlikte Musevinin, Hıristiyanın, Alevinin, Caferinin, Süryaninin, Ermeninin veya bir veganın yahut vejetaryanın felsefi tutum ve inançlarına ne kadar yer verildiğini sizin vicdanınıza bırakıyorum.
Bu yaşlarda saydığım derslerde gayet soyut ve öznel kavramlara yer verilirken bir o kadar soyut fakat nesnel ve gerçek içerikler derslerden çıkarılmıştır. Jeoloji, evrim kuramı, felsefe, mantık vb. içeriklerin yerine yüzeysel bir coğrafya, bolca İslami ibadet ve biraz da hamaset yerleştirilmiş. Fen Bilgisi dersinde DNA ve Genetik kod, hatta mutasyon bile var ama Evrim yok. Pes gerçekten!
Benzer şekilde canlılarda üreme, gelişme var ama insanın üremesi neredeyse yok. Yasaklar var ama yasağın konusu yok. Dahası, belirli konular altında öğretmenlere açık bir dille belli konulara girilmesi yasaklanmıştır. Örneğin, ''replikasyon ifadesi kullanılmaz'', ''eşlenme deneyleri anlatılmaz''. Bunlara fazladan girip anlatmak, öğrenci bunları sorsa bile öğretmene yasak.
İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük dersi, her zamanki gibi yine ''devrimcilik''ten özenle kaçmaya çalışmaktadır. Yetmez, ifadeler yumuşatılmış, maddi gerçekler yerine efsanelere ve adeta geyik muhabbetine yer verilmiş. Maddi hatalar da yok değil. Bu dersin içeriğine kalsa Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu 12 Eylül Darbesiyle değil Atatürk tarafından kurulmuş. Bu dersi alan öğrenci Atatürk'ün mirasına yapılan ihaneti nasıl görebilsin? Cemiyetle kurum farkını nasıl anlasın?
Örnekleri memnuniyetle çoğaltabilirim. Fakat okura kıyamıyorum.
Görünen o ki İslamcı propaganda farklı farklı kılıklarda pek çok derste ortaya çıkıyor. Hal böyleyken ana ve babanın felsefi inanç ve tutumlarına nasıl saygı gösterilecek? Onları geçtim, Anayasa'daki laiklik ilkesine nasıl bağlı kalınacak?
Tüm bu ders içeriklerinden bağımsız olarak, modern bilimin bulgularına hiçbir şekilde riayet etmeyen MEB'in, kurumlarıyla, mekanlarıyla, derslik ortamıyla, ders yapma anlayışıyla, öğretmen yetiştirme ve öğretmeni yaşatma anlayışıyla çocuklarımızı bu yarı açık cezaevlerine nasıl emanet edebiliriz? Çocuklar işte çalışmasın, anne-babalar işe gidebilsin ve bu sırada en azından belli bir oranda çocuklar suçtan uzak dursun ve oyalansınlar diye iş gören bu kurumlara nasıl güveneceğiz? Dahası, çocuklarımız doğrudan ve dolaylı olarak İslamcı propagandaya maruz kalsınlar diye uğraşılan bu kurumlara çocuğumu emanet etmezsem beni ve benim gibileri para ve hapis cezasıyla tehdit eden bu sisteme karşı bir çare aramayacak mıyız? Eğitiminiz batsın!
Çok Okunanlar
Gelinim Mutfakta kim elendi? 10 bileziği kim aldı? 22 Kasım 2024 puan durumu
Fenerbahçe En-Nesyri için Al-Nassr'den gelen rekor bonservisi reddetti
22 Kasım 2024 burç yorumları
Netenyahu'yu tutuklayacak ülkeler belli oldu!
BEDAŞ 22 Kasım'da İstanbul'da elektrik kesintisi yaşanacak mahalleleri açıkladı
Lüks araba markası Jaguar logosunu neden değiştirdi? Yeni logosu ne oldu?
Bakan Yusuf Tekin'den Teğmen Ebru Eroğlu ve diğer teğmenleri kurtaracak karar!
21 Kasım 2024 reyting sonuçları: Perşembe günü hangi yapım birinci oldu?
Mauro Icardi’nin Greeicy ile kulis paylaşımı Nara’yı çileden çıkardı
İsmi Fenerbahçe ile anılıyordu: Al Nassr'da flaş Talisca gelişmesi