Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,2401
Dolar
Arrow
34,4862
İngiliz Sterlini
Arrow
43,5545
Altın
Arrow
2962,0000
BIST
Arrow
9.549

Maneviyat öldü çoktan!

Başınıza bir iş mi geldi? Modern bir ülkede başvurmanız gereken yer hukuktur. Hukuka başvurduğunuzda, hakkınızı arar ve bulursunuz, öyle değil mi? Evet, elbette. 

Türkiye'de hakkını aramak ve bulmak pek o kadar kolay değil. Diyelim ki yargıya başvurmak için gereken asgari şartları sağlıyorsunuz. Diğer bir deyişle, paranız var, avukata erişebiliyorsunuz. Kanunları okuyup anlayabiliyorsunuz. Derdinizi anlatabiliyorsunuz. Diyelim ki avukatınız tüm bunları anladı. Hatta avukatınızın sizin meramınızı yargıya da anlatabildiğini var sayalım. 

Hatalı bir mal aldınız. Eve gidip aldığınız ürünü kurdunuz. Bütün aile hevesle bekleyişte. Ürünü çalıştırmak için geri sayım da yapıldı. Ne var ki, ürün çalışmıyor. Aradınız taradınız, çözüm yok. Mağazaya götürmeniz gerekiyor. Tüketici Hakem Heyetine başvuru yollarına düşüldü. Harcadığınız parayı geri alabilirsiniz aylar sonra. Ama para pul olmuş. Yolda benzin tükenmiş. Ailenin hevesi kaçmış. Maddi tazminatın ötesinde manevi zarar olmuş. Ama ''yargıya ne bundan''? Değil mi? Umrunda mı hakimlerimizin? Kanun koyucunun umrunda mı? 

Diyelim ki trafik kurallarına uydunuz. Yaya geçidinden geçtiniz. Size son hızla bir araba çarptı ve öldünüz. Bilinçli taksirle adam öldürmeye hükmedildi diyelim. Belki birkaç ay yattı sizi öldüren. Ailenizin aldığı para komik bir meblağ, öldürenin yanına kar kaldı. Maazallah düşmanınız bunları bilirse sonunuzu düşünmek istemiyorum. 

Diyelim ki haksız bir idari işleme maruz kaldınız. Alacağınız tek şey, idari işlemin iptali. Ne o idari işlemi yapan memurun başına bir şey gelir ne de idarenin ağzı yanar. İnsan değil ki canı yansın. Peki, size bir ödeme yapılır mı? Bizim hukukumuz çok korkar: Aman zenginleşmesin mağdur, aman ''başıma iyi ki geldi bu musibet'' demesin. 

Diyelim ki hatalı bir tıbbi tedaviye maruz kaldınız. O kadar ki neredeyse ölecektiniz. Maddi tazminatı hesaplamak kolay da manevi tazminat hesaplanamaz. Hesaplanamayınca bizde ''lafı bile olmaz''. ''Verelim bir iki aylık maaşından maneviyatı tazmin edilsin garibanın'' der birileri. Oysa acımalı canı, canı acıtanın. Acısın ki öğrensin ve başına iş gelen kişi teselli bulsun bu musibetin ikramiyesinde. Bunu da istemez hukuk sistemimiz. 

Hukuk sistemimiz çok öngörülüdür. Tüm bunların olacağını görür de mağdurların zengin olmasından korkar. Anlaşılan o ki hukuk sistemimiz işlerin doğru akmayacağını pekâlâ bilmekte ve bu durumu kabullenmektedir. 

Hukuk sistemimiz suçla değil mağdurla savaşmaktadır. Suçu işleyenle de savaşır kimi zaman. Özellikle de bundan yarar sağlıyorsa büyüklerimiz. Ne var ki, suçun kendisinden memnun gibidir adeta. 

Bizde ''somut'' ve ''maddi'' zarar tazmin edilir. Bir gün umarım insanın ruh halinin de fiziki bir yansımasının olduğunu kabul eder sistemimiz. Yoksa bu manevi tazminat kanser edecek milleti. Ya da büsbütün hukuk dışı yollara başvuracak insanımız. Hele paranın pula döndüğü enflasyonda, insanın içinden gelmiyor hak aramak. 

Maneviyatın çökmesine şaşmamalı. Manevi tazminat miktarlarına bakınca bu ülkede maneviyatın değer görmediğini anlıyor insan. Oysa çocuğuna hediye alan bir ebeveynin çocuğunun hayal kırıklığı karşısında Tüketici Mahkemesinden beklediği; yakınını trafiğe kurban eden birinin failden beklediği; patron kazığı yiyenin, canını emanet ettiği sağlık kurumunda can verenin manevi tazminat adına beklediği hiç de fazla değil. Ama işte maneviyatının güçlü olmasının bedeli ağır bu ülkede. Maneviyatını ezmeli insan burada. Maneviyatın çöktüğü bir toplumda onur, gurur, vicdan kaç para eder ki zaten?