Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
46,7287
Dolar
Arrow
40,2873
İngiliz Sterlini
Arrow
54,1662
Altın
Arrow
4325,0000
BIST
Arrow
10.366

'Ne haddime demeden'

Kafamda günlerdir dönüp duran bir soru var: Ben kimim ki müdahale edeyim?

Bir yetişkinin, hele de bir hukukçu ve felsefeci olarak bireysel özgürlüklere büyük değer veren birinin, başkalarının yaşam tercihlerine karışması ne kadar meşrudur? Birinin sigara içmesi —hangi hakla— benim müdahale alanıma girebilir? Her birey kendi yolunun yolcusu değil midir? Değil mi efendim? Bırakınız yapsınlar, bırakınız etsinler!

İşte tam bu noktada içimde başka bir ses yükseliyor. Daha kaygılı ve huzursuz bir ses:Evet, herkes kendi yolunun yolcusu ama ya o yollar daha baştan zehirlenmişse? Eğer o yolun kenarına daha çocuk yaşta sigara dumanı sinmişse, buna gerçekten “özgür irade” diyebilir miyiz?

Ben eski bir sigara bağımlısıyım. Yani bu tartışmaya dışarıdan değil, içerden, epey içeriden katılıyorum. Sigaranın insana sadece bedenini değil, kararlarını, gündelik enerjisini, hatta özgüvenini bile çaldığını bilenlerdenim. Tiryakilik, zamanla sadece bir alışkanlık değil, bir yaşam tarzı, bir kimlik haline geliyor. Bir yandan içmek istemiyor, bir yandan bırakamıyorsunuz. O tuhaf çelişkiyle geçen yıllar, insanın kendine karşı duyduğu güveni kemiriyor. Ve evet, sonunda bedeli sadece siz ödemiyorsunuz, etrafınızdakilere de ödetiyorsunuz.

İşin kişisel boyutu bir yana, toplumsal bir maliyeti de var. Türkiye gibi sosyal devlet ilkesini benimsemiş bir ülkede, sigaraya bağlı hastalıkların kamuya yüklediği sağlık harcamaları korkunç seviyelerde. Kanser, KOAH, kalp hastalıkları… Bunların birçoğu kamu kaynaklarıyla tedavi ediliyor. Yani “benim bedenim, benim kararım” söyleminin sınırı, o karardan doğan maliyeti toplumun üstlenmeye başladığı yerde bitiyor.

Peki bu noktada müdahale meşru hale mi gelir? Sigara bağımlılığının kamuya maliyeti tek başına yeterli bir meşruiyet kaynağı mı? Bilemiyorum. Gelin bir başka açıdan bakalım: 

Özgürlük deyince genelde negatif özgürlüğü anlarız: Başkalarının müdahalesinden uzak olmak, dilediğini yapabilmek. Fakat bir de pozitif özgürlük vardır: Kişinin kendi potansiyelini gerçekleştirebilme yetisi. Negatif özgürlük “bırakın yapsın” derken, pozitif özgürlük “yapabilmesi için yol aç” der. Gençlerin henüz iradesi tam şekillenmemişken sigaraya bulaşması, aslında onların pozitif özgürlüklerini baştan ellerinden alır. Onlara ileride seçme hakkı tanımaz. Çünkü bağımlılık bir kez yerleşti mi, seçenek değil esaret başlar.

İşte bu yüzden, gençlerin sigarayla erken yaşta tanışmaması için alınan her önlem, aslında bir yasak değil bir özgürlük savunusudur. Müdahale değil, korumadır. Zira iradesi sakatlanmış bir insanın özgürlüğü tartışmalı hale gelir. 

Burada mesele, kimsenin balkonunda sigara içmesine karışmak değil. Ama okul önlerinde sigara satan büfeye, Instagram’da sigara içmeyi "cool" gösteren paylaşımlara, özendirici reklamlara, çocukların çevresini saran sigara kültürüne karşı açıkça konuşmaktır mesele.

Çünkü bu kültür, gençlerin gelişmekte olan özgürlük alanına sinsice yerleşiyor. Dekadans ve umursamaz bir yaşam tarzının yükselişte olduğu kesin. Umursamazlık geçer akçe. Ne de olsa çoğumuzun hayat amacı yitip gidiyor. ''Engellemenin ne anlamı var ki'' demek insanın en karanlık arzularını serbest bırakıyor. 

Sigarayla mücadele bir “ahlaki üstünlük” çabası değil. Kimseyi aşağılamak, kimseye nasıl yaşaması gerektiğini dikte etmek değil. Aksine, potansiyeli koruma mücadelesi bu. O çocuğun spor yapma şansını, ileride nefes nefese kalmadan koşma ihtimalini, yaratıcı üretken bir birey olma olasılığını koruma meselesi.

Bu yüzden, sigaraya karşı alınan önlemleri özgürlük karşıtı bulmuyorum. Tam tersine, özgürlüğün ta kendisi olarak görüyorum. Çünkü nefes almadan özgür olunmaz.

Baştaki meseleye dönelim. Ben kimim ki müdahale edeyim? Bir zamanlar sigara dumanında kaybolmuş, sonra nefesini geri kazanmış biriyim.

Sadece bugünü değil, daha özgür, daha üretken bir yarını düşünen biri olarak yazıyorum.

Ve inanıyorum: Sigarasız bir gelecek, sadece daha sağlıklı değil; daha adil, daha eşit, daha umutlu bir gelecek demektir.