Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,2401
Dolar
Arrow
34,4862
İngiliz Sterlini
Arrow
43,5545
Altın
Arrow
2962,0000
BIST
Arrow
9.471

Şikayetçiyi koruyalım dostlar!

Kadınları, erkek şiddetine karşı koruyamıyoruz. Erkekleri de şiddetten alıkoyamıyoruz. Şiddete uğrayan kadının şikayeti karşılıksız kalıyor. Engelleniyor. Aksıyor. Şiddete başvuran erkek yakalanamıyor. Erkek cezalandırılamıyor. Olmuyor da olmuyor. Ama en azından şikayetçi koruyamaz mıyız? Kadın zaten güç bela şikayette bulunuyor. Bari bu az sayıda cesur ve bir kısmı şanslı kadını koruyabilsek... Çok mu zor? Bir şeyler yapabiliriz yine de. Nasıl mı? Anlatayım. 

5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nu açıyoruz. 170. madde. Cumhuriyet Savcısı şüpheli hakkında iddianame düzenlemelidir. İddianamede ''maktul, mağdur veya suçtan zarar görenin kimliği'', ''şikayetçinin kimliği'' yer almalıdır. Gerçi kanun koyucu ihbarcı için gerekli bir not düşmüş: ''Açıklanmasında sakınca bulunmaması halinde ihbarda bulunan kişinin kimliği''. İhbarcının kimliği gizli tutulabilir. Ama gerçekten de mağdurun veya şikayetçinin kimliğini gizli tutmak zor. Ne de olsa şiddete başvuran erkek kime şiddet uyguladığını biliyordur, öyle değil mi? Aslında öyle değil. Sokakta, iş yerinde, okulda tanımadığı insana şiddet uygulayan, sarkıntılık yapan yok mu? Elbette var. Şikayetçinin kimliğini açıkladığınızda şiddete, sarkıntılığa, taciz ve tecavüze teşne adama iyilik yapıyorsunuz.

Modern hukuk anlayışında kişi neyle suçlandığını, nasıl suçlandığını bilmelidir. Fakat saldırgana, adını yana yakıla öğrenmeye çalıştığı kişinin adının verilmesi doğru mu? Sırf kadının kimliğini, adını-soyadını öğrenmek için onca çabaya giren binlerce adam varken, bunu ''modern hukuk anlayışı'' gereği kolaylaştırmanın anlamı var mı? Cumhuriyet Savcısı, suç isnadını somutlasın, sağlam deliller toplayıp iddianamesini düzenlesin ama müştekinin kimlik bilgilerini faş etmenin gereği yok. Diyebilirsiniz ki müşteki esasında müfteri olabilir ve bu müfteriye karşı başvurmak isteyen kişinin imkanını kısıtlamamalıyız. Pekâlâ! Bu durumda, iftira suçlamasında bulunmak isteyen saldırgan gerekli bilgiyi Cumhuriyet Savcısı üzerinden dosyaya ekletebilir. Bunun çözümü gayet kolay. 

SORUŞTURMA AŞAMASINDA 

Saldırgan müştekinin gerçekte bilmediği kimliğini veya adresini nasıl ve ne zaman öğrenebilir? Öncelikle ilk sorun, soruşturma aşamasında. Yani daha henüz iddianame düzenlenmeden önce. Hukukumuzda soruşturmanın gizliliği esastır. Bu yüzden müşteki dahi dosyanın hangi aşamada olduğunu, Cumhuriyet Savcısının nelere ulaştığını öğrenemez. Ne var ki, pratikte şüphelinin ifadesi kolluk tarafından alınırken, bu bilgileri kolluk layıkıyla gizleyemeyebiliyor. Dolayısıyla, öncelikle soruşturma aşamasında çeşitli özensizlikler sonucunda şüpheli kendisini kimin şikayet ettiğini, hatta özensizlik düpedüz ihmalkarlığa varmışsa şikayetçinin adresini öğrenebilmektedir. 

KOVUŞTURMA AŞAMASINDA

Saldırganın şikayetçinin kimliğini öğrenebileceği ikinci aşama, kovuşturma aşamasıdır. Yani artık iddianame düzenlenmiş, dosya mahkemeye sunulmuş ve şüpheli şahıs avukatıyla birlikte dosyayı görebilmektedir. İşte bu aşamada, CMK'nın 170. maddesi gereği Cumhuriyet Savcısı şikayetçinin kimliğini açık ettiği için, şikayetçinin gizlenme şansı kalmıyor. Üstelik bir de şikayetçinin adresi görülebiliyor kimi zaman. 

Bunun çözümü çok zor değil. TBMM'nin saygıdeğer üyeleri, Kadın örgütleri, hukuku ve hukukun üstünlüğünü savunan tüm STK'lar bu konuya eğilip hızla kanun teklifi hazırlayabilirler. Ne modern hukuk anlayışından ne de müştekinin ve çoğu zaman kadınların korunmasından vaz geçelim. Hukuk güvenliğini ve müştekinin güvenliğini aynı anda korumak mümkün!