Alyona. 24 Şubat 2022 sabahı Alyona her gün alıştığı gibi uyanıp kahvesini içip işine gidecekti. Telefonun çalmaya başlamasıyla her şey bir anda değişecekti. Alyona ve eşi, Rusya'nın Ukrayna'ya saldırdığını duydular. Savaş başlamıştı. Saldırıya uğrayan bölgelerden uzakta olmalarına rağmen evin en değerli eşyalarını toplayarak, eşi ve kızıyla birlikte arabaya binerek yola koyuldu. Korkunç, dehşet dolu günler ve yoğun trafik vardı. Herkes ülkeden kaçmaya çalışıyorlardı. Alyona ve ailesi, yağmur, rüzgar, gözyaşları ve korku dolu gecelerin ardından Polonya'ya ulaşabildi. Orada maddi ve manevi yardımlar yapılıyordu. Bir otele yerleştirildiler. Bir süre Polonya'daydılar çünkü savaşın yakın bir zamanda biteceğini umarak Ukrayna'dan uzaklaşmak istemediler. Ancak savaş, biteceği yerde her geçen gün daha geniş bir alana yayılıyordu. Alyona, kocasıyla birlikte iş bulabileceği Almanya'ya gitmeye karar verdi. Öyle de oldu. Alyona hâlâ Almanya'da. Kendini iyi hissediyor ama Ukrayna'yı çok özlüyor.
Ahmet. Eylül ayının sonunda İstanbul'da çalışan Ahmet, Gazze'deki anne ve babasını ziyaret etmeye karar verdi. Ancak 7 Ekim'de savaş onu orada, ebeveynlerinin ve kardeşlerinin yanında yakaladı. Çocukluğunda krizlere ve savaşlara alışan Ahmet, bu kez işlerin oldukça ciddi olduğunu anlamıştı. Gazze'yi Mısır sınırından terk etmeye karar verdi. İsrail tarafından güneye doğru göç etmeye zorlanan Gazzelilerle birlikte Refah kapısına kadar geldi. Adı Mısırlı yetkililerin listesindeydi, sınırı geçmek üzereyken İsrail tarafından Refah kapısı bombalandı. Ahmet ölmedi ama diğer masum insanlar öldü. Halen yaşadığı anne ve babasının evine geri döndü ve şunları söyledi:
"Kimin daha şanslı olduğunu bilmiyorum: Ölen mi, yoksa hayatta kalan mı? Fiziksel olarak iyiyiz ama psikolojik olarak çökmüş durumdayız. Her 15 dakikada bir patlama sesi duyuyoruz. Kimse kendisinin nerede doğduğuna ve hangi etnik kökene sahip olacağına karar vermiyor. Ben Filistinli olarak doğdum ve bu benim suçum değil."
Geçtiğimiz pazar günü Ahmet'in yaşadığı El-Maghazi mülteci kampına bombalı saldırı düzenlendi. Ahmet sağ kurtuldu ama hayatta kalma şansı giderek azalıyor. Yiyecekler tükeniyor ve İsrail'in saldırıları yoğunlaşıyor.
Hem Alyona hem de Ahmet benim iki iyi arkadaşımdır. Ülkelerinin yaşadığı savaşlarda hayatta kalma hikayelerine tanık oldum ve hala oluyorum. Savaşları karşılaştırmak ne iyi ne de kötüdür/etiktir. Çünkü kıta, ülke fark etmeksizin insanlık trajedileri son derece acı vericidir. Ama yine de... bu iki hikaye çok farklı.
Alyona Ukraynalı, Ahmet Filistinli, Alyona sarışın mavi gözlü, Ahmet kahverengi tenli ve siyah gözlü. Alyona yanan ülkesinden kolaylıkla çıkabilmiştir ama Ahmet ülkesine sıkışıp kalmıştır ve oradan ayrılamıyor. Ukrayna'ya komşu olan tüm ülkeler sınırlarını Ukraynalı mültecilere açtı ama Arap ülkeleri Filistin halkı için aynı şeyi yapmadı. Savaşları karşılaştıramayız ama medyanın bu savaşlara ilişkin söylemlerini karşılaştırabiliriz ve aslında karşılaştırmalıyız.
Batı medyasının söylemlerinde, Alyona'nın medeni bir ülkeden, Ahmet'in ise medeni olmayan bir ülkeden geldiğini, Ukrayna ve İsrail'de insanların öldürüldüğü, Gazze'de ise sivillerin öldüğü biçiminde aktardıklarını görüyoruz. Batı, Rusya'yı Ukrayna'ya saldırdığında uluslararası hukuku ihlal ederek insanlığa karşı suç işlediği şeklinde suçladı. Sadece bir kaç ülke İsrail'i Gazze Şeridi'ni çocuk mezarlığına dönüştürmekle suçluyor.
Ukrayna'da "sivilleri kasten hedef almak bir savaş suçudur", ancak Gazze'de bir savaş suçu olarak kabul edilmiyor. Ukrayna'da savaşın başlamasının hemen ardından Rusya'ya yönelik yaptırımlar uygulamaya konulurken İsrail'e yönelik herhangi bir yaptırım uygulanmadı. Ukrayna'da bir soykırım yaşanıyor ama Gazze Şeridi'nde bu kelimenin kullanımı seçici bir şekilde kullanılıyor. Rusya'nın kışın Ukraynalıları su, ısı ve elektrikten mahrum bırakma eylemleri barbarca eylemler olarak değerlendirildi, ancak İsrail'in eylemleri savunma önlemleri ve Hamas grubuna karşı mücadele olarak nitelendirildi.
İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant "İnsansı hayvanlarla savaşıyoruz ve ona göre hareket edeceğiz" dediğinde, Birleşmiş Milletler Gazze'de meydana gelen "uluslararası insani hukukun açık ihlalleri" konusunda endişelerini dile getirdi. Yapılanın hepsi sadece bu. Sosyal ağların ve birçok medya kaynağının analizlerinde şunu fark edebiliriz: uluslararası kamuoyu Gazze Şeridi'nde yaşayanların tamamını Hamas grubuyla karşılaştırma eğiliminde; ama 2,3 milyon insanı terörist ve ya barbar gibi etiketlemek tamamen yanlıştır.
Masum insanlar Ukrayna'da, Gazze Şeridi'nde veya İsrail'de ölüyor. İnsanların ve özellikle de gazetecilerin, insanları birleştirmek yerine, bölücü, nefret eken etiketleri kullanmaması gerekir. Bu etiketleri görsek bile öncelikle barışı, yaşamı, özgürlüğü ve insanlığı savunmayı tercih edelim. Haber bültenlerinde yer alan çifte standartları ve ikiyüzlülüğü kınayalım.
Ne yazık ki bu iki savaştan ve hikayeden Alyona’nın yaşamının daha önemli, Ahmet’in yaşamının hiç önemli olmadığını görüyoruz. Ten rengi, göz şekli, din, ırk kimlik haline geldiğinde insani değerlerin hiçbir önemi kalmıyor. Etrafımızda silahlı çatışmalar hiç eksik olmuyor. Sancılı bir coğrafyada yaşıyoruz. Her gün haberlerde acı ve gözyaşı görüyoruz. Alyona ve Ahmet’in acılarını hissederek onlara aynı empatiyi göstermeliyiz. Rengi, dini, etnik kökenine göre sınıflandırmamak insanlık görevimiz olmalıdır.
Çok Okunanlar
Gelinim Mutfakta kim elendi? 10 bileziği kim aldı? 22 Kasım 2024 puan durumu
Fenerbahçe En-Nesyri için Al-Nassr'den gelen rekor bonservisi reddetti
22 Kasım 2024 burç yorumları
Netenyahu'yu tutuklayacak ülkeler belli oldu!
BEDAŞ 22 Kasım'da İstanbul'da elektrik kesintisi yaşanacak mahalleleri açıkladı
Lüks araba markası Jaguar logosunu neden değiştirdi? Yeni logosu ne oldu?
Bakan Yusuf Tekin'den Teğmen Ebru Eroğlu ve diğer teğmenleri kurtaracak karar!
21 Kasım 2024 reyting sonuçları: Perşembe günü hangi yapım birinci oldu?
Mauro Icardi’nin Greeicy ile kulis paylaşımı Nara’yı çileden çıkardı
İsmi Fenerbahçe ile anılıyordu: Al Nassr'da flaş Talisca gelişmesi