Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,2401
Dolar
Arrow
34,4862
İngiliz Sterlini
Arrow
43,5545
Altın
Arrow
2962,0000
BIST
Arrow
9.549

Güçsüzleşen Rus Kilisesi

Uluslararası kamuoyunun gündemi Gazze'den gelen son derece üzücü haberlerle meşgül. Filistin-İsrail çatışmasının patlak vermesinden sonra, varlığına alıştığımız Ukrayna'daki savaş hakkında giderek daha az haber ve yorum yazılmaktadır. Savaş cephesinde ne Ruslar ne de Ukraynalılar kayda değer bir ilerleme kaydedemediği için, birçok yorumcu bu savaşın çıkmaza girdiğini söylüyor. Ancak biliyoruz ki savaşın birçok yönü vardır. Cephedeki savaşa dair söylenecek çok fazla şey olmasa da, bu iki ülke arasında dini açıdan bir kaybeden var, o da Rusya.

Ekim ayında Ukrayna Parlamentosu ilk okumada, Moskova Patrikhanesi'ne bağlı Ukrayna Ortodoks Kilisesi'nin yasaklanmasını öngören yasa tasarısını kabul etti. Tasarı, Rusya ile bağlantılı her türlü dini organizasyonu yasaklıyor. Bu yasa, Ukrayna topraklarında etkisi önemli ölçüde azalacak olan Rus Ortodoks Kilisesi'ne gerçek bir darbedir. Ukrayna Ortodoks Kilisesi'nin bazı mensuplarının dini temelde nefreti kışkırttığından ve Rus saldırganlığını haklı çıkaracak materyaller dağıttığından şüpheleniliyor. Ukrayna’da ortodoks cemaatinde 3 farklı oluşum mevcut:

Moskova Patrikhanesinin Ukrayna kolu – En fazla cemaate sahip olan kilise (Rusya yanlısı)

Ukrayna Otosefal Ortodoks Kilisesi (batı yanlısı)

Kiev Patrikhanesi (batı yanlısı)

Ukrayna Ortodoksları, Moskova Patrikhanesi'ne bağlı Ukrayna Ortodoks Kilisesi ile Moskova'dan bağımsız hale gelen ve 2019 yılında İstanbul Ekümenik Patrikhanesi tarafından tanınan Ukrayna Otosefal Ortodoks Kilisesi arasında bölünmüş durumda. Rus işgalinin ardından bazı kiliseler Moskova'dan bağımsız Ukrayna Otosefal Ortodoks Kilisesi'ne geçti. Rusya, Ukrayna'daki Ortodoks inananlara yönelik zulüm olarak gördüğü bu yasayı şiddetle eleştirdi.

        

Rus Ortodoks Kilisesi'nin güç kaybı Ukrayna ile sınırlı değildir. Kaybettiği bir diğer ülke ise Moldova’dır. Söz konusu yasa tasarısının Ukrayna meclis tarafından oylanmasının hemen ardından Moldova Metropoliti, Rus Patriği Kirill'e bir mektup göndererek Moldova Metropolitliği'nin Rusya'nın Ukrayna'daki savaşı nedeniyle güç kaybettiğini belirtti.

Bu mektup, Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik saldırganlığının başlamasından yaklaşık 2 yıl sonra yazıldı ve burada "Rus dünyasının ulusal değerlerimize yabancı olduğu" ve "Moldova Cumhuriyeti'nin kısa sürede Romanya ile birleşeceği" ifade ediliyor. Moldova Metropoliti, Romanya'ya bağlı Bessarabia Metropoliti'ne giderek daha fazla rahibin taşınmasından, 800-900 avroluk maaşlardan ve Romanya devletinin sunduğu sosyal olanaklardan etkilenmesinden şikayetçiydi.

Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından Rusya, siyasi olarak eski Sovyet ülkeleri üzerindeki kontrolünü kaybetti. Ancak  Rus Kilisesinin nüfuzu devam etmişti. Bu ülkelerde ideolojik ve manevi kontrolünü sürdürüyordu. Rus Kilisesi, eski sosyalist ülkelerde Rusya'nın yumuşak gücünün en önemli bileşeni olmaya devam etti. Putin, Rus Ortodoks Kilisesi aracılığıyla ahlaki normlara ve geleneksel sosyal değerlere dayanan muhafazakar bir ideolojiyi temsil ediyor, teşvik etmeye devam ediyor. Ona göre bu normlar, Batılı ülkeler tarafından desteklenen ahlaki normlarla çelişiyor.

Rus Ortodoks Kilisesi, etnofilizmi (etnik köken olarak Slav ırkının üstünlüğü) teşvik etmekle suçlanıyor. Rus Kilise yorumuna göre tüm Ortodoks Hıristiyanların bir kiliseye ve bir Ortodoks ulusuna ait olduğu yaygın olarak desteklenen Rus Dünyası’nın (Russkiy Mir) bir ilkesidir. Pan-Slav projesi öncelikle Belarus, Ukrayna ve Rusya'yı hedefliyor. Bu ülkelerin toprakları, aynı zamanda eski Sovyet ülkelerinin topraklarıdır.  Diğer Sovyet ülkeleri topraklarının da Rus ortodoks Kilisesin tarafından tartışılmaz bir egemenlik alanı "kanonik bölgesi" olarak kabul edilir.

Yukarıda bahsedilen örnekler, Rus Ortodoks Kilisesi'nin eski Sovyet coğrafyasındaki nüfuzunun zayıfladığının bariz işaretleridir.  Kilisenin parçalanma sürecinde olduğu açıktır.