Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,2401
Dolar
Arrow
34,4862
İngiliz Sterlini
Arrow
43,5545
Altın
Arrow
2962,0000
BIST
Arrow
9.549

Rusya’nın Yakın Doğusu

Hamas'ın İsrail'e saldırdığı gün olan 7 Ekim 2023, aynı zamanda Ortadoğu'nun zaten bulanık olan sularının kaynamaya başladığı gündür. Coğrafyayı ve bu bölgedeki çatışmaları bilenler, Ortadoğu'nun şiddet olaylarıyla dolu olması nedeniyle bu çatışmanın domino etkisi gibi yayılarak bölgedeki diğer ülkeleri de etkileyeceğinin farkındaydılar. Yemen yıllardır iç savaş yaşayan, en fakir Arap ülkesidir. Yemen’deki, Husi isyancıları İsrail'e insansız hava araçları, füzeler fırlattı. Kızıldeniz'de düzinelerce gemiye saldırdı. Bu gelişmeler uluslararası kamuoyu tarafından mercek altına alındı. 

İran'ın Pakistan'a bombalı saldırısı, İran'daki bombalı saldırı, Irak ve Suriye'deki patlamalar, Lübnan-İsrail sınırındaki gergin durum, çevredeki ülkelerin kaygıyla baktığı olaylardır. Orta Doğu'daki bu gelişmelere ilişkin Rusya’nın tutumunun ne olduğunu ve bu bölgede ne gibi çıkarların peşinde olduğunu yanıtlamaya çalışacağım. 

“Ortadoğu” olarak bildiğimiz bölgenin, Rus akademik ve medya kaynaklarında Sovyet döneminde kullanılan bir tabirle “Yakın Doğu” olarak adlandırıldığını belirtmeliyiz. Yakın Doğu terimi aynı zamanda “Sovyet evinin” arka bahçesi sayılan bölgeler ile Arap ülkeleri arasındaki coğrafi yakınlığı da ifade etmektedir.

Hamas ile İsrail arasındaki çatışmada Rusya, Gazze'deki felaketten ABD'yi sorumlu tutarak çatışmanın taraflarına karşı tarafsız bir tutum benimsedi. Rusya, Hamas'ı terör örgütü olarak görmüyor ve bu çatışmanın çözümüne aracılık etmeye hazır olduğunu da ifade ediyor. Rusya'nın bu coğrafyayı her zaman yakından takip etmesi ve “Yakın Doğu”suna gösterdiği ilgi yeni değil. 1948'de İsrail-Filistin (Nakba) savaşının ardından birçok Arap ülkesi, İsrail'i destekleyen ülkelere (Fransa, ABD ve İngiltere) karşı SSCB'den yardım istedi. SSCB bölgedeki Arap devletlerinin önemli bir silah tedarikçisiydi. 

Genel anlamda Rusya, Ortadoğu'da iki ana hedefin peşindedir. İran'dan silah ithalatına devam etmek (Ukrayna'daki savaşı sürdürmek için bağımlı olduğu ithalat) ve Suriye'deki askeri varlığını sürdürmek. Rusya, SSCB'nin çöküşünden hemen sonra, Suriye'ye askeri olarak müdahil olduğu 2015 yılına kadar Ortadoğu'da ne mevcut ne de aktifti. Suriye'deki iç savaşta Rusya başından beri Şam rejimini destekledi. Beşar Esad rejiminin değişmesi, Rusya açısından Ortadoğu'daki son Rus kalesinin ve bu bölgedeki önemli bir müttefikin kaybı anlamına gelecekti. Bu aynı zamanda Rusya'nın iki kalıcı askeri üssünü (Lazkiye vilayetindeki hava üssünü ve Akdeniz'de Tartus'taki deniz üssünü) kaybetmesi sonucunu doğuracaktı.

Hamas ile İsrail arasındaki çatışmanın patlak vermesi Rusya'ya yaradı. Çünkü üst üste birkaç ay boyunca kamuoyunun gözü Ukrayna'daki çatışmalara değil Ortadoğu'daki çatışmalara döndü. Her ne kadar Rusya diplomatik olarak Ortadoğu'da barış görmek istediğini söylese de, Hamas ile İsrail arasındaki savaşın devam etmesi veya başka bir şiddet patlamasının ortaya çıkması, ABD askeri yardımının, ABD'nin dikkatinin ve ABD kaynaklarının Ukrayna'ya değil, bu bölgeye yönlendirilmesi anlamına geleceğinden dolayı çatışmaların olmasını içten içe istemektedir.

Rusya, bu anlaşmazlığın BM tarafından önerilen "2 devlet" formülüyle, bağımsız bir Filistin devleti kurulması yoluyla çözülmesini savunuyor. Sovyet döneminde de Rusya Filistin davasını savunuyordu. Ancak Rusya'nın İsrail'le de eski dostane ilişkileri var. İsrail'de bir milyondan fazla Rus kökenli İsrailli var ve bunların çoğu oraya 1990'lardan sonra gelmiş. Hatta Rusya Devlet Başkanı Putin ile İsrail Başbakanı Netanyahu arasındaki yakın dostluk da gayet iyi biliniyor. Ancak bu dostluk, Rusya Devlet Başkanı'nın Gazze Şeridi'ndeki durumu İkinci Dünya Savaşı'nda Leningrad'a uygulanan ablukayla karşılaştırmasına engel olmadı. Putin, bir açıklamasında "Her iki taraftaki tüm sıkıştırmalara rağmen elbette sivil nüfusu da düşünmemiz gerekir" derken, kendi ülkesinin her gün Ukrayna'daki insansız hava araçlarının veya füzelerinin öldürdüğü sivilleri görmezden geliyor. Burada devlet başkanlarının sıklıkla kullandığı çifte standart bariz bir şekilde ortaya çıkmaktadır.

Rusya'da 22 milyon Müslüman yaşıyor. 29 Ekim 2023'te İsrail'den gelen Yahudi mültecilere karşı, Dağıstan havaalanında gerçekleşen Yahudi karşıtı bir saldırı sırasında olduğu gibi, Müslüman halk arasında kitlesel protestoların patlak vermesini önlemek için Gazze’deki çatışmalarda tarafsız bir pozisyon benimsemek zorunda kalan bir Rusya var. 

Moskova, Ortadoğu'da oldukça karmaşık ve tehlikeli bir jeopolitik dengeleme denemesine girişiyor. Rusya'nın bölgedeki en önemli müttefiki, aynı zamanda İsrail'in bölgedeki bir numaralı düşmanı İran'la işbirliği yapması doğal olarak İsrail'i rahatsız ediyor ve zor durumda bırakıyor. Aynı zamanda Rusya, bu bölgede liderlik pozisyonunu istemediğini, ancak kesinlikle etkili olmayı, ekonomik, enerji ve askeri çıkarlarının engellenmeden ilerlemesini istediğini açıkça belirtiyor. Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri ile diplomatik ilişkilerin kurulması ve Putin'in bu ülkeleri ziyaret etmesi bunun açık bir örneğidir. Rusya, Ortadoğu'ya büyük miktarda silah sağlıyor ve bu Arap ülkelerinde herhangi bir silahlı çatışmanın devam etmesi, aynı zamanda Rus silahlarına olan talebin daha da artması anlamına geliyor. Moskova, Avrupa devletleriyle ve Rusya'ya ekonomik kısıtlamalar getiren diğer devletlerle diplomatik ve ekonomik ilişkilerini kestikten sonra, Ortadoğu'da da müttefik ve dost aramak zorunda kalmıştır.

Ortadoğu, üç büyük dış gücün (ABD, Rusya ve Çin) çıkarlarının çatıştığı bir alandır. Tarih boyunca sahip olduğu önemli jeopolitik konumu, önemli hidrokarbon kaynakları ve bu bölgeden geçen uluslararası deniz yolları ile her zaman büyük güçlerin arzu ettiği bir coğrafya olmuştur ve olmaya da devam edecektir. Diğer iki büyük dış gücün yanında Rusya ise, Ortadoğu’da bundan sonra da varlığını uzun süre, etkili bir şekilde hissettireceğini, yavaş ama emin adımlarıyla tüm dünyaya gösteriyor.