IMF reçetelerinin temel işlevi gelişmekte olan ülkeleri kalkındırmak değil, uluslararası ticaret ve yatırımların kesintisiz akışını sağlamak ve bu ülkeleri daha büyük borç yükü altına sokmaktır. Yani demokrasi, hukuk ve adalet normlarını işlemez hale getirmektir. IMF’nin önerdiği politikaların uygulanması bir ülkenin yurttaşlarının çoğu için sıkıntı ve güçlük yaratırken, toplumun belirli bir kesimlerine yarar sağlar. IMF’nin her ülkede en candan bağlaştıkları devalüasyon sonrası karlarının artmasını bekleyen dış satıcılardır. IMF programlarının halk tarafından benimsenmemelerinin somut nedeni yerli üretimin ve gerçek gelirlerin düşmesine yol açmasıdır. Genellikle IMF’ye verilen niyet mektuplarındaki koşulları uygulamaya çalışan bir hükümet, bu nedenle ilk demokratik seçimde görevden uzaklaştırılır.
Koşulları yerine getirmeyen ya da anlaşma yapmayan ya da yapmaya yanaşmayan bir hükümet ise dış alım kredilerinin kesilmesi ve ülke içinde dış alım ürünlerinin bulunmaması nedeniyle kamuoyunun tepkisinin bu kez de başka bir yönden toplayarak ve büyük bir olasılıkla bir darbe ile görevini yitirir.
Aslında IMF reçetelerine boyun eğen bir ülkenin ne ekonomisi gelişmektedir ne de yurttaşlarının yaşam koşulları düzelmektedir. Olan sadece güncel ödemeler dengesi sorunlarının geçici bir süre için rahatlamasıdır. Çok ağır bir dış borç yükü altında olan bir ülkeye IMF yakınlık gösterir. Ülkenin uyumluluk göstermesi ve ekonomik politikalarını gelecekte IMF’nin dayatmalarını kabul etmesi koşuluyla IMF bir borç ertelemesi toplantısı düzenler. IMF aracılığıyla ertelenen borçların gelecekte faizleriyle beraber geriye ödeneceği ise kaçınılmaz bir gerçektir. Yoksul ülkeler IMF programları aracılığıyla aynı yaşam düzeyini sürdürebilmek için daha fazla borçlanmak aynı yerde durmak için, giderek daha hızlı koşmak zorunda bırakılarak, bir borç sarmalı içine hapsedilmektirler.
Gelişmekte olan ülkeler IMF programlarıyla ikili bir kıskaç altındadır. Ticari koşullardan daha uygun koşullarda resmi yardım aradıklarında dış denetimi kabullenmek, ulusal çıkarları açısından çok önemli olduğuna inandıkları projeleri terk etmek ve sanayileşme çabalarını yavaşlatmak zorunda bırakılmalarıdır.
IMF’nin borç verdiği ülkeler de diğer bir amaç da borçlunun, hizada tutulması ve itaat etmesi amaçlanır. Tam bir tefeci mantığıdır. IMF burda işveren, borç alan ülke ise işçidir. IMF’nin mantığı işçisini sürekli borçlandırarak öldürmeden kendine sürekli bağlı tutmaktır. IMF’nin borç verdiği ülkeler köleliğe yani başkaları için ucuza üretmeye zorlanan, kendileri için üretim yapmaktan alıkonulan ülkeler kategorisine itilmektedir. Bu durum uluslararası düzeyde bir borç tutsaklığıdır. Bu sistem içinde kalan ülkeler sürekli olarak gelişmemeye ya da kendi yurttaşlarının gereksinmeleri pahasına uluslararası kuruluşların istedikleri dış satım ürünlerinin üretimini geliştirmeye mahkumdurlar.
IMF; girdiği ülkelerde ekonomik bunalım yaratarak yerli üreticileri iflasa zorlar. Çalışanlar işten çıkarılır. Yerli üreticilerinin işleri yabancılar tarafından devralınır. Alınan krediler kaynak akımına yol açmadığı için ülke içindeki kaynakların mülkiyeti, ulusal üreticilerden yabancılara geçmesine neden olduğunu unutmamak gerekir. IMF kredilerini kısa dönemde ödemeler dengesi açığını kapatırken, uzun dönemde dışarıya kar transferlerine yol açarak, ödemeler dengesi sorununu daha da içinden çıkılmaz bir hale getirir. IMF’nin istikrar programlarında gerçek kaybedenler daha çok, yoksul tüketiciler ve üreticilerdir.
Bu aşamada birçok firma iflas eder; birçok çalışan işinden olur. IMF programlarında önerilen ücret kısıtlamaları işlerinden atılmayanların da gerçek gelirlerinin azalmasına yol açar.
IMF reçeteleri girdikleri ülkelerde devalüasyonu dayatırlar. Devalüasyon nedeniyle dış satımları, artan bazı malların, iç sunuları azalır ve fiyatlar yükselir. Deflasyon içinde enflasyon yaşanır. IMF programlarının açık ve temel görevi dış satıma ayrılabilecek malları arttırabilmek amacıyla iç tüketimi azaltmaktır.
İstikrar programlarıyla tüketicilere vurulan bir diğer darbe de tüketici sübvansiyonlarının ve fiyat denetimlerinin kaldırılmasıdır. IMF reçeteleriyle serbest piyasa kurallarının tam uygulanması, bir ülkenin bireylerinin yaşam koşullarını, bir devrim olmaksızın düzeltilmeyecek kadar bozar.
Çok Okunanlar

15 Temmuz darbe girişiminin kritik ismiydi!

Öyle bir isim AKP üyesi yapıldı ki!..

Genel seçim ve cumhurbaşkanlığı anketinden Erdoğan'a kötü haber

Hakan Çalhanoğlu ilk 11'de olacak mı? Inter- Bayern Münih maçı ne zaman?

Kurultay soruşturması yeniden hareketlendi... CHP'ye kayyum hazırlığı!

6 anket şirketinden iktidara kötü haber! İmamoğlu etkisi görüldü

Türkiye'yi ziyaret edeceği konuşulan Trump'ın şartı ortaya çıktı!

İnan Kıraç'ın Adli Tıp'ta verdiği yanıtlar ortaya çıktı!

BEDAŞ İstanbul'da bugün elektrik kesintisi yaşanacak ilçeleri sıraladı

İktidar medyası terör örgütü PKK'nın ne zaman silah bırakacağını açıkladı