Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
38,1883
Dolar
Arrow
34,1181
İngiliz Sterlini
Arrow
45,8147
Altın
Arrow
2914,0000
BIST
Arrow
10.040

AKP’nin sınavı…

Mayıs ayında “CHP’yi erken doğuma zorlamak” başlıklı bir yazı yazmıştım. AKP yöneticilerinin, kamuoyunun, medyasının CHP’deki adaylık ve iç kargaşa konularını fazlasıyla gündeme getirerek, adaylık tartışmalarını köpürtüklerini ve CHP’yi erken bir doğuma ittiklerini vurgulamıştım.  Fikri takip açısından bu yazıdaki iki önemli unsuru yeniden paylaşmak isterim. Birincisi bu sürecin tutkalı “GÜVEN”dir. İkincisi ise muhakkak içinde Genel Başkan Özgür Özel‘in, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu‘nun ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş‘ın bulunacağı bir “trio” formül üzerinde çalışılmalıdır. Bu formül sadece bir makam-mevki paylaşımı değildir. Hatta böyle bir görüntü tıpkı altılı masada olduğu gibi güven duygusuna zarar verebilir. Bu formül birlikte davranma ve yönetme kabiliyetinin gösterilmesidir. 

Bugün geldiğimiz noktada ise bu üç önemli ismin bir araya geleceği ve görüşeceği duyumları kulağımıza geliyor. Umarım ki doğrudur, bu çok yerinde bir gelişme olur. Bu görüşmeler kimi zaman halkla içiçe, sosyal belediyecilik vurgusu olan buluşmalarla, kimi zaman kapalı toplantı şeklinde planlanabilir. Sadece kapalı toplantılarda buluşmak zamanla olumsuz etki de yaratabiliyor çünkü (bknz. altılı masa toplantıları)... Doğru yolu ve yöntemi muhakkak bulacaklardır.

Neticede henüz seçime en az iki yıl, en fazla dört yıl kalmışken potansiyel adayların ekipleri arasında bir tartışma görüntüsü sonuçta çıkacak adaya da zarar verecektir. Halbuki tam tersine iyi bir iletişim, birlikte görüntü verme “süreç bizim kontrolümüz altında” intibası yaratacak ve seçmene güven aşılayacaktır. 

Üstelik Ekrem İmamoğlu’na yönelik siyasi yasak ve siyaset arenasından uzaklaştırılması amaçlanan “ahmak davası” sürerken en çok ihtiyaç duyulan şey birlikte hareket etme ve halkı bu yasağın yanlış olacağına dair bilgilendirmedir. 

Muhalif siyasetin bugüne kadarki hatası proaktif davranmayıp AKP’nin yarattığı gündemin peşinden gitmekti. Bugün ise erken seçim, yeni anayasa, siyasi yasak ve ekonomik kriz gibi konular üzerinde proaktif politik stratejiler geliştirmek ve onları uygulamaya koyma vaktidir. 

Unutmamak ve hatırlatmak lazım ki AKP iktidara “3Y’yi bitireceğiz” sloganıyla gelmişti. 3Y’den kasıt yoksulluk, yolsuzluk ve yasaklar idi. Bugün ise iktidar geldiği noktada boğazına kadar battığı ve batırdığı yolsuzluk ve yoksulluk çıkmazına ek olarak üç kere İstanbul’u kazanmış bir siyasetçiyi yasaklama noktasına geldi. Bu noktada CHP’nin ve CHP kamuoyunu ısrarla vurgulaması gereken bir unsur da AKP’nin bu kuruluşundaki iddialarından ne kadar uzaklaştığıdır. Bu konunun AKP içerisinde de karşılığı çoktur. Özellikle siyasi yasak konusunda AKP içerisinde yasakçılığı savunan şahin kanat olduğu gibi, bunun AKP’ye yakışmayacağını düşünen ve kuruluş kodlarına geri dönülmesini savunan geniş bir siyasi elit mevcut. Çeşitli kaygılardan şimdi susuyor olabilirler. Ama bu hiç konuşmayacakları anlamına da gelmiyor. Bu bağlamda bir not olarak düşmek gerekir ki CHP’li siyasiler ve kanaat önderleri uzunca bir süredir Cumhur İttifakı içerisindeki MHP-AKP bilek güreşine odaklandığı için AKP içinde yaşanan bu fikir ayrılıklarından çok uzaklaştı. Belki de yeterince önemsemedi… Şimdi buna odaklanmak yerinde olur.

Türkiye’de siyasi yasaklar çoğunlukla darbe dönemlerinde yaşanan ve siyasetin demokratik akışını engelleyen uygulamalardır. Darbe dönemleri dışındaki uygulamalar ise tıpkı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaşadığı siyasi yasağın çıktısı gibi yasak uygulanan siyasetçiyi halkın gözünde büyütmekle sonuçlanır. Erdoğan’a uygulanan siyasi yasak zamanında dönemin CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın demokrasi taraftarı duruşunu unutmamak gerekir. 

Ez cümle yasak karşıtı destek önce halkta aranmalıdır. Bu desteğin güçlü olması CHP içi birliktelikle mümkündür. Fakat diğer taraftan bu işin paydaşlarından biri ve hatta en önemlisi de iktidardır. Üstelik bu yasak konusu AKP’nin hem sınavı hem de CHP’ye ve halkın tercihlerine yönelik bir demokrasi borcudur.