Sanki bir Nazım Hikmet şiirinin dizesi gibi değil mi yazının başlığı? “Bir direniştir İstanbul’da yaşamak”… Keşke bir şiirden alıntı olsaydı. Keşke yaşamanın maddi ve manevi bir direniş olduğu sadece şarkılarda, şiirlerde var olan bir masal olsaydı. Maalesef öyle değil. İşin maddi kısmı can acıtıcı bir gerçeklik.
Geçtiğimiz günlerde İstanbul Planlama Ajansı (İPA) Başkanı Buğra Gökçe, İstanbul’da yaşamanın maliyetleriyle ilgili çok önemli veriler paylaştı. İPA’nın “İstanbul’da Yaşam Maliyeti-Mayıs 2024” raporuna göre İstanbul'da dört kişilik bir ailenin ortalama yaşam maliyeti 61 bin 523 TL olmuş. Şimdi diyeceksiniz ki 10 bin TL emekli maaşı alan emeklilerle, 17 bin TL asgari ücret alan insanlar ailelerini İstanbul’da nasıl geçindirsin?
Bu sorunun çok çarpıcı yanıtlarını yine İPA Başkanı Buğra Gökçe’nin verilerinden anlayabiliyoruz. İstanbul’da resmi olarak çalışmaya devam eden emekli oranı %28.4. Yani İstanbul’da yaşayan her üç emekliden biri çalışıyor. Toplam EYT’liler içerisinde ise çalışma oranı İstanbul’da %52.2. Bu oran Türkiye ortalamasının dört puan üzerinde. Yani emekliye ayrıldım diye sevinip evde oturmak pek de mümkün görünmüyor. Yaşam tüm yüküyle emeklilerin sırtında…
Emeklilerde hal böyleyken asgari ücretlide nasıl? İPA Raporuna göre İstanbul’da yaşayan dört kişilik bir ailenin ortalama aylık yaşam maliyeti 61.000 TL, TÜRK İŞ’in Nisan 2024 verilerine göre ise dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırında aylık gıda, giyim, konut, ulaşım, eğitim sağlık ve benzeri ihtiyaç gideri 57 bin 736 TL (Ankara’da)… Bu durumda haneye giren iki asgari ücretin bile bir aileyi geçindirmesi çok zor görünüyor. Bir de gider kalemlerindeki artışa bakıldığında hala okumaya devam eden çocuklu ailelerin işi epey zor. Bakınız, TUİK’in açıkladığı Mayıs ayı verilerine göre enflasyon aylık bazda yüzde 3,37 yükseliş kaydetti. Yıllık enflasyon ise yüzde 75,45'e yükseldi. En çok artış gösteren ilk üç kalem ise giyim ve ayakkabı, konut, eğitim. Bu üç kalem de aslında çocuklu aileleri en çok etkileyen gider grubu olarak gözüküyor. TÜİK’in bu verilerinin üzerine bir de İstanbul’un kent enflasyonuna eklediğimiz vakit iş içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Artık annelik-babalık sadece iyi evlat yetiştirme sorumluluğundan ibaret değil; şapkadan tavşan çıkarma, binbir yolla yoku var etme, mucizelerle bir çıkar yol bulma sanatı aynı zamanda…
Emekliler, asgari ücretliler yoksulluk sınırında yaşamlarını idame etmeye çalışırlarken bakalım beyaz yakalılarda durum nasıl?
Diyelim ki bir devlet üniversitesinde profesörsünüz ve aldığınız maaş aylık yaklaşık 70 bin TL, ek ders gelirleri ile 90-100 bini bulsun ya da bir doktorsunuz yaklaşık maaşınız 100 bin-120 bin TL ve İstanbul’da yaşıyorsunuz. Benzer maaş skalalarını mühendisler için, diğer meslek grupları için üç aşağı beş yukarı tahmin edebiliriz. İstanbul’da kira maliyetleri ile giyim kuşam, çocukların okulu gibi giderlerle artık beyaz yakalılar eski parlak günlerinden çok uzakta. Bizim gençliğimizde (ki yaklaşık doksanlı yıllara denk geliyor), özel ortaokul ve liselerde, hatta o zaman sayısı çok az olsa da Bilkent- Yeditepe gibi vakıf üniversitelerinde beyaz yakalı velilerin çocukları rahatlıkla okuyabiliyorlardı. Şimdi durum o kadar rahat değil. 2024-2025 yılı özel okulların yeni kayıtlar için yıllık okul ücretlerine baktığımız vakit 1 milyon TL’ye yaklaşan rakamlarla karşılaşabiliyoruz. Üsküdar Amerikan Koleji yeni kayıt 975 bin TL, İstanbul Özel Saint Joseph Lisesi 982 bin TL, Notre Dame de Sion Fransız Lisesi 953 bin TL, Özel Alman Lisesi 905 bin TL… Genelde 10 taksit yapıldığı düşünülürse aylık taksit ödemeleri yemek servis dahil bir çocuk için 70-100 bin TL aralığını bulacak gibi. Özel dersler, kurslar, giyim hariç… Yaşam artık tüm gelir grupları için çok zor… Bizim kuşak en az iki, üç, hatta dört kardeşken ve bu çocukların hepsi rahatça eğitim alıp, bir şekilde yuva kurabiliyorken şimdi insanlar tek çocukta kalıyor. Bilin bakalım neden?! Çünkü artık Cumhuriyet’in bize sunduğu fırsat eşitliğinden eser kalmadı.
Cumhuriyet temelde fırsat eşitliğidir. Cumhuriyet tarihimiz, Anadolu’nun ücra bir köyünden çıkmış, İstanbul Erkek Lisesi’ne, Kabataş Lisesi’ne ve nice Anadolu-Fen Liselerine okumaya gelmiş, ondan sonrasında da Teknik Üniversite’de, ODTÜ’de mühendislik okumuş ve devlette en üst noktalara gelebilmiş siyasi liderlerle, başarılı iş insanlarının yaşam öyküleriyle dolu. Yakın bir arkadaşımın babası, İzmir’de tornacılık yaparak oğlunu Ankara ODTÜ’de makina mühendisliği okutabilmiş ve bugün aldığı eğitimle Türkiye’nin enerji sektöründe tepe yöneticilerinden biri olmasını sağlamıştı. İşte bu Cumhuriyet’ti!
İstanbul’da yaşamanın zorluğuna bakıldığında işçi çocuğu olarak parasız yatılı okumak da, anne baba öğretmen çocuğunun özel okulda okuması da artık çok zor. Bizler sınıflar arası gelir farkının az olduğu, fırsat eşitliğinin yüksek olduğu yılların çocuklarıyız, Bizden önceki kuşaklar fırsat eşitliğinden çok daha fazla faydalanmışlar. Şimdi ise gelir grupları arasında derin bir uçurum var.
Anadolu’nun bir köyünden çocuğunu İstanbul’a lise okumaya göndermek, yolu, yemeği, giyimi, el harçlığı derken bir hayale dönüşüyor. Ak Parti döneminde çok değerimizi yitirdik ama en önemlisi fırsat eşitliğini kaybettik. En büyük üzüntüm budur. Neticede içinde bulunduğumuz zaman diliminde İstanbul’da ve birçok kentte yaşam bir direnişe dönmüştür.
Yine de unutmamak lazım ki direnenler kazanacak. Biraz daha sabır. Kaybettiğimiz tüm değerlerimizi geri alana, eşitçe bir yaşamı inşa edene kadar sabır…
Çok Okunanlar
Serdar Ortaç: Sol kolumu kaybettim, artık ölmek istiyorum
Gelinim Mutfakta bugün kim elendi? 13 Aralık Cuma 10 altın bileziği kim aldı?
Arif Güran'ın yüz yüze görüşme tutanağı ortaya çıktı
Reyting sonuçları açıklandı! 12 Aralık 2024 Perşembe birincisi kim oldu?
Kararsız seçmen oranı yüzde 30'u aştı
Narin Güran cinayetinde şok edici iddialar: Uygunsuz şekilde mi gördü?
Bugün hangi maçlar var? 13 Aralık Cuma hangi takımların maçı var?
Rusya'ya kaçan Beşar Esad'ın evinin içinin son hali görüntülendi
İstanbul’da restoranlarda 'harcama limiti'
Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan uçakta olay çıkardı! Petlas'tan açıklama geldi