Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,6287
Dolar
Arrow
34,8925
İngiliz Sterlini
Arrow
44,3362
Altın
Arrow
3006,0000
BIST
Arrow
10.125

CHP’nin uzak durması gereken 3A

Yıllardır doktorlardan duyduğumuz sözdür; “sağlık için şu üç beyazdan uzak durun; un, şeker, tuz”. Nasıl ki insan bedeni sağlıklı kalmak için bir takım tehlikeli gıdalardan, sağlıksız yaşamdan, stresten, kirli havadan uzak durması gerekiyorsa, bazı hallerde siyasi partilerin de başarılı olması için kimi tartışmalardan uzak kalması gerekiyor. Bu bağlamda Cumhuriyet Halk Partisi’nin siyasi sağlığı için uzak durması gereken 3A’yı şöyle sıralayabiliriz; ayrımcı tartışmalar, adaylık tartışmaları ve anayasa tartışmaları. 

Ayrımcı tartışmalardan başlayalım isterseniz. Türkiye’deki siyasi partiler yasasına baktığımız vakit kurultayla genel başkan değişmesi çok alışıldık bir durum değil. Genel Başkanların siyasi partiler içerisindeki ağırlığı, etkisi, belirleme gücü adeta yarı tanrısal bir kademede diyebiliriz. Düşünün ki elinize bir kaleme alıp 81 ilde kimin milletvekili olacağını ya da kimin belediye başkan adayı olacağını belirleyebiliyorsunuz. Türkiye kamuoyu, başkanlık sisteminin doğurduğu “tek adama” atfedilen güçleri tartıştığı kadar siyasi partiler kanununu da tartışmalı. Bu bağlamda milletvekillerini ve belediye başkanlarını, üyeyle yapılacak ön seçimle veya halkın önüne konacak tercihli pusulayla belirlenmesi en demokratik yol olarak gözüküyor. Gelin görün ki parti içi demokratikleşme, siyasi partiler içerisindeki genel başkan hegemonyasını azaltacağından tercih edilmiyor. 

Yasanın bu oligarşik yapısına rağmen Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye siyasal sistemi içerisinde parti içi demokrasinin nispeten işlediği partilerden biri. Belki de kurultayla genel başkan değişiminden doğan bir farklılıkla, 2023 seçim yenilgisi sonrası yerel seçimden zaferle çıkmış yeni genel başkanı ve güçlü birer siyasi lider olmuş belediye başkanları ile birden fazla güç odağına sahip bir parti haline dönüştü. Bu durum aslında Türkiye’nin geleceğine dair umudun, insan kaynağının, güçlü kadroların Cumhuriyet Halk Partisi bünyesinde var olduğunu göstermekle birlikte yönetmesi zor bir genel seçim sürecini de işaret ediyor. 

Bu bağlamda yerel seçimle genel seçim arasındaki farkı hatırlamak doğru olur. Yerel seçimlerde ekonomi, dış politika, güvenlik gibi yönetilmesi gereken önemli parametreleri göz önünde bulundurmadan, hizmet odaklı ve yetkinin daha ziyade tek bir kişide toplandığı bir seçim süreci yaşanıyor. Yani tüm gözlerin belediye başkan adayına odaklandığı bir seçim. Genel seçimde ise ekonominin, güvenliğin, dış politikanın göz önünde bulundurulacağı, sadece cumhurbaşkanı adayının değil aynı zamanda partinin de genel yapısının, halka sunduğu güvenin, kadrolarının birbirleriyle olan ilişkilerinin önemli olduğu bir başka iklim oluşuyor. Bu bağlamda iktidara yürüdüğü açık olan Cumhuriyet Halk Partisi’nin, parti içi ayrılıkçı tartışmalardan, siyasi dedikodu atmosferinden, birbiriyle uzlaşmaz ya da kendi içinde rekabet üretebilen bir yapı algısı doğuracak tartışmalardan uzak durması çok faydalı olur. 

Uzak durulması gereken ikinci “A” ise adaylık tartışmaları.  CHP, tek lider etrafında şekillenen iktidar partisi ve hatta tek liderin varlığını koşulsuz olarak kabullenmiş ittifak ortağı ile birlikte kusursuz bir şekilde kemikleşmiş, otoriterleşmiş bir yapıya karşı siyaset yaptığını unutmamalı. Bu kusursuz, tartışmasız, şeksiz şüphesiz “tek lider” durumu -kendini 81 ile klonlayamadığı için- yerel seçimde bir handikapa dönüşse de, genel seçimde avantaja dönüşebiliyor. Tabii tersini düşündüğümüzde, muhalefet açısından çok aday alternatifi oluşu olumsuz bir etken olabiliyor. Şöyle ki, 2023 seçim sürecine giderken çok uzun süre muhalefetin adayı kim olacak tartışmaları yürütüldü. Nihayetinde bu tartışmalardan en büyük zararı yine muhalefetin kendisi gördü. Ezcümle bu tartışmalara olabildiğince girmemek iyi olur. Yine de gelecek genel seçimlere yönelik bir avantaj olarak da şunu söyleyebiliriz; 2023’de cumhurbaşkanı adaylığı hususunda söz sahibi olan birden çok parti varken, bugünden görünen o ki bu sefer adaylık kararını Cumhuriyet Halk Partisi tek başına verecek. Bu önemli bir avantaj.

Şimdi gelelim uzak durulması gereken üçüncü “A”ya; Anayasa tartışmaları. Ekonomik krizin yaşandığı, kemer sıkma politikaların arka arkasına açıklandığı ve muhtemel odur ki başkaca paketlerin de açıklanacağı, basın üzerinde baskıların ve tehditlerin çoğaldığı, müfredatın eğilip büküldüğü, Gezi tutuklularının hapiste olduğu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nın yargılandığı ve ayrıca Ak Parti’nin tarihi yenilgi aldığı bir yerel seçim ertesinde genel seçime anayasa tartışmaları içerisinde gitmek Ak Parti’yi içinde bulunduğu çıkmazda epey ferahlatacak, gerçek sorunları ve vatandaşın gerçek derdini de görünmez hale getirecektir. Elbette Cumhuriyet Halk Partisi Ak Parti ile liderler düzeyinde görüşmelerini sürdürmelidir. Buradan birçok olumlu sonuç alınabilir. Fakat söz konusu anayasa oldu mu, olası bir referandum ve referandum tartışmaları ile Ak Parti’ye hak etmediği bir başarıyı altın tepside sunmak olasıdır. CHP’nin bu hususa da dikkat etmesi iyi olur.

Sonuç olarak artık tükenmiş bir iktidarın son dönemini yaşıyoruz. Bu bağlamda seçime kadar geçecek günleri bir iktidar hazırlık dönemi olarak ele almak, teknik altyapı, kadrolar, insan kaynağı, politikalar ve programla iktidara hazır olmak çok önemli. Hani insan her ne kadar uzak durması gereken üç beyazı bilse de lezzetine, verdiği hazza, nefsine yenik düşüp tüketiyor ya, bu 3A da CHP’yi kandırabilir, kendine çekebilir, cezbedebilir. Aman dikkat derim.