Birkaç haftadır iktidarın önce muhalefet içerisinde, sonra Cumhuriyet Halk Partisi içerisinde bir ayrışmayı hedeflediğini yazıp duruyorum. İnsan artık belli bir saatten sonra gelen kıyametin görülmemiş ve gerekli tedbirlerin alınmamış olmasından dolayı umutsuzluğa düşüyor.
İçinden geçilen dönem Cumhuriyet Halk Partisi açısından siyasi bir “olağanüstü halin” ilan edilmesi gerekliliğini ve bugüne kadar yapılmış her türlü işin farklı bir yöntemle, farklı bir açıyla, farklı insanlarla yeniden değerlendirilmesini zorunlu kılıyor.
İngilizcede bir deyim vardır; “desperate times call for desperate measures”. Özünde umutsuz durumların hiç akla gelmeyecek bir takım çözümleri de zorunlu kılacağını anlatır. Durum ana muhalefet açısından tam da böyle…
İktidarın CHP’yi hedef alan bir takım hukuki ve siyasal girişimlerinin karşısında CHP’nin belki de tek dayanağı gerek kendi tabanını, gerekse de toplumsal muhalefeti bir arada tutarak konsolide etmektir.
Cumhuriyetin kurucu partisi, Mustafa Kemal Atatürk’ün emaneti Cumhuriyet Halk Partisi bir takım küçük siyasi hesaplara, şahsi çıkarlara ya da dönemsel siyasi dalgalara kapılıp sarsılacak bir parti değildir.
Uzun yıllar süren tek parti iktidarı ana muhalefet partisini seçmen nezdinde iktidar alternatifi olarak görülmekten uzaklaştırmış olsa da yerelde başladığı ve iki seçim boyunca sürdürdüğü başarı umudu korumamıza neden olmaktadır.
Hukuki ve siyasi baskılar sürerken, her sabah güne farklı bir antidemokratik uygulama ile uyanırken Cumhuriyet Halk Partisi ne yapmalıdır?
Daha evvelki yazımda yazdığımı tekrar belirtiyorum; CHP acilen uzun yıllardır siyaset dışına itilmiş liyakatli kadrolarını göreve çağırmalıdır. Bu görev herhangi bir makam mevki gerektirmeden CHP’yi ortak akılla yönetmenin zeminini oluşturacak bir girişim olarak görülmelidir.
Parti içi kangrene dönüşmüş ayrışmaların, hizipleşmelerin ve gruplaşmalarının sona ermesi için bir büyük birliktelik zorunluluktur. Bu büyük birlikteliği sağlamadan atılacak her adım yarım kalır.
CHP yönetimi kısmen de olsa bu birlikteliği sağlamak için bir ön seçim formülü geliştirmiş ve cumhurbaşkanı adayını ön seçimle belirlemeyi gündemine koymuştur. Buradaki gaye büyük olasılıkla Cumhurbaşkanı adayının arkasında geniş bir toplumsal mutabakatın varlığını sağlayarak, adaya yönelik oluşacak olası siyasi ve hukuki müdahalelerin karşısında temsiliyetini güçlendirmek ve dokunulmazlığını artırmaktır.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin doğal olarak partilerin genel başkanlarının cumhurbaşkanı adayı olması yönündeki gereksinimi hala tam olarak anlaşılamamış olsa da geliştirilen bir takım formüllerle parti Genel Başkanının sahip olduğu geniş temsile sahip bir cumhurbaşkanı adayı formülü işletilmeye çalışılmaktadır. Bu yöntemle seçilen CB adayının Genel Başkan statüsü kadar temsiliyeti güçlü olur mu? Elbette olmaz. Ama görünen o ki başka da çare yoktur.
Şu anda tek gündem zamanı belli olmayan bir seçimin adayını belirlemek değil elbette. Daha ziyade öncelik aday kim olursa olsun Cumhuriyet Halk Partisi’ne ve onun olası adayına yönelecek her türlü siyasi ve hukuki müdahalelere karşı parti içinde ve muhalefette birlikteliği sağlayacak adımlar atmak olmalıdır.
Doğruyu söylemek gerekirse bu konsolidasyonu sağlamaya yönelik adımlar atılıyor denilemez.
Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye demokrasisinin temel harcıdır. Bu harcı çeşitli yöntemlerle siyaset dışına itmek isteyenler aslında demokrasiyi Türkiye siyasetinden çıkarmaya çalışmış olurlar. Kuva-yi Milliye’den gelen kurucu direnci ve gücüyle Cumhuriyet Halk Partisi bu zorlu günlerden de alnının akıyla çıkacaktır. Yeter ki onu sevenler ve ona gönül verenler partiye sahip çıksın.
Çok Okunanlar

Can Ataklı'dan gündemi sarsacak iddia

İmamoğlu’nun tutuklanması siyaseti sarstı: Anketlerde İmamoğlu fırtınası!

CHP Lideri Özel’den boykot çağrısı: Hangi markalar listede?

'Bardağı masadan kaldırmayan gençler, memleketi ayağa kaldırdı'

Gelinim Mutfakta 25 Mart Salı puan durumu: Bugün çeyrek altını kim aldı?

İBB soruşturmasındaki gizli tanık ayrıntısında yeni detay

Özgür Özel'in boykot çağrısına fenomenlerden destek

AKP'de Ekrem İmamoğlu krizi: Parti içinde çatlak mı var?

Sözcü ve Nefes Gazetesi Özgür Özel'in boykot listesini sansürledi

İmamoğlu'nun kaldığı 9 Nolu Cezaevi'nde bakın kimler kalıyor!