Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
37,6648
Dolar
Arrow
33,9136
İngiliz Sterlini
Arrow
44,6300
Altın
Arrow
2790,0000
BIST
Arrow
9.685

Ülke tanıtımına ket vuran Instagram yasağı…

2024 Paris Olimpiyat Oyunları bir taraftan görsel şölene dönüşen, diğer taraftan da tartışmalara sebep olan açılış töreniyle start verdi. Olimpiyatların tarihsel evrimine baktığımızda, modern olimpiyat fikrinin doğmasında ve canlanmasında önemli bir rol üstlenen Baron Pierre de Coubertin’i görüyoruz. 

Coubertin’in dört yılda bir oynanacak oyunları başlatmasının temel nedenlerinden biri ve en önemlisi insanlar ve ülkeler arasındaki gerilimlerin spor aracılığıyla dostluğa ve barışa dönüşmesini sağlamaktı. Aynı zamanda bir eğitimci olan Coubertin’in öğretmenlik yaptığı yıllarda yakın arkadaşı olan Rahip Didon’dan öğrendiği “Citius, Altius, Fortius” (Daha Süratli, Daha Yükseğe, Daha Kuvvetli) üçlemesi ilerleyen yıllarda başlayacak olimpizmin de ilk sembolü olacaktı. 

2021 Yılında Olimpiyat Komitesi bu mottoya, tire işareti eşliğinde “birlikte” anlamına gelen “Communiter” (Ensemble) kelimesini de ekledi. Kurucu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün sporcular için söylediği, aynı zamanda rol model sporcu profilini de tarifleyen meşhur sözü; “Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlâklısını severim” felsefi olarak olimpiyat mottosunun bir tamamlayıcısı olma niteliğini de taşımaktadır denilebilir. 

Antik Yunan dönemi olimpiyatlarından farklı olarak modern olimpiyatlara tüm ülkelerin katılması (birlikte) ve “gezici” olması kararlaştırılmış, böylece spor aracılığıyla bir barış köprüsü kurulması da hedeflenmiştir. Yıllar içerisinde katılımcı ülkeler bu platformları ekonomik, sosyal ve kültürel olarak da kullanmış ve böylece olimpiyatlar adeta ülke markalaşmasının uluslararası bir pazarı haline de dönüşmüştür. 

Siyasi arenada birbirine düşman olan devletlerin yarışmalarda sportmen bir biçimde karşı karşıya gelmeleri, bazı ülkelere karşı önyargıların sevilen sporcuları aracılığıyla kırılması, evsahibi ülkenin tarihsel kültürünü açılış seremonisinde yansıtması gibi özellikleriyle de insanlığa katkı sunmuştur. 

Tüm bu tarihsel perspektife baktığımızda 2024 Paris Olimpiyatlarının ülke marka tanıtımı açısından en şanslı ülkelerinden birinin Türkiye olduğunu söyleyebiliriz. Olimpiyata gözlüksüz, kulaklık takmadan, kır düşmüş saçlarıyla, gençlerin popüler tabiriyle “cool duruşuyla” damga vuran atıcılık sporcusu, emekli Astsubay Yusuf Dikeç adeta uluslararası bir fenomene dönüştü. Takım arkadaşı Şevval İlayda Tarhan’la birlikte kazandıkları gümüş madalyadan daha ziyade, hali, tavrı, soğukkanlı duruşuyla konuşulan Yusuf Dikeç, X’in patronu Elon Musk’ın paylaştığı tweetle de katmerlenmiş şekilde tüm dünyaya Türkiye’nin reklamını yapmış oldu. 

Bir sabah ansızın, hiç haber verilmeden kapatılan Instagram’daki son hikayemde CNN’in Yusuf Dikeç haberini paylaşmıştım. 20 Milyon takipçisiyle tüm dünyanın uluslararası gelişmeleri takip ettiği CNN, bir Türk sporcunun ikonikleşmiş pozunu haberleştirmişti. Türkiye’nin sosyal medya aracılığıyla uluslararası arenada reklamı son sürat ilerlerken, bir anda kendini Instagram’ı yasaklayan ülke olarak konumlandırdı. Kendi ayağına sıkmak bu olsa gerek. 

Sadece Dikeç değil elbette… Kadın Voleybol Milli Takımımız da yarı finale yükseldi. Belki de yarın bir gün şampiyon olacaklar. Bu yasak onların başarısını dahi gölgede bırakabilir. Ne hazin.

Heyecanla sporcularımız hakkında yazılanları takip ederken şimdi yasaklarla örülü vaziyette makus talihimizi izliyoruz. Çin, İran, Rusya, Kuzey Kore gibi ülkelerde görülen sosyal medya yasaklarının Türkiye’de de aniden uygulanmaya başlaması, ekonomi ve özgürlükler açısından sıkıntılı olduğu kadar, kültürel ve sosyal açıdan da ülkenin yara almasını sağlayacak dramatik bir gelişmedir. 

Japonlara atfedilen ama anonim de sayılabilecek;  “Düşmanın bile olsa ipleri koparma, bir gün o ip sana lazım olur” sözü tam da bu duruma uygun görünüyor. Türkiye’nin milyon dolarlık reklamı kendiliğinden sosyal medyada dönerken bizler gelişmelerden habersiz, yasaklarla çevrili paralel bir evrende telefonumuza öylece bakıyoruz. Atalarımız ne güzel söylemiş “insanın kendi kendine ettiğini kimse etmezmiş”. Bizimki de o hesap.