Kapının önüne sırayla dizilmişler. Eller, “ hazır ol” konumunda, yüzlerde saygılı ve gülümser bir ifade, hemen yanlarında Parti Flaması… En sevimli halleriyle bekliyorlar…
Koridorun ucundan İmralı Heyeti görünüyor. Terörist başının temsilcileri özgüvenli adımlarla bekleyenlere yaklaşıyor. İçten bir karşılama sonrası kapılar kapanıyor ve gizemli görüşmelere başlanıyor.
Yılların kanlı teröristi aniden beyaz kanatlı bir barış güvercinine dönüşüyor.
Hakaretler yerini saygılı ifadelere bırakıyor.
Artık “umudumuz Öcalan”, o ne diyecek? Hangi aşamalardan sonra PKK’ya çağrı yapacak? Ev hapsine mi çıkarılacak? Evlenmek istiyormuş, ne kadar dokunaklı, ona mutlu bir yaşam için eş mi bulunacak? PKK’ya çağrı yapması için önce İmralı’dan çıkması gerekirmiş ama bu da yeterli değilmiş. Barış için müzakerenin Kandil’le yani Terör Örgütü ile yapılması elzemmiş…
Süreci DEM Parti ve Öcalan dizayn ediyor. TBMM’nin görevi ise bu hain senaryoya meşruiyet kazandırmaktan ibaret.
Sürecin başrol oyuncuları var bir de figüranlar. Figüranlar hata yapmamak için ”Araf’ta siyaseti” yeğliyor. Bir de henüz sahneye çıkmayan, gücün sembolü olgun jönprömiye… Herkes onun performansını heyecanla beklemekte… Acaba bir sürpriz yapar mı? Filmin sonunu değiştirir mi yoksa senaryoya uygun rolünü üstlenir mi?
Acaba rejisör kim? Bu oyunu kim sahneye koydu? Senaryoya uygun oyuncuları kim seçti? Rolleri kim dağıttı? Film Amerikan yapı mı? Büyük gişe hasılatı kimin cebine girecek?
Bu sorular cevapsız. Süreç baştan sona gizemini koruyor.
ARAF’TA SİYASET, KAZANANI OLMAYAN SİYASETTİR
Rol almaya zorlandığınız bir ihanet senaryosunda en kötü seçenek, Araf’ta siyaset seçeneğidir. Hem ihaneti önleyemezsiniz hem de ihanetin ortağı konumuna düşersiniz. Kimseye de yaranamazsınız.
CHP’nin kuruluş ilkeleri bu senaryoyu engellemek yükümlülüğünü gerektirir. İhanet oyununu bozacak çok büyük bir güce sahiptir. Bu gücü Türkiye Devletinin Kuruluş Doktrinini betimleyen temel ilkelerinden, 6 Ok’lu ambleminden ve bağımsızlık ülküsünden almaktadır. Bu, meşru bir güçtür. Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk tarafından kendilerine emanet edilen en kutsal görevdir.
CHP, önceden planlanmış karanlık bir komplonun figüranı olmayı değil, tarihsel görevinin sorumluluğunu üstlenerek Türk Milletinin çığlığını sahiplenmeyi hak etmektedir.
CHP, bu karanlık ve gizemli süreçte “şeffaflık” beklentisine umut bağlanamayacağını bilecek, pazarlığın koşullarını öngörecek bir siyaset deneyimine sahiptir.
Bölünme siyasetinin yıllardır süre gelen; “eşit vatandaşlık”, “anadilde eğitim”, “ federatif yapı”, “bölgesel özerklik”, “Türkiye halkları”, “TC Yurttaşlığı” vs. gibi dayatmalarının karşısında alacağı tavrı netleştirmesi son derece önemlidir.
CHP’nin “güçlü demokrasi”, “Kürt sorununun çözümü”, “eşitsizliklerin giderilmesi”, “ayırımcılığın sonlanması”, “ devletin gerçek sahibi olmak” gibi Kürt sorununa ilişkin kabul ve vaatlerine de açıklık kazandırmasına gereksinim vardır.
Bu konuda yapılacak Anayasal ve yasal düzenlemelerle ilgili önerileri neler olacaktır?
Kürt sorununun çözümü için öngördüğü değişimler nelerdir? CHP’nin kırmızı çizgileri hangi konuları içermektedir?
Bu ülke, Türk-Kürt-Laz-Çerkez-Boşnak-Gürcü- vs. kardeşliğinin bilincini taşıyan “Atatürk Milliyetçiliği” esasına göre kurulmuştur. 1980’lerde bölge halkına uygulanan anti-demokratik baskıları Türk Ulusu asla onaylamamış, vicdanında kanayan bir yara olarak taşımıştır.
Ancak karanlık dönemin baskıcı uygulamaları sonlandırılmış, kültürel haklar tanınmış, 2013’de Anadilde Savunma Hakkı yasalaşmıştır. Kendi anadilini öğrenmeyi ve kendi anadilinde okur-yazar olmayı isteyenler için kurslar açılmıştır. Aileler çocuklarına Türk Alfabesinde bulunmayan X ve Q gibi harfleri içeren isimler verebilmektedir. Birçok yerleşim yerinin Türkçe isimleri değiştirilmiştir. 2008’de yürürlüğe giren Kanun ile “ TRT Kurumunun Türkçe dışındaki farklı dil ve lehçelerde yayın yapabilmesinin” önü açılmıştır. Kürtçe( Soranice ve Zazaca) yayın, Kürtçe sözlü müzik, TV programı ve kültürel etkinliklerin önündeki yasal engeller kaldırılmıştır.
Eğitimde, çalışma yaşamında, siyasette, ekonomik yaşamda, hukuk sisteminde, hatta askerlikte vatandaşlık hakları bakımından Türk ve Kürtler arasında hiçbir ayırımcılık yapılmamıştır.
TSK’da yüzlerce Kürt kökenli subay, siyasette Cumhurbaşkanlığına kadar yükselen çok sayıda siyasetçi, üniversitelerde çok sayıda akademisyen, Türkiye’nin en zenginleri içinde ön sıralarda yer alan holding sahibi iş adamları bulunmaktadır.
Uygulamalardaki aksaklıklar veya bireysel hatalı yaklaşımlar, yasal olarak tanınan hakların geçersizliği anlamını taşımamaktadır.
Terörle mücadele, Kürt vatandaşlara karşı değil, Bölücü Terör Örgütüne karşı yapılmış, Devletin vatanı ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü esas alan meşru bir mücadeledir.
O halde soru şudur: Kürtçü siyaset, hangi hakların peşindedir? Kürtler, Türk kökenli olanların sahip olduğu hangi haklardan yoksundurlar?
Aslında yanıt açıktır. Kürt sorunu diye adlandırılan yapay gündemin ana konusu kimlik sorunudur.
• Atatürk Milliyetçiliğinin kapsama alanını kabullenmemek ve Kürt kimliği ile tanınmak sorunudur.
• Türkiye Devletinin iki milliyetli bir yapıya dönüştürmek ve mikro milliyetçilik yani ırkçılık yaparak, Kürt vatandaşı olarak Anayasa’da yer almak sorunudur.
• Irk esasına dayanmayan Türk Milleti olgusunu bölüp parçalamak ve etnik kimlikli bir yapı yaratmak sorunudur.
• Açıkça konuşulmayan, konuşulması da istenmeyen, dillerin altındasaklanan bakla budur !
Anadilde eğitim talebi bu sürecin anahtarıdır. Türkçe eğitim kilidi açıldığında, iki kimlikli bir yapının yolu da açılacaktır. Birbirine yabancılaşmış, birbirini anlamayan, Ulusal ve birleştirici eğitimden uzaklaşmış federatif bir yapının anahtarı, anadilde eğitim olacaktır.
Masum gibi görünen sessiz taleplerin arkasında yatan emperyalist projeyi görmemek aymazlıktır.
Kendi ülkelerinde resmi dilde eğitim yaptıran emperyalist blokun, Türkiye’de anadilde eğitim dayatması yapması boşuna değildir.
Dönüşüp, başkalaşmış ve patronunu değiştirmiş olan PKK’nın tasfiyesi masalı ve Örgütün köhne lideri Öcalan’a bu konuda biçilen rol, Terör örgütünün yıllardır süren taleplerini elde etmek için yazılan yeni bir senaryodur.
Türk siyasetinin bu süreci TBMM’de meşrulaştırması ve tuzağa CHP’nin de çekilmeye çalışılması tarihi bir yanılgı olacaktır.
Bu yanılgının bedelini Türk Ulusu ödeyecektir.
Çok Okunanlar
Icardi, yeni sevgilisi ile kızlarının fotoğrafını paylaştı: Wanda Nara çıldırdı
Narin Güran cinayetinde şok detaylar
Poligonda intihar etmek istedi, engellemeye çalışan eğitmeni de vurdu
Kızıl Goncalar'ın senaristinden Serenay Sarıkaya'ya küfürlü destek
Oyuncu Deniz Işın'dan, Serenay Sarıkaya ve Ayşe Barım'a tepki dolu satırlar
Kasımpaşa - Fenerbahçe maçı ne zaman? Hangi kanalda yayınlanacak?
Özgür Özel, Abdullah Öcalan'a dünür başı olsun!
Ferdi Tayfur'un avukatından miras açıklaması geldi
Reyting sonuçları açıklandı! 8 Ocak Çarşamba günü hangi yapım zirveye yerleşti?
Real Madrid - Mallorca maçında Arda Güler ilk 11'de olacak mı?