Netanyahu, ABD Kongresinde dakikalarca ve defalarca ayakta
alkışlandı. Ardından “ Amerikalı bir Siyonist olduğunu söyleyen” Biden’a
teşekkür ederken, her ikisi de arkalarında bıraktıkları kan izinden ve insanlık
dışı soykırımdan en küçük bir rahatsızlık duymuyorlardı.
Hıristiyan Siyonizmi, 11 Eylül saldırılarından sonra
emperyalizmi yönlendiren bir güç haline dönüştü.
Nedir Hıristiyan Siyonizmi? Yahudi halkının “vaad edilmiş
kutsal topraklara” dönüşünü savunan ideolojidir. Hıristiyan Siyonistlerinin
inancına göre, Yahudiler Kutsal topraklara dönünce, Hz İsa’nın ikinci gelişi
gerçekleşecek, “Tanrı’nın Krallığı”
kurulacak ve İsa dünyaya hükmedecektir.
Şubat 1996’da Kudüs’de 3. Uluslararası Hıristiyan Siyonizmi
Kongresi düzenlendi. Bu kongre sonunda yayınlanan bildiride;
“ Herşeye gücü yeten Baba Tanrı’nın dünya için kurtuluş
planını açıklamak üzere İsrail Halkını seçtiği” açıklandı. Ayrıca; “İsrail
Ulusunun yeniden doğuşunun hem Eski Ahid (Tevrat) hem de Yeni Ahit (İncil)’deki
kehanetlerin gerçekleşmesi olduğu” mesajına yer verildi.
Hıristiyan Siyonizmi, Protestan mezhebinin en tutucu kanadı
olan Evanjelistlerin inancıdır. Evanjelistler ABD’yi kuran tutucu
Protestanların devamıdır. Bunların kendilerini Hristiyan Siyonistler olarak
tanımlamaları Tevrat ve İncil’den oluşan Kitabı Mukaddes’in Hıristiyan alemince
bir bütün olarak kabul edilmesindendir.
Tevrat ve İncil arasındaki bütüncüllük en açık biçimde
İncil’in en önemli bölümlerinden olan Yuhanna’nın Vahyi bölümünde yer
almaktadır. Vahyin 21. Bap’ındaki ifade çok açıktır.
Yuhanna bir Aziz’dir ve yaşadığı vahyi şöyle anlatır:
“Ve beni Ruhta büyük ve yüksek bir dağa götürdü. Ve bana
mukaddes şehri, Yeruşalim’i, göğün içinden, Allah’tan inmekte olarak gösterdi.
Onda Allah’ın izzeti vardı…. Oniki kapısı ve kapıların üzerinde yazılmış adlar
vardı. Bunlar İsrailoğullarının 12 soyunun adlarıydı”
Yeruşalim neresidir? Kudüs…
Yine Yuhanna’nın vahyinde Tanrı’nın dünyanın sonu geldiğinde
yapılacak savaş olan Armagedon’u ve
kıyameti haber vereceği 7 Kilisenin isimleri yer almaktadır.
Nerededir bu 7 Kilise?
Batı Anadolu’da, Ege Bölgesinde.
İsimleri ise şöyle sıralanmış; Efes, İzmir, Bargama,
Tiyatiraya (Akhisar), Sardise ( Salihli), Filadelfyaya (Alaşehir) ve Laodikyaya
( Denizli)
Vahye göre İsa, yeniden bedenlenenecek, bu 7 kiliseden
birine inecek ve 1000 yıl sürecek “Altın Çağ”, ya da “Tanrının Krallığı
başlayacaktır.
Böylece “Yeşaya’nın Kehaneti” başlıklı önceki yazımda
belirttiğim gibi, Yahudi inancı ile Hıristiyan inancının ortak noktaları
Anadolu’da kesişmekte ve Tanrı’nın Musa’ya vaad ettiği alanda İsa da Krallığını
ilan etmektedir.
Evanjelistler, bu inançla, vaazlar vererek toplumları
Siyonist Hıristiyanlığa davet etmeyi ve dini yaymayı yüzyıllardır
sürdürmektedirler.
Evanjelizm, ABD’de en yaygın mezhep olup, oranları nüfusun %
25’ine ulaşmaktadır.
2017’de ABD’de yapılan Life Way Anketine göre, Evanjelist
Hıristiyanların % 80’i, İsa’nın ikinci gelişi için İncil’deki kehanetin
gerçekleşmesi, yani İsrail’in yaratılış sürecinin tamamlanması gerektiğine
inanmaktadır. Kehanete inanların oranı Siyahiler arasında ise % 50’dir.
34 Yüzyıl geride kalan Yeşaya kehanetlerini ve 23 Yüzyıl önce yazılan Yuhanna’nın Vahyini, pek de önemsememek mümkün mü?
Ne yazık ki değil…
Tevrat’ın 6. Kitabında ve İncil’de yer alan ve
Tanrısal bir emir olan Vaad Edilen Topraklara ulaşmak için ABD kökenli
kuruluşlar yıllardır çalışıyor. ABD, Dini sadece iç politikanın bir aracı
olarak kullanmakla kalmayıp, emperyalist projelerinin bir aracı olarak da
kullanmaktan kaçınmıyor.
JOSHUA PROJESİ
İngilizce adı ile JOSHUA,
Netanyahu’nun diliyle YEŞAYA, İslamiyete göre ise YUŞA Projesi
Türkiye’de yürürlükte.
“Joshua Project”, ABD’de Colorado Springs’de 1995’te
başlatılmış. 2006’da resmi olarak ABD
Dünya Misyonu Merkezi’nin yani misyonerlik merkezinin bir parçası olmuş.
Evanjelistlerce yürütülüyor.
Görünürdeki amacı
misyonerlik faaliyetleri için gözlem yapmak, veri toplamak.
Peki, hangi verileri topluyor?
“Joshua Project Türkiye” sayfasında, 2024 yılına göre güncellenmiş veriler ayrıntılı olarak belirtilmiş;
• Türkiye’de
yaşayan tüm insan grupları etnik kimliklerine ve milliyetlerine göre 85 gruba
ayrılmış. Sayıları belirlenmiş ve Türkiye haritası üzerinde yoğunluklu
olarak yaşadıkları bölgeler saptanmış.
• Her
grubun hangi dinden olduğu, hangi dili konuştuğu yüzdelik değerlerle
hesaplanmış.
• Bu
gruplar içindeki Hıristiyan kökenlilerin yanısıra Evanjelistlerin oranı ve
Evanjelistlerdeki yıllık artış oranları belirlenmiş.
• Misyonerlik
faaliyetleri için kurumsal yapı, kiliseler, kutsal metinler üzerinde çalışmalar
yapılarak hangi topluluğa hangi tür dinsel metinlerin verileceği saptanmış.
• Ayrıca
eğitim ve iş imkanları için başvuru sayfaları açılmış.
• Ayrıntılı
ve titiz bir çalışma ile Türkiye taranmış.
• Toplanan
verilere göre; Evanjelistlerin, Türkiye’de
yıllık artış oranı % 1,2.
• Her
grubun yaşam alanları, yaşam tarzları, inançları, ihtiyaçları ve bunlarla
ilgili dua yöntemleri saptanmış.
Örneğin Zaza Alevileri için edilecek dua şöyle;
“Tanrı’ya onların kalplerini yumuşatması ve İncil’e açması
için dua et.
Tanrı’dan Türkiye’de azınlıkta olan bu gruba güç vermesi ve
onları koruması için dilekte bulun.
Tanrı’dan Zaza Alevilerinin
boşlugunu sadakatle
dolduracak bir arabulucu ordusu
dile.
Tanrı’dan Türkiye’de yaşamayı kabul ederek Zaza Alevileri
arasında çalışacak eğiticiler dile.”
• Zazalar,
Alevi Zazalar (210.000) ve Dimlice konuşanlar( 1.323.000) olarak iki gruba, Kürtler de, Kurmançça
konuşanlar (9.299.000), Türkçe konuşan Kürtler( 6.445.000) olarak iki gruba
ayrılmış.
• Çalışmada
alt dil grupları da saptanmış. Ayrıca örneğin Araplar; (Irak, Kuzey Irak,
Mısır, Ürdün, Lübnan, Libya, Fas, Kuzey Yemen; Cezayir, Filistin, Sudan,
Suriye, Tunus gibi millet esasına göre ayrıştırılarak sayısal veriler
derlenmiş.(1.214.792) En büyük grup ise 593 bin ile Kuzey Irak kökenliler.
Türk kökenliler ise 61 milyon 800 bin olarak belirtilmiş.
• Türkiye’deki
etnik grupların dünyanın diğer bölgelerindeki sayısal verilerine yer verilmiş.
• Tam 85
insan topluluğu için kendi dilleri ve alfabeleri ile dinsel metinler
hazırlanmış.
Bu bir misyonerlik faaliyeti mi? Yoksa misyonerlik kılıfına
bürünmüş bir işgal projesi mi? Öyle ya, bu taramanın yapıldığı Anadolu
yarımadası “vaad edilen ülke” !
Misyonerlik çalışmalarının Osmanlı Devleti döneminde
kaldığını düşünmenin çok yanıltıcı olduğu ortadadır.
1886’da “The Evangelical Union Church of Pera” (Evanjelizm
Birleşik Pera Kilisesi) adıyla Beyoğlu’nda kurulan Kilise, 1956 yılına kadar
American Board (Misyonerlik Teşkilatı) dan finansal yardım almıştır. 1966
yılında ise adı, “ The Union Church of İstanbul” (İstanbul Birleşik Kilisesi )
olarak değiştirilmiştir. Halen faaliyetlerine Hollanda Başkonsolosluğu arazisi
içinde devam etmektedir. Evanjelizmi yaymayı amaçlayan Kilise, 2020’de
Mecidiyeköy’de “Uluslararası Hristiyanlık Burs Merkezi’”ni açmıştır.
Misyonerlik günümüzde emperyalizmin yeni bir aracı olarak
varlığını sürdürmektedir.
Osmanlılar dönemindeki misyonerlik faaliyetlerini bir başka
yazımda, kendi orijinal kaynaklarına ve raporlarına dayanarak anlatacağım.
Ancak bir tuhaf cehalete de dikkat çekmeden geçemeyeceğim.
Hz. YUŞA TEPESİ
Yahudilerin ve Hıristiyanların birleşik bir cephe
oluşturarak kutsal ilan ettiği ve Tevrat’ın 6. Kitabında yer alan kehaneti
nedeniyle soykırıma gerekçe yaptığı Yeşaya/ Joshua/ Yuşa adlı peygamberin mezarının
İstanbul’da Beykoz’da olduğuna yıllardır inanılıyor. Onu İslam’ın kutsal kişisi
zanneden, halkımız orada derdine çare arıyor.
Devam edelim; Beykoz/ Anadolu Hisarı’nda, Yuşa Hazretleri
Tepesi adı verilen yerdeki türbe ona mı ait?
Kuran da adı geçmemesine rağmen, tefsirlerde, Hızır ile buluşan kişinin Yuşa olduğu
yorumunu yapanlar hiç mi sorgulanmaz?
Yabancı kaynaklar, mezarın Batı Şeria’daki Kifi Haris’de
bulunduğunu ve fotoğraflarını yayınlıyor.
Peki, bizdeki 17 metre uzunluğundaki, boş mezar ne zaman
yapılmış?
Hikayesi şöyle;
Kanuni Sultan Süleyman’ın süt kardeşi Yahya Efendi (1494-1570) rüyasında Hz. Yuşa’yı
görür. Yuşa, tepeyi işaret ederek, “beni burada bul” der. Böylece tepeye 17
metre uzunluğunda bir mezar ve türbe inşa edilir.
Akıl en değerli hazinemizdir.
M.Ö. 13 yüzyılda
yaşayan bir kişiye, 29 yüzyıl sonra, bambaşka bir coğrafyada mezar yapmak ve
Anadolu topraklarını işgal etme emri alan Yahudi peygamberini kutsallaştırmak
sonsuz bir hoşgörü mü yoksa aklın, bilimin ve tarihin yok sayılması mı?
Atatürk’ü yeniden saygıyla analım; “Hayatta en hakiki mürşit
(yol gösterici) ilimdir!”
Çok Okunanlar
BEDAŞ açıkladı... İstanbul'da elektrik kesintisi
23 Kasım 2024 günlük burç yorumu
İsmi Fenerbahçe ile anılıyordu: Al Nassr'da flaş Talisca gelişmesi
Yalı Çapkını dizisinde ayrılık
Al-Nassr'da kadroya alınmayan Talisca'nın gitmesine bu formülle izin verecek!
Av. Turan Karakaş hayatını kaybetti
Gazeteler Kılıçdaroğlu'nun davasını nasıl gördü?
22 Kasım 2024 Cuma yayın akışı: Bugün TV'de neler var?
Conor McGregor'a cinsel tacizden ceza
22 Kasım Cuma reyting sonuçları: Zirvede hangi program yer aldı