25 Nisan, saat sabah 04.30.
Şafağın sökmesine bir saat var. Trafik oldukça yoğun. Sidney’deki bu olağandışı yoğunluğun nedeni Anzak Günü Şafak Törenleri. Halk yaya olarak ya da arabalarıyla, kent merkezinde yapılacak resmi tören dışında anma toplantısı yapılacak bölgelere akıyor; yaşlılar, gençler ve çocuklar…
Öylesine çok çocuk ve genci alacakaranlık saatlerde ulusal görevleri için yollarda görmek insanın içinde bir burukluk yaratıyor.
Denizin kumsalla buluştuğu sahiller dolup taşıyor.
Tören alanlarına girerken ışıklı tabeladaki yazı dikkatimizi çekiyor: "Lütfen Sessizlik". Yüksek sesle konuşan, bağrışan yok. Çocukların hatta kucaktaki bebeklerin tümü sessiz.
Şafak sökerken saygı duruşu başlıyor. Halk, 109 yıl önce Gelibolu’da yitirdiği Anzak askerleri için ayakta.
Bir Avustralyalı general, Gelibolu’da yaşananları anlatıyor. Konuşmasının son bölümünü ise Türk-Avustralya dostluğuna ayırıyor ve Mustafa Kemal Atatürk’ün Anzak annelerine yazdığı o ünlü mektupla bitiriyor:
"Bu memleketin toprakları üstünde kanlarını döken kahramanlar!
Burada dost bir vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükun içinde uyuyunuz.
Sizler, Mehmetçikle yan yana, koyun koyunasınız.
Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar!
Gözyaşlarınızı dindiriniz, evlatlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler. Ve huzur içinde rahat, rahat uyuyacaklardır.
Onlar bu topraklarda canlarını verdikten sonra, artık BİZİM EVLATLARIMIZ OLMUŞLARDIR."
M. Kemal ATATÜRK
Gözlerim yaşarıyor, bir kez daha O’nun olağanüstü dehası içimi titretiyor.
ANZAK kelimesinin açılımı, Avustralya ve Yeni Zelanda Kolordusu.General, Gelibolu’ya gönderilen birliklerin amacını şöyle açıklıyor: “Çanakkale Boğazı’nı geçerek Osmanlı’nın başkentini kuşatmak.” Düz, sade, yorumsuz, dürüst bir itiraf gibi…
Hala İngiliz Milletler Topluluğu’nun üyesi olmaları, sömürge dönemlerinde 14 bin km uzaklıktaki bir ülkeye İngilizler tarafından neden gönderildiklerini sorgulamalarını perdeliyor. Sebep-sonuç ilişkileri kurulmamış yapay tarihsel anlatımlarda “topraklarını korumak” vurgusu öne çıkarılıyor.
Anzak Günü, Avustralya ve Yeni Zelanda'da şehitlerini anmak için tatil ilan edilmiş. Kıta halkının “Ölümcül Kıyılarda” bir suç kolonisi olarak başlayan ve Büyük Britanya İmparatorluğu’nun sömürgesi olarak süren acılarla dolu tarihsel yolculuğu, farklı ırk, kültür ve dillerdeki bu insanları bugün Avustralyalı kimliğinde birleştirmiş.
Ancak bir ULUS olabilmeleri için tarihlerinin bir bölümünü de unutmaları gerekmiş.
Kolonizasyon dönemi sona ermiş olsa da hala İngiliz Milletler Topluluğu’nun üyesi olmaları nedeniyle suç kolonisi oldukları dönemde uğradıkları emperyalist sömürünün gerçekleri ile yüzleşmeleri olanaksız. Gerçek bir tarih yazabilmeleri için bağımsız olmalarına ihtiyaç var. Çünkü gerçek tarih anlatısı gizlenemez biçimde suçluyu işaret ediyor: Büyük Britanya İmparatorluğu.
Bütün gerçeklere karşın anlaşılması zor olan, Gelibolu’da 10.500 Anzak askerinin ölümü ile sonuçlanan savaşın kahramanı Atatürk’e duyulan hayranlık.
Sidney ve Canberra’da (başkent) ve Yeni Zelanda’nın başkenti Wellington’da Atatürk anıtları var. Ancak en büyüğü, en etkileyici olanı ve en anlamlısı Batı Avustralya’nın Albany kentinde.
Sidney’den uçakla 5 saat süren bir yolculukla Avustralya’nın 4. büyük kenti olan Perth’e ulaşıyoruz. Albany’ye gitmek için de karayolunda 4 saat yol alıyoruz.
Albany’de Hint Okyanusu’na bakan bir tepede olağanüstü büyüklükte bir Atatürk heykeli bizi karşılıyor. Çevre düzenlemesi özenle yapılmış. Heykelin elinde rulo halinde bir kâğıt var. Heykelin altındaki taşta “Yurtta Barış, Dünyada Barış” yazısı yer alıyor.
Heykele ulaşmak için merdivenlere yöneldiğimizde Anzak annelerine yazdığı mektubun duvardaki plaketini görüyoruz. O zaman elindeki rulonun da o mektup olduğunu anlıyoruz.
Heykel, büyük bir körfeze bakıyor. Körfezle karşısındaki adayı ayıran boğazın adı: M. Kemal ATATÜRK Boğazı.
Heykeli koskoca Avustralya kıtasında neden buraya dikmişler diye meraklanmamak mümkün değil. Bu sorunun yanıtını da Albany Anzak Müzesi’nde öğreniyoruz.
Bu körfez, Anzak Kolordusu’nu Gelibolu’ya taşıyan İngiliz donanmasının toplandığı ve harekâtın başlatıldığı yer. Avustralya sanki Atatürk anıtı ile “Barış” mesajı veriyor.
SİZİ SAYGI İLE SELAMLIYORUM
Anzak Müzesi’ne ulaştığımızda yaşadığımız bir olay bizleri çok duygulandırdı. Müzede görevli yaşlı bir Avustralyalı, hangi milletten olduğumuzu öğrenince kollarını “hazır ol” konumuna getirip, başını öne eğerek, “sizi saygı ile selamlıyorum” dedi.
Atatürk’ün ışığında yüreklerimiz aydınlandı.
Müzenin bir Atatürk köşesi var. Elbette o ünlü mektup da yer alıyor. Ancak hemen altında bir altın sigara tabakası görüyorsunuz. Tabaka, Atatürk tarafından Avustralya Başbakanı Stanley Bruce’a armağan edilmiş. Çünkü Bruce da Gelibolu’da savaşanlardandır.
Altındaki yazı şöyle:
“Bruce, bu değerli armağanı yaşamı boyunca özenle sakladı. Atatürk’ün, Türkiye ile olan sonsuz bağlılığımızı anlatan sözlerini de kalbinde taşıdı"
Avustralya’ya her gidişimde Türk olmaktan onur duyacağım bir olayla karşılaşıyorum. Bu onuru kime borçlu olduğumu da elbette biliyorum. Ölümünden 86 yıl sonra yolumuzu belirleyen, umudumuzu güçlendiren Mustafa Kemal Atatürk’e.
Bir mektupla dünyanın bir ucundaki kocaman bir ülkenin insanlarının gönüllerini fetheden, acılarını dindiren ve BARIŞ çağrısı ile dünyaya örnek olan büyük Önder’imize…
Kendi güzel ülkemde O’nun adını tarihimizden kazımak isteyenlerin nafile çabalarına verilecek en güzel yanıtı da bir atasözünde buluyorum:
GÜNEŞ BALÇIKLA SIVANMAZ
Çok Okunanlar
2025 asgari ücret için işverenin beklentisi ve yeni rakam belli oldu
Fatih Altaylı, Sözcü’deki istifaların perde arkasını anlattı
“Batı Kürdistan” kimin olacak? - II
Teğmenlere 'İtirafçılık' dayatması mı?
Gelinim Mutfakta 12 Aralık puan durumu: Çeyrek altını bugün kim aldı?
Suriye’de nasıl bir rejim kurulacağını görmek için Reyhanlı’ya gidin!
Bugün hangi burçlarda değişim var? 12 Aralık günlük burç yorumları
Fenerbahçe evinde Athletic Bilbao’ya kaybetti
Cihatçı teröristlerden, “ılımlı İslamcı” çıkar mı?
2024 kamu personeli alım ilanları yayımlandı: KPSS’li ve KPSS’siz başvuru