Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,2401
Dolar
Arrow
34,4862
İngiliz Sterlini
Arrow
43,5545
Altın
Arrow
2962,0000
BIST
Arrow
9.549

Siyasette cinnet hali

Siyaset toz, duman…

Ülkemde hava, kurşun gibi ağır…

Siyasetçiler dolu dizgin saçmalıyor… Tabii ki “saçmalamak”  yapılanların en hafif anlatımı.  Bu tablonun sadece yaklaşan erken seçim ve kronikleşen Yeni Anayasa için, saltanatçıların bir  taraftar devşirme projesi olduğunu düşünmek çok iyi niyetli bir yaklaşım. 

Bahçeli’nin Öcalan’a akıllara ziyan siyasi rüşvet önerisi ile başlayan deprem, Özgür Özel’in “Kürtlere bir Devlet teklif ediyorum, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin sahibi olmayı teklif ediyorum” sözleriyle çığrından çıktı.

Sanırsınız ki bu Devlet, bu Millet “babalarının malı”. Bozdur, bozdur kullan ! 

Bahçeli, 75 yaşına gelmiş ve yaşamının üçte birini tecritte geçirmiş Öcalan’ın PKK’yı tasfiye edebilecek güçte olmadığını, PYD/YPG’nin doğrudan ABD güdümlü olduğunu, sadece YPG’de 85 bin silahlı ve eğitimli militanın varlığını bilmiyor mu? Biliyor elbette…

Bebeklerin ve 30 bin insanın katilini nasıl TBMM’ye çağırıp, Umut Hakkı ile ödüllendiriyor?

TUSAŞ saldırısı PKK’nın yanıtı değil mi? 

Bu sahte çağrı aslında çok yönlü bir tuzak…

Devletin, 40 yıllık bir mücadele sonunda, terörist başına;  “Biz yapamadık, sen yap, gel konuş, bitir şu terörü” mesajını, yani acizliğini, yenilgiyi kabullenişini en iddialı milliyetçi olarak tanımlanan Bahçeli tarafından ilettirmesinin akıl alır bir tarafı olabilir mi?

Cumhur İttifakı ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesinin işbirlikçisi olarak çalışıyorsa, olabilir. Cumhur İttifakı Büyük Kürdistan’ın kurulmasına ikna olmuşsa, olabilir.

PKK’nın siyasi ayağı olan DEM Partisinin eşit vatandaşlık, ana dilde eğitim, federasyon konusundaki ısrarlı taleplerine razı olmuşsa, olabilir.

Ancak çatık kaşlarıyla kürsüsünden bas bas bağıran, terör konusunda  PKK’ya, DEM Parti’ye hatta CHP’ye tehditler savuran Bahçeli’nin siyasetin karanlık dehlizlerinde yürümekte çok deneyimli olduğu da bilinen bir gerçek.

Saltanatının devamı için, kendi ifadesi ile “DEM’lenerek”, bölücü bir Anayasanın yapılmasına  razı olacağını düşünmek çok zor görünüyor.

Ancak Bahçeli – Erdoğan tarafından kurulan tuzak çok hızlı şekilde sonuçlarını vermeye başladı. Kürt oylarına göz dikenleri tetikledi. Siyasetin sazanları atağa geçti. Cumhurbaşkanlığı seçiminde yaşanan iftiralar ve karalamalar unutuldu.  “El yükseltme” yarışı başlatıldı ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti, sanki Türkiye’deki Kürtlerin devleti yokmuşçasına Kürtlere teklif edildi.

Vay ki, vay !!!

Ardından Cumhur İttifakının Öcalan açıklamasını unutturacak bir hamle geldi. Esenyurt Belediye Başkanı “terör iltisakı” nedeniyle hapse atıldı. Öcalan’a “umut hakkı” isteyenler, şaibeli kanıtlarla görevden alınan Başkan için ses çıkarmadılar ve hukuksuz yargıya sığındılar.

Esenyurt Mitinginde DEM eş genel başkanı CHP kürsüsünden konuştu. Miting meydanındaki DEM flamaları, CHP flamalarından fazlaydı.

Neler oluyor? Kimler nereye koşuyor? Bu vıcık, vıcık bir sahte siyaset kurgusu mu? Yoksa emperyalizmin hayalleri devreye mi sokuluyor? Göreceğiz… 

Ancak iktidara bu kadar yaklaşmışken, CHP’nin ciddi bir özeleştirisi yapmaya ve doğru adımlar atmaya ihtiyacı var. 

CHP’nin; Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi- Demokratik Açılım- Çözüm Süreci- Müzakere söylemleriyle 2009 yılında Oslo’da MİT-PKK görüşmeleriyle başlayan süreçte yaşananları, sözde Akil İnsanları, Habur rezaletini, çadır mahkemelerini, Kandil ve Mahmur Kamplarından pişmanlık beyan etmeden ülkeye alınan PKK’lı teröristleri, Devlet’in Habur’da teröristlerin ayağına nasıl gittiğini, AKP’nin  teröre  nasıl teslim olduğunu, teröristlerin BDP organizasyonu ile toplanan 50 bin kişilik bir halk yığını tarafından PKK bayraklarıyla nasıl karşılandığını ve bu oyunun gerçek yüzünü hatırlamaya  ihtiyacı var.

Devleti Kürtlere teklif edenlerin, Kürt siyasetinin neyi talep ettiğini ve taleplerin hangilerini olumladıklarını kamuoyuna açıklama yükümlülükleri de var.

Şu sorular açıklıkla yanıtlanmalıdır:

Türklerin sahip oldukları hangi haklardan Kürtler yararlandırılmıyor?

Otokratik yönetimin Anayasal temel haklardan ( düşünce ve ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü, toplantı hak ve özgürlüğü vs gibi) yoksun bıraktığı kesim sadece Kürtler midir?

Anti demokratik uygulamalar ve yargı bağımsızlığının ihlali nedeniyle yıllarca ceza evlerinde çürütülen hatta ölen Ulusalcı vatanseverlere hangi Kürt siyaseti sahip çıkmıştır?

“Türkiye Cumhuriyeti Devletini kuran Türkiye Halkına Türk Milleti denir” tanımının yerine “eşit vatandaşlık” bahanesi bu tanıma  eklemlenmek istenen Kürt Milleti kavramı konusunda CHP ne düşünmektedir?

Gelişmiş Batı demokrasilerinin Anayasalarında yer alan Amerikan Milleti, Alman Milleti, Fransız Milleti, İngiliz Milleti vs gibi “tek milletli” tanımlar kabul görürken, vatandaşlık esasına dayalı Türk Milleti tanımından neden rahatsızlık duyulmaktadır?

Yine, çok sayıda farklı dilin konuşulduğu  söz konusu ülkelerin tamamında eğitim dili olarak bu ülkelerin resmi dilleri, “tek dil” olarak kullanılırken, Türkiye’de “ana dilde eğitim” dayatmasının bir demokratik hak olduğu iddiası konusunda CHP ne düşünmektedir?

Kürt siyasetinin yıllardır dillendirdiği federasyon- özerklik iddialarını demokratikleşmenin bir aracı olarak kabul etmek mümkün müdür?

Üniter yapıya sahip çıkmak, ulus devleti korumak, Atatürk Milliyetçiliğini sahiplenmek, laikliği koruma altına almak Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Kurucu Partisinin oy uğruna feda edebileceği değerler midir?

Kaldı ki siyaset tarihimiz bu yanlışa düşenlerin seçimlerde uğradığı yenilgilerin örnekleri ile doludur.

CHP’nin günümüzdeki yöneticilerinin, övünçle arkasında durduğumuz, Büyük Önder’imizin emaneti olan  Kurucu Parti’mizi  popülist bir eksen kaymasına uğratmaya haklarının olmadığını da bilmeleri gerekir.

İktidarın başlattığı, tuzaklarla dolu  siyasi cinnet halinin arkasına takılmak yerine, kendi onurlu tarihsel kimliğine sahip çıkmak fırsatı kaçırılmamalıdır.