On bin yıldır nerdeyse yaprak oynamayan Dünya’da, son 300 yılda inanılmaz değişim oldu.
Ve özellikle son 50 yılda ve hatta 1990’lardan sonra artık takip edilemez bir hale geldi.
Dedemiz doğduğunda olmayan, bilgisayar ve cep telefonları, artık çocukların günlük oyuncağı oldu.
1960’larda hayatımıza giren bilgisayarlar, cep telefonlarımıza sığar hale geldi.
Çip teknolojisi de tabuta son çivi oldu.
YÖK’te boş durmadı.
Elinden geldiğince, üniversiteleri yönlendirmek için toplantılar yaptı, yapay zeka tacizine başladı.
Üniversitelerin her bölümüne yapay zeka uzantılı dersler eklendi.
Tezler ve araştırma konuları, yapay zeka ile keşif-metraj-hakediş, yapay zeka ile proje planlama, yapay zeka ile bütçeleme, yapay zeka ile yaklaşık maliyet diye uzayıp gidiyor.
Türkoloji bölümü dahil.
Yapay zeka ile osmanlıcadan tercüme, yapay zeka ile Osmanlı’da kadılık sisteminin tesis edilmesi ile devam ediyor.
İyi mi oldu?
Çok da iyi oldu.
Oldu da yeterli akademisyen olmayınca, istenilen ilerleme bir türlü sağlanamadı.
Bilgisayar bölümünü bitiren öğrenciler, yurtdışına kaçtı.
Kalanlar da akademiye ilgi duymadı.
Bilgisayar bölümleri de matematikçi, fizikçi ya da istatistikçilerin eline kaldı.
Ha ne yapalım?
Yerli insan kıymetlerimiz ile bu sorunun çözülemeyeceği artık herkesçe biliniyor.
Dünyanın belli bölgelerine odaklanarak, bize kolay uyum sağlayacak milletlerden öğrenci devşirmemiz belki sorunu çözebilir.
Özellikle, bazı sömürge ülkelerin eğitim sisteminde yetişmiş ancak ülkesi tarafından dışlanan uluslar, bu derdimize çare olabilir.
Fransız sistemi ile yetişen fakat Fransız oligarşisinden hoşlanmayan bazı müslüman Afrika ülkeleri ya da müslüman hint bölgesi en önemli kaynak noktası olabilir.
Diğer yandan, tarihsel süreçte ezelden kardeşimiz olan Pakistan ve Bangladeş bölgesi ikinci bir kaynak olabilir.
Uzak doğuda bulunan Endonezya gibi pusulasını Türkiye’ye çevirmek isteyen ülkeler olabilir.
Yine Asya da bulunan Peçenek ve Kıpçak gibi akraba topluluklar da olabilir.
Çin sistemi ile yetişen Uygur Türkleri de eğitim için ülkemize gelmeye can atıyorlar.
Biz gönülden seven ve abi gören tüm bu Türk sevdalıları, Türkiye Cumhuriyeti'ni yeni devrimlere taşıyabilir.
Bu akrabalarımızı sistemimize entegre ederek, Türkiye’nin altyapısı ile gurbetçi duyguları harmanladığımızda, 2050 Türkiyesi çok başka bir sevlet olacaktır.
Kendi bilişim teknolojisini üreterek, akraba devletleri de kalkındıran bir “merkez ocak” olacaktır.
Önümüzdeki on yılda, elli bin dost göçmen araştırmacıyı istihdam edemezsek, belki parçalanmayız ama sefil oluruz.
Ya da otistik bir yapay zeka sistemi ile yetiniriz.
Benden söylemesi.
Çok Okunanlar

Reyting sonuçları açıklandı! 7 Mayıs Çarşamba günü en çok izlenen yapım ne oldu?

Gelinim Mutfakta 8 Mayıs Perşembe puan durumu: Bugün çeyrek altını kim aldı?

2025 kurban bedelleri açıklandı

Bu kuşak kendisine biçilen sessizliği artık kabul etmiyor!

BEDAŞ İstanbul'da bugün elektrik kesintisi yaşanacak ilçeleri sıraladı

Cumhur İttifakı'nda büyük kayıp! Anket sonuçları ortaya çıktı

Ben Atatürk Orman Çiftliği: 100 yaşındayım

Bir meslek grubuna daha 'Yeşil Pasaport' geliyor

‘İletişimi anlamak insanı ve toplumunu anlamaktır’

Müzik kursunda iğrenç olay! Öğrencilerinin gözünü bağladı, 'tadım oyunu' oynadı