Bir ilkbahar günü okulun duvar gazetesi için söyleşi yapmak amacı ile Ümit Kaftancıoğlu’nun evinin kapısını çalmıştım. Ümit Amca’nın “adam” yerine koyan saygılı bir tavırla bir çocuğu karşılaması şaşırtıcıydı benim için. Sevecen bir baba şefkati ile saçlarımı okşamış, merakımı tetikleyen bazı sorular sormuştu söyleşiye başlamadan önce.
Söyleşi okulun duvar gazetesinde yayımladıktan çok kısa bir süre sonra, 11 Nisan’da, Ümit Amca katledildi. Söyleşiyi gazete bayisinde gördüğüm, Eğitim Mücadelesi dergisine götürdüm. Söyleşi, Eğitim Mücadele’sinin 7.sayısında yayımlandı. Bu, Ümit amca ile yapılan son söyleşi idi.
Bu söyleşide Ümit Amca, eğitim sisteminin toplumsal ilerlemedeki önemini vurgulamış ve atılması gereken adımları sıralamıştı. Eğitimin yaşama ve çağın gelişmelerine açık olması gerektiğini işaret ettikten sonra, yaratıcılık ve hayal gücünü tetiklemesi gerektiğini de özellikle belirtmişti. Bu amaçla, masal gibi, halk kültürü eserlerinden de yararlanılmalıydı. Teksas ve Tommiks gibi yayınlar gençliği köreltiyordu.
Ümit Amca’ya göre eğitim; öğrenciye tartışma, yorum yapma, canlılık ve rahat konuşma gibi özellikler kazandırmalıydı. Eğitim sistemimiz bu alanda ciddi eksiklikler taşıyordu.
Akla, bilime dayanan ve hayal gücünü eyleme çağıran bir eğitim sistemini savunuyordu Ümit Amca. Kitapları, yazıları, radyo programları ve izlediği sıra dışı yaşam çizgisi ile Ümit Amca; refahın adil paylaşıldığı özgür bir ülkenin oluşturulma mücadelesine ciddi katkılarda bulunuyordu. Dolayısıyla katli vacipti. Alacakaranlık hemen harekete geçti. O zamanlar küçük bir çocuk olan kızının gözleri önünde beş kurşunla katledildi. Kurşunlar aynı zamanda çocuk masumiyetine sıkılmıştı. Birçok aydınımız gibi Ümit amca da bedenini ülkesine ve halkına siper etmişti. Faili “meşhur” olan bu karanlık cinayet, hala aydınlatılmış değil.
Ümit Amca’nın katledildiğini duyduğumda, çocuk yüreğimden bir parça kopmuş ve bakışlarım üşümüştü. Cenazesine on binler katıldı. Ancak o zamanki demokrasi güçleri örgütlü olarak cenaze törenine katılmadılar. Bu eksiklik, hala içimi acıtan bir sızıdır.
Ümit Amca öldürülmeden önce doldurduğu kasette; ölümü halinde kendisi için gözyaşı dökülmemesini, sinemaya veya konsere gidilmesini öneriyordu. Ölüm hiç önemli değil diyor, yaşam var dağ gibi, yaşam var gökyüzü, deniz gibi… diye sesleniyordu.
Ümit Amca’nın katledilmesi ile bir kere daha eksildi ve küçüldü bu ülke. Sonra da alacakaranlık tüm şiddeti ve gaddarlığı ile çöktü ülkenin üzerine. Yaşananların utancından güneş bile kapattı yüzünü. Senden sonra yaşanan bu korkunç zulme rağmen Ümit Amca, yine de korkunun ve yılgınlığın sofrasına oturtmayı başaramadılar bu halkı, sonsuza dek de başaramayacaklar.
Ümit Amca’nın yapıtları ve örnek direngen yaşamı, karanlık tünelin uçundaki ışığa ulaşma mücadelemizde bizi aydınlatmaya hala devam ediyor.
Doğaya hürmeti ve yaşamı önceleyen, refahın adil paylaşıldığı özgür bir ülke inşa ettiğimizde, uyanıp sonsuz uykundan, sessizce o tarifsiz sevincimize katılacağını biliyorum Ümit Amca.
Çok Okunanlar
Gelinim Mutfakta kim elendi? 10 bileziği kim aldı? 22 Kasım 2024 puan durumu
Fenerbahçe En-Nesyri için Al-Nassr'den gelen rekor bonservisi reddetti
22 Kasım 2024 burç yorumları
BEDAŞ 22 Kasım'da İstanbul'da elektrik kesintisi yaşanacak mahalleleri açıkladı
Lüks araba markası Jaguar logosunu neden değiştirdi? Yeni logosu ne oldu?
Netenyahu'yu tutuklayacak ülkeler belli oldu!
Bakan Yusuf Tekin'den Teğmen Ebru Eroğlu ve diğer teğmenleri kurtaracak karar!
21 Kasım 2024 reyting sonuçları: Perşembe günü hangi yapım birinci oldu?
Mauro Icardi’nin Greeicy ile kulis paylaşımı Nara’yı çileden çıkardı
İsmi Fenerbahçe ile anılıyordu: Al Nassr'da flaş Talisca gelişmesi