ABD Başkan Yardımcısı J. D. Vance birkaç gün önce Münih Güvenlik Konferansı’nda bir konuşma yaptı. Vance, Avrupa için asıl tehdidin Rusya ya da Çin gibi dış aktörlerden değil, Avrupa’nın kendisinden – yani içinden – geldiğini söyledi.
Bu iç tehdidi, Avrupa’nın anti-demokratik söylem ve eylemlerine yordu. Bu söylem ve eylemlerden kastı ise, aşırı sağ partilere karşı alınan tutum ve bu partilerin söylemlerine karşı oluşturulan sosyal medya engelleriydi. Vance ayrıca Almanya’da popülist-ırkçı aşırı sağ AfD’nin lideri ile de bir görüşme yaparak yine “şok etkisi” yarattı.
Üstelik başkan yardımcısının bu güzide Münih performansı, tam da Trump’ın Putin ile uzun bir görüşme yaparak Rusya-Ukrayna Savaşı’nı sona erdirmek için Suudi Arabistan’da müzakere edeceklerini açıklamasının ardından geldi. Zaten Trump’ın savaşı bitirmek istediğini seçim kampanyasından beri biliyorduk. Ama Avrupa’nın Riyad masasının dışında kalması, Avrupalılar için bir soğuk duş etkisi yarattı.
Son günlerde gerçekleşen bu olayların ortaya koyduğu iki gerçek var. ABD, Avrupa’yı bu haliyle yaya bırakmış görünüyor. Konferansın kapanışında konferans başkanı Heusgen’in suratında oluşan ifade, tam bunu gösteriyor: “Korkarız ki, ortak değerlerimiz artık o kadar da ortak değil.”Peki Avrupa ne yapacak? ABD’ye göre, savunma bütçelerini arttırmalılar.
Ama birçok Avrupa ülkesi için bu, en çok korkulan senaryolardan bir tanesi. Fakat belli ki eski kıta bu koşullarda elbet bir şeyler yapmak zorunda kalacak. Hatta bu bağlamda Türkiye bile yeniden hatırlara düştü, hem de “adaylık” statüsü ile. Hani şu, sığınmacılar için tampon bölge olarak tahayyül edilen, sonra da fazla sığınmacı sığınma talebinde bulunuyor diye vatandaşları vize randevusu bile bulamayan ülke. Kinayeli davranmıyorum, zira hiçbir tasarı tek taraflı değil bunun farkındayım. Ancak yine de garipsedim doğrusu...
Bunun dışında lafı Türkiye’ye getirmemin bir sebebi de eski dünyanın sonunda bir yerlerde Türkiye için birbirine zıt iki eğilimin oluşacağını düşünmem. Birincisi, yukarıdaki örnekte de olduğu gibi Türkiye akıllara daha sık gelebilir. Yeniden hatırlanmanın değerlendirilebilecek bazı olanakları da ortaya çıkabilir ve dahası Avrupalıların deyimiyle kutupsuzluk, Türkiye’nin takip etmeye çalıştığı müphem “otonomi” politikasına yarayabilir. Fakat, Türkiye aynı zamanda böyle bir güvenlik-güvensizlik ortamında çevre bölgelerde yaşanacak ek istikrarsızlıklarla boğuşmak zorunda da kalabilir. Yeni istikrarsızlıkların yakın bir ihtimal olduğunu düşünüyorum.
Bunun dışında, eski dünyanın kıyısında oturduğumuz şu günlerde Türkiye’de muhalefet için de bazı kötü haberler var kuşkusuz. Yeni düzen tartışılırken çoğu zaman batılı liberal düzen veya batı sonrası uluslararası düzen gibi kavramlar kullanılarak hem bir ayrıma hem de bir rekabete atıfta bulunuldu. Rekabetin baki olduğu konusunda hemfikiriz ancak batı ya da batı sonrası fark etmeksizin küresel bir illiberalizm dalgasıyla ile karşı karşıya kaldığımız muhakkak. Üstelik bu dalga, on yıl öncesinde tartıştığımız şeklinden çok daha güçlü – ve absürt. Karşımızda, faşist partilerin “ifade özgürlüğü”nü savunan bir ABD var. Bu ABD’de “başkanın adamları”nı, ya da hadi moda tabirle söyleyelim oligarklarını, faşist partileri algoritmalarla daha fazla önümüze çıkaran Musk’lar oluşturuyor. Bugün karşı karşıya kalınan indoktrinasyon, çoğu zaman günümüze dair yapılan tarihsel benzetmelerin kaynağı olan 1930’lardan çok daha güçlü. Yani, sürekli elinizde tuttuğunuz telefon, İtalyan dopolavorosundan daha etkili. Böyle bir küresel düzlemde, Türkiye’nin “rekabetçi otoriterliği”nin pek de bir anlamı kalmayabilir. Muhalefet partilerinin – en azından bir kısmının – vadettiği demokrasinin küresel meşruiyeti giderek azalıyor. Böyle bir düzlemde, zaten rüzgâra karşı kürek çeken muhalefetin bir de küresel rüzgâra direnmesi gerekecek.
Büyük bir dönüşüme tanıklık ettiğimiz muhakkak. Tabii, pek de isteyerek değil…
Çok Okunanlar

İmamoğlu’nun gözaltı kararı Ankara’yı karıştırdı iddiası

Fark daha da artıyor, iktidarda düşüş sürüyor! MHP'de baraj tehlikesi

Volkan Konak'ın vasiyeti ortaya çıktı!

Bayramda marketler açık mı?

İmamoğlu operasyonlarındaki gizli tanık muamması sürüyor

Volkan Konak hayatını kaybetti! Ayrıntılar ortaya çıktı

Piyasada İmamoğlu operasyonunun yankıları sürüyor

Volkan Konak'a spor dünyasından veda mesajları!

Gençlerin heybesi taştı!..

Bayramda plan yapanlar dikkat!