Geçtiğimiz günlerde Enerji Bakanı Alparslan Bayraktar “Türkiye olarak, komşu pazarlarla bağlantılarımızı artırmaya ve 3 katına çıkarmaya çalışıyoruz. Coğrafi konumumuz açısından şu anda komşumuz Irak'a enerji sağlıyoruz, bölgede ve ülkede bir istikrar olması açısından Suriye'ye enerji tedarikimizi artıracağız. Bu bölgesel bağlantılar ve iş birliği çok daha önemli hale geldi” şeklinde bir açıklama yaptı. Buradaki enerji tedariki elektrik konusuna işaret ediyordu. Zira daha önce de Türk yetkililer Suriye’deki elektrik sorununa çeşitli açıklamalarla değinmişti.
Elektrik bir tarafa, bakanın bu açıklaması aklıma Suriye İç Savaşı öncesinde ve sırasında sıkça konuşulan enerji kaynakları ve (koridorları) meselesini getirdi. Hazır Suriye yeni bir rejimin şafağındayken ama her şey hâlâ çoğunlukla “toz dumanken” şu an bu konuyla ilgili neler konuşuluyor biraz bakmak istedim. Çünkü belli ki bunlar önümüzdeki süreçte hep masada olacak ve Türkiye’nin de dış politikasında önemli yer kaplayacak.
Son birkaç haftadır dönüp dolaşıp “Doğu Akdeniz” meselemize bağlanan boru hattı politikaları tartışılıyor. Bu, Katar’ın doğalgazını Suriye üzerinden Türkiye’ye taşıması beklenen boru hattı projesi fikriyle yakından ilişkili. Bu proje aslında 2000’lerin sonuna doğru ortaya çıkmış daha sonra Suriye’de iç savaşın genişlemesi ve değişen dengelerle birlikte rafa kaldırılmıştı. Suriye’de rejim değişikliği, projenin tekrar raftan indirilmesi anlamına da geldi. En azından açıklamalar bu yönde. Olası bir hat hem Türkiye’nin enerji güvenliği için hem de Avrupa’nın Rusya haricinde bir kaynaktan gaza ulaşabilmesi için önemli görünüyor. Tabii ki, buradaki en önemli soru işareti, ya da belirleyici, Suriye’nin geleceğinin ne denli istikrarlı olacağı...
Gerçi bu sorular sadece Türkiye’ye yönelik de değil... Sonuç olarak, enerji meselesi sadece devletler arası bir mesele değil. Ulus-ötesi bir konu olduğu için de bu soru işaretlerimin yanıtını “kapital”in duruşundan sezeceğiz diyebilirim.
Benim için daha ilgi çekici olan konu ise, Suriye’nin Türkiye’nin enerji projeksiyonuna birden fazla şekilde etki etmesi... Bunun en doğrudan örneği de Doğu Akdeniz’deki durum olacaktır. Türkiye’nin Suriye ile kurduğu ilişki, şimdilik sönümlenmiş görünen Doğu Akdeniz’deki sorunları yeniden hatırlatacak ve bölgesel aksları pekiştirecek - ya da yeniden yapılandıracaktır. Katar’dan Türkiye’ye uzanacak bir doğalgaz boru hattı projesinin, İsrail’i rahatsız ettiğini söylemek mümkün. Zira bu hattın rakiplerinden bir tanesi EastMed boru hattı projesi.
İsrailli düşünce kuruluşları birkaç haftadır Yunanistan ve (Güney) Kıbrıs ile işbirliği içinde harekete geçilmesi gerektiğini yazıyordu. Bu doğrultuda geçtiğimiz hafta taraflar da EastMed’in değiştirilmiş ve muhtemelen daha az maliyetli bir versiyonu için yeniden bir araya geldi. Bu revize planın, İsrail ve Kıbrıs arasında kısa bir boru hattı içerdiği, Kıbrıs’tan sonrasında ise gazın sıvılaştırılmış doğalgaz taşımacılığıyla nakliyesini öngördüğü söyleniyor. Yunanistan’a uzanacak bir boru hattı olmasa da Atina, bu iş birliğine Doğu Akdeniz’deki denge ve akslar açısından önem veriyor.
Kısacası yakın gelecekte Kıbrıs meselesini geçtiğimiz yıldan daha fazla konuşacağız diye düşünüyorum. Zaten konu sadece boru hatları tartışmalarının yeniden alevlenmesi de değil. Son bir ayda Suriye’de yaşananlar, gündeme bir de Türkiye ve Suriye arasındaki bir MEB anlaşması ihtimalini de taşıdı. Bu durum Doğu Akdeniz’de deniz yetki alanları gibi sorunlu meseleleri de yeniden gündeme getirecektir. Bu olası anlaşma Türkiye’de basında Mavi Vatan paradigması bağlamında heyecan yaratmış gibi görünüyor. Suriye’nin şu anda geçici bir hükümet tarafından yönetilmesi durumunun nasıl bir tartışma oluşturacağını da görmek gerekecek.
Aslında bu yazıya konu olan her şey ve Türkiye’yi ilgilendiren diğer meseleler de hep bu “gelecek” konusunda düğümleniyor. Öyle ki, Suriye ve enerji konusu sadece doğalgaz boru hattı politikası ve bunun Doğu Akdeniz’e etkisi bağlamında da düşünülemez. Suriye’deki petrol konusu da önemli.
Zira, ülkenin petrol kaynaklarının olduğu bölge SDG kontrolünde. Ankara’nın lağvolması için müphem bir zorlayıcı diplomasi yürütmeye çalıştığı bu örgütün kontrol ettiği bölgedeki rezervlerin geleceği de bir tartışma konusu. Örneğin Türkiye Enerji Bakanı “Suriye petrolünün Irak-Türkiye petrol boru hattı üzerinden dünyaya ve Türkiye’deki rafinerilere de açılabileceğini” belirtmişti. Ezcümle Suriye’nin kuzeyinin – ve aslında tamamının -alacağı şekil ülkelerin enerji projeksiyonları açısından da önemli.
Çok Okunanlar
9 ton ağırlığında kokain bulunan gemi kime ait?
Altın vuruş öncesi mıntıka temizliği
Brest - Real Madrid maçı ne zaman? Saat kaçta ve hangi kanalda yayınlanacak?
Fenerbahçe derken Galatasaray'a geliyor
Gassal hayranları büyük bir merakla 2'nci sezonu bekliyor
Türkiye'nin en itibarlı markaları açıklandı!
BEDAŞ 28 Ocak'ta İstanbul'da elektrik kesintisi yaşanacak mahalleleri açıkladı
Ünlü İtalyan şefin oğlunu bıçaklayan saldırganın ifadesi ortaya çıktı!
Ayşe Barım'ın evinde ve iş yerinde dikkat çeken belge iddiası
78 kişiye mezar olan Bolu'daki otel yangınında ikinci itiraf geldi