Eğip, bükmeden, kitabın ortasından konuşalım. Mesele açık, konu sarih aslında.
Süreci yakından takip ettiğim için rahatlıkla söylüyorum: Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in gözaltına alınması ve tutuklanması,“hukuki” olmaktan çok “siyasi” bir süreç görüntüsünde…
Konuyu açalım…
Öncelikle ifade etmek lazım ki bir Belediye Başkanına, kamu hizmetinin sürekliliği ve seçmen iradesine saygı gereği sabah saat 05:30’da gözaltı işlemi yapılmasını birçok kişi gibi ben de doğru bulmuyorum.
Bu uygulama, eskiden beri eleştirilen ve geçmişte şafak operasyonlarıyla evleri basılan askerler, gazeteciler ve siyasilere yönelik tartışmalı adli süreçleri anımsatıyor.
Bir kişinin sabahın erken saatlerinde evine ve işyerine gidilmesi, ancak kaçma şüphesinin olduğu durumlarda başvurulabilecek bir yöntemken, bunun Belediye Başkanı gibi üst düzey kamu personeline yönelik yapılması, bir gerekliliğin ötesinde “siyaseten algı oluşturma çabasının” neticesi gibi…
Konuya biraz daha yoğunlaştığımızda ise soruşturma aşamasında yaşanan tuhaflıkların bu algıya hizmet ettiğini görüyoruz.
Öyle ki; Ahmet Özer’e yöneltilen suçlama “terör örgütüne üye olma”. Bu suçun oluşması için belirlenmiş kriterler ise Yargıtay Kararları ile şekillenmiş durumda.
Yargıtay bu suçun oluşması için öncelikle “sıkı bir hiyerarşik bağın” olmasını zorunlu kılıyor. Özetle, kişinin iradesini “bağlı olduğu” örgüte teslim etmesi, bu örgütün talimatları doğrultusunda “koşulsuz” şekilde ve “teslimiyet” halinde hareket etmesini bekliyor.
Sizi hukuki tartışmalara boğmak değil niyetim. Uzun uzadıya Yüksek Mahkeme kararlarını irdelemek hiç değil.
Ama “sıkı hiyerarşik bağa” dair bir tespit eğer yoksa, “örgüt üyesi olmak” suçunun oluşmayacağını belirtmek gerekiyor.
Peki, Ahmet Özer’in örgütsel bir talimatla hareket ettiği yada iradesini koşulsuz şekilde teslim ettiği yönünde bir delil var mı? Soruşturma evrakına bakarsanız, yok!
Bunu nerede görüyoruz? Savcılığın “tutuklamaya sevk yazısında” ve Sulh Ceza Hakimliği’nin “tutuklama kararında”…
Peki ne var?
Ahmet Özer’in geçmişte yazdığı kitaplar, masasının üzerinde duran ve kitap taslağı olduğu ifade edilen bir klasör, hesabına gelen kira ödemelerine dair havaleler, bir kişiye “annesinin vefatı üzerine taziye amaçlı” söylenen, “sizin gibi değerli evlatlar yetiştirdi” sözü.
Başka ne var?
En son 2015 senesinde, yani “açılım sürecinde” Remzi Kartal isimli kişiye gönderdiği 6 SMS, yaptığı 7 arama kaydı. 2015 sonrasına dair tespit var mı, o da yok!
Peki ne var?
Ak Parti Milletvekillerinin bu kişiyle aynı yıllarda yedikleri bir yemeğe dair sosyal medyaya yansıyan fotoğraflar var mesela.
Soruşturma dosyasına tekrar dönecek olursak…
Savcılık 12 yılda yapılmış tüm iletişim kayıtlarını çıkarmış ve Ahmet Özer’in kiminle kaç kez görüştüğünü belirlemiş. Çoğunluğu yine “açılım sürecinde olan” 694 kayıt olduğu tespit edilmiş. Bu veri, SMS ve konuşmalara ait bir istatistik. İçerikleri, yani ne konuştukları ise yok.
Barış Terkoğlu’nun 30 Ekim’de Cumhuriyet Gazetesi’nde yayınlanan yazısında okumuşsunuzdur. İddia o ki, Ahmet Özer’in ismi “demokratik özerklik projesine katkı sunacaklar” arasında geçiyor. Ne zaman? 2013 - 2015 arasında. Ne için? “Açılım sürecine katkı” için… Nerede? Bugünlerde Meclise davet edilen Öcalan ile “Güvenlik Bürokrasisinden yetkililerin yaptığı” toplantı sırasında…
Nereden bakarsan bak sakil, hangi gözle görürsen görgayrı hukuki bir sürecin izdüşümü gibi her şey…
Öyle ki, henüz Savcılık İfadesi devam ederken Sabah Gazetesi’nde yayınlanan “Esenyurt Belediyesi’ne kayyım atandı” haberi, bunun önce İç İşleri Bakanlığı’nca yalanlanması, ilerleyen saatlerde ise haber doğrultusunda Vali Yardımcısının Belediye Başkanı olarak görevlendirilmesini nereye koymalıyız?
Örneğine ancak üçüncü dünya ülkelerinde rastlanacak bu hukuka aykırılıklar karşısında, hukuk dünyasının sesi olan görüşleri de kenara not etmek gerekiyor.
Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Adem Sözüer, “Tutuklama talebindeki "isnatlar" terör örgütü üyeliği için sorumluluk doğurabilecek nitelikte değil. Soruşturmanın siyasi amaçlı olduğu; talepte, vefat eden anne için "başsağlığı" dilemenin dahi örgüt üyeliğine gerekçe yapılmasından belli. Tipik tünel bakışlı dava, bir "Schauprozess"” değerlendirmesi, Düşman Ceza Hukuku uygulamasına akademiden yükselen bir itiraz niteliğinde.
Diğer yandan Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İzzet Özgenç ise bu iddialar karşısında, “Esenyurt Belediye Başkanı hakkında … tutuklama talep yazısında gündeme getirilen hususlar … kişinin terör örgütü üyeliğinden dolayı sorumluluğunu gerektirecek mahiyet taşımamaktadır” yorumunu yapmış.
Bu iki ismin de Türk Ceza Kanunu’nu hazırlayan akademisyenler arasında olduğunu, bugün ise Kanunun amacına ve hukuka aykırı şekilde gerçekleşen uygulamaları eleştirdiklerine şahit oluyoruz.
Bir başka garabet ise, 7 ay önce Belediye Başkanı seçilen Ahmet Özer hakkındaki soruşturmanın ne zaman başlatıldığına dair muamma. Soruşturma numarasından 2024’de başlatıldığını söyleyenler de var, telefon dinleme süreçlerinden 2023 olduğunu ileri sürenler de. 10 yıldır soruşturmanın devam ettiği, Ahmet Özer Belediye Başkanı seçilince dosyanın raftan indirildiği iddiasında bulunanlarda.
Hangisi doğru olursa olsun somut delillerle konuşmamız, kişiye ya da kimliğine bakmadan, olaylara objektif yaklaşmamız gerekiyor.
Net ve tutarlı olmalı;“algılar ile olguları birbirinden ayırarak” değerlendirme yapmak durumundayız.
Sorun şu ki hukuku konuşmak hiçbir zaman hukukçulara bırakılmadı bu ülkede. Bugün de en önde siyasetçiler ve gazetecilerin olduğunu görüyoruz.
Ekranlar ya terörist yaftası yapıştıranlar ya da kumpas olarak nitelendirenlerle dolu. Kabahat onlarda mı? Bence değil.
Bugünün Türkiye’sinde menfaati uğruna yargıyı siyasete kurban eden, siyaseti dizayn için hukuku araç olarak kullandıranlarda asıl kabahat.
Hiç ders çıkarmadığımız, geçmişin yanlışlarını kolayca unuttuğumuz günlerden geçiyoruz. Hukuk Güvenliğinin pamuk ipliğine bağlı olduğu; “yargı bağımsızlığını” savunmanın,“bireysel özgürlükleri” savunmak olduğunun unutulmaması gereken zamanlardan…
Çok Okunanlar
Gelinim Mutfakta kim elendi? 10 bileziği kim aldı? 22 Kasım 2024 puan durumu
Fenerbahçe En-Nesyri için Al-Nassr'den gelen rekor bonservisi reddetti
22 Kasım 2024 burç yorumları
Netenyahu'yu tutuklayacak ülkeler belli oldu!
BEDAŞ 22 Kasım'da İstanbul'da elektrik kesintisi yaşanacak mahalleleri açıkladı
Lüks araba markası Jaguar logosunu neden değiştirdi? Yeni logosu ne oldu?
Bakan Yusuf Tekin'den Teğmen Ebru Eroğlu ve diğer teğmenleri kurtaracak karar!
21 Kasım 2024 reyting sonuçları: Perşembe günü hangi yapım birinci oldu?
Mauro Icardi’nin Greeicy ile kulis paylaşımı Nara’yı çileden çıkardı
İsmi Fenerbahçe ile anılıyordu: Al Nassr'da flaş Talisca gelişmesi