Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
48,1615
Dolar
Arrow
41,1780
İngiliz Sterlini
Arrow
55,6235
Altın
Arrow
4755,0000
BIST
Arrow
11.288

Sen çürümenin resmini çizebilir misin Abidin -2-

Çürümenin ayrılmaz bir parçası olmuşsanız, bileşik kaplar örneği çürüme tablosunun figürü haline gelmişseniz, çürümenin resmini yapamazsınız. Çürümenin, yozlaşmanın, kokuşmanın sessiz tanığı, utangaç onaylayıcısı durumuna düşmüşseniz yine yapamazsınız. Çürümenin resmini yapabilmek için, çürüme çemberinin, dışında, lağım çukurunun uzağında durmak zorundasınız. Vicdan temizliğini, dürüstlüğü, kalem ustalığını, kültürel birikimini edebiyatçı kimliğiyle sentezleyenler çürümeyi resmedebilir,

Büyük yazarlar, dönem tanıklığını kayda geçirirler. Romanlarında, öykülerinde, yaşadıkları dönemi bütün renkleriyle, çarpıcı ayrıntılarıyla resmederler. Edebiyatın büyülü dili, sizi yakın ya da uzak geçmişte yolculuklara çıkarır. Tolstoy, romanlarındaki yüzlerce karakterle, 19. Yüzyıl Çarlık Rusya’sı aristokrasisini, büyük savaşları, Kafkasya’yı, Mujikleri, Rus toplumunun bireysel ve toplumsal tomografisini yansıtır. Dostoyevski, aynı dönemin kent yaşamını, Rus halkının toplumsal ve bireysel bunalımını, Sibirya sürgünlerini, sefaleti, ihtirası, şizofrenik savrulmaları anlatır. Fransız, İngiliz, Alman edebiyatında da toplumsal dokuyu, dönemin siyasal panoramasını, sosyoekonomik yapının bireysel ve toplumsal etkilerinin yansıtıldığını görürüz.

Bizim romancılığımızın, 1870 sonrası, Tanzimat Kuşağı olarak adlandırılan, Şemsettin Sami, Namık Kemal, Recaizade Mahmut Ekrem, Ahmet Mithat Efendi, Halit Ziya Uşaklıgil gibi yazarlarla başladığı genel kabul görür. Batıya göre çok daha geç başlayan Türk romancılığı, kısa zamanda aşama kaydedecek, önemli eserler vermeye başlayacaktır.

Bu kısa girişten sonra asıl konumuza, Türk romanlarının dönem tanıklığına dönmenin zamanıdır. Mithat Cemal Kuntay’ın Üç İstanbul’unda Mutlakiyet dönemi ( Abdülhamit yönetimi ) 1908 II.Meşruiyet dönemi ve İşgal dönemi ( Mütareke sonrası ) İstanbul’u anlatılır. Kuntay’ın Üç İstanbul’u, roman karakterleri, ruh tahlilleri, üç dönemdeki karakter dönüşümleri, Abdülhamit yönetimine karşı özgürlük mücadelesi veren kimi aydınların zamanla nasıl yozlaştığı, etkileyici bir anlatımla yansıtılır. Dönemin siyasal, toplumsal, sosyolojik dokusunu, halkı, aydınları, matbuat dünyasını, Abdülhamit’in baskı rejimini, ocaklar söndüren hafiyelik sistemini, kurumsallaşmış rüşveti, nüfuz ticaretini, kolayca saf değiştiren kimi aydınlar üzerinden insan çürümesini anlatan roman, Türk edebiyatının önemli başyapıtlarındandır. Sizin anlayacağınız Mithat Cemal Kuntay bir yazmıştır ama pir yazmıştır! Üç İstanbul, tam anlamıyla çürümenin resmidir!

Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Kiralık Konak romanında, Abdülhamit dönemi İstanbul’unu işler. Geleneksel toplum yapısının çözülmesini, Avrupai etkilerin Türk aile yapısında yol açtığı yozlaşmayı anlatılır. Yazar, Mütareke İstanbul’undaki çürümeyi Sodom ve Gomore romanında ele alır. İşgal İstanbul’undaki çürümeyi, payitahtın sokakları işgalcilerin çizmeleri altında çiğnenirken, bambaşka bir dünyada yaşayan, Boğaz’ın iki yakasındaki yalıların, kasırların, köşklerin ayrıcalıklı sakinlerini, vatansız kremayı resmeder. Sodom ve Gomore halkının sapkınlığı, sefih yaşamı ile mütareke İstanbul’unun halktan kopuk kremasının, ülke sorunlarına ilgisizliği, inançsızlığı, çıkarcılığı arasında benzerlikler kurar. Yaban, 1. Dünya Savaşına yedek subay olarak katılıp, bir kolunu kaybeden, emir erinin köyüne sığınan İstanbul çocuğu bir aydınla, Türk köylüsü arasındaki düşünsel, duyusal derin uçurum anlatılır, Roman kahramanının ağzından Türk aydının özeleştirisi yapılır.

Yakup Kadri, Hüküm Gecesi romanında II:Meşrutiyet döneminin siyasi kavgalarını, Ankara romanında Kurtuluş Savaşı yılları ve Cumhuriyet sonrasını anlatır. İdealist, vatansever tiplerle, vurguncu, fırsatçı, çıkarcı karakterler, toplumsal değişimi ele alınır. Panorama romanında1930 sonrası Ankara’sı, toplumsal değişim, devrim heyecanının sönmesi ve çok partili yaşama geçiş anlatılır.

Halide Edip Adıvar, Türkün Ateşle İmtihanı, Yeni Turan, Dağa Çıkan Kurt gibi roman ve öyküleri, II.Meşrutiyet, Mütareke ve Kurtuluş Savaşı dönemi tanıklığının ürünleridir. Reşat Nuri Güntekin’in Yaprak Dökümü, geleneksel Türk aile yapısının çözülmesine ağıttır. Yeşil Gece, pusuda bekleyen irticanın ayak seslerini hisseden bir yazarın fütürist romanıdır. Sabahattin Ali’nin Kuyucaklı Yusuf’u, tefeci bezirgan kasaba eşrafı ile yoksullar arasındaki uçurumu, bürokratik yozlaşmayı konu alır. İçimizdeki Şeytan, II. Dünya Savaşı dönemi atmosferinde üniversite çevresi ve aydınlar arasındaki siyasal cepheleşmeyi canlı bir şekilde tasvir eder.

Sözü yakın geçmişten günümüze getirmenin zamanıdır. Politikanın kaldıracına dönüştürülen siyasal dinciliğin, bireysel ve toplumsal ahlakta yol açtığı çürümenin ölümcül sonuçları ortadadır. Ortalıkta cirit atan Savaşsız Savaş Zengini rantiyecilerin, kara para ve kara kimliği aklamanın sigortalı kurumlarına dönüştürülmüş spor kulübü yöneticilerinin, din maskeli yandaş medya starlarının, fenomen denilen süprüntülerin, toplumu kansorejen bir ur gibi saran bahis şebekelerinin, neredeyse ilkokullara kadar inen uyuşturucu illetinin toplumu içine çektiği yok oluş çukurunun resmini yapması gereken romancılarımız, öykücülerimiz nerede dersiniz?

Bir kez daha yineleyelim. Çürümenin sessiz, utangaç onaylayıcıları, görmezden, duymazdan, bilmezden gelenleri çürümenin resmini yapamazlar!