Cumhurbaşkanının ABD ziyareti (!) hemen herkesin kafasında bazı düşünceler uyandırırken, aynı zamanda da önemli soru işaretleri oluşturmaktadır. Öyle ya, bir yandan İslâm âlemi toplantısında İsrail’in mazlum Filistin halkı üzerine uyguladığı soykırım dehşetini telin etmek, diğer yandan da İsrail’e açık destek veren, bizzat ABD halkının dahi karşı çıktığı yanlı politikaların liderine koşmak fazla anlaşılır gözükmemektedir. Hele de, basından öğrendiğimize göre ABD başkanın oğlu kanalı ile sipariş görüşme sanırım yanlı ya da karşıt hemen hemen hepimizi derinden sarsmıştır.
?Ülkeler arasında dargınlık ya da kırgınlık olamaz. Tüm karşıt görüşlere rağmen ülke ekonomileri, hatta bireyleri arasında ticari anlaşmalar yapılabilir ve protokoller imzalanabilir. Fakat tüm bu ve benzeri işlemlerde her ülke kendi politikasını ve dik duruşunu açık eder pozisyon takılmalıdır. Ülkeler arasında karşılıklı politika izleme süreci kaçınılmazdır, fakat bu süreç bağımlılık şeklinde olmamalıdır.
Şöyle ki, bir ülke politikasını belirlerken karşı ülke ya da ülkelerin davranış ve olası karşıt politikalarını kesinlikle dikkate almalıdır, fakat olası karşı hamleler ülkelerin kararlarında dikkate alınıyor olmakla beraber, olası karşı hamle beklentileri karar ülkesi açısından kısıtlayıcı ya da engelleyici işleve sahip olamaz. Umalım, ABD yolcularımız söz konusu uçak siparişli ziyaretinde hiç değilse bizzat ABD içinde ve kimi politikacılarında İsrail’in soykırım politikalarına karşı yükselen keskin itiraz kadar yüksek dozda itiraz serdedilebilir!
Örneğin, ziyaret heyeti hiç değilse bir Richard David Wolf ya da Stephen A. Resnick veya bizzat ABD Senatosunda ilginç konuşmalar yapan Bernie Sanders kadar insan haklarına, emekçi haklarına ve Filistin halkı haklarına karşı saygılı bir duruş sergileyebilir. Görüşmelerden ya da dönüş seferinde mutat uçak toplantısından basına yansıyan açıklamalardan görüşmeler hakkında bir fikrimiz olacaktır.
?ABD ziyaretinde Boeing firmasına verilecek 250 ya da 300 adet sipariş, sanırım, Eurofight, hatta F-35 değil, fakat daha düşük model olan F-16 da gündeme gelebilir. ABD bu talepleri değerlendirirken ulusal çıkarı, daha doğrusu ulusal kazancını düşünecektir.
Uçak satışları, bir devlet başkanından çok bir esnaf tavırlı Trump’ın hoşuna gider. Fakat diğer bir mesele çok büyük değerli maden rezervleri ihtiva eden Eskişehir alanının Çin ile keskin rekabet halindeki Trump’ın gözlerini kamaştırmasıdır. Türkiye’nin ABD’ye sunduğu başka bir iyilik de 2028 dolayında uygulamaya koyulacak olan bazı ABD ürünlerine tanınacak vergi indirimidir. Bilanço sonucuna bakacak olursak, Türkiye’nin eli çok da zayıf gözükmüyor, fakat her nedense ABD’nin eli oldukça güçlü gözüküyor. Bence işin püf noktası burasıdır, şimdi bu kritik noktaya dönelim.
?Biraz geriye, 1990’ların sonlarına doğru gerilere gidelim. Yönetimde üçayaklı bir koalisyon var; halkın Karaoğlan olarak nitelediği rahmetli Ecevit yarı hasta durumda, Anavatan Partisi’nden Mesut Yılmaz ve Milliyetçi Hareket Partisi’nden de Devlet Bahçeli sahnede. Burada kilit nokta, ABD’nin haşhaş ekimine karşı çıkan Ecevit’in ABD için sistemin dikenini oluşturuyor olmasıdır. ABD’ye karşı kafa tutmak ne mümkün; o iş bir kere ve son kere 1 Mart 2003 kararı ile gerçekleştirilmiştir. Geçmişte yüz akımız oluşturan bu karar, bugün fiilen parlamentonun büyük çoğunluğuna hâkim olan AKP ve MHP başkanlarına önemli bir öğreti olmalıdır.
Bu öğretiyi halkımıza gururla armağan eden geçmişteki o heyet, yani aralarında bugünün değil, o günün Bahçeli’sinin de bulunduğu o heyet tasfiye edilecekti, nitekim edildi de! İşte bugünkü iktidarın beslenip ve maalesef halkına sevdirilen, Beyaz Saray’da ağırlanıp, dersleri öğretildikten ve 2000 yılında IMF ve Derviş tarafından ağızlara bir kaşık bal verildikten sonra Ortadoğu’ya şef yapılması, ilgililerin algıladığı gibi muhtar yöneticilik değil, ağanın dediklerini yapmakla görevlendirilmişti. Keşke, hem halk hem de bizzat ilgililer tarafından bu kritik, fakat bir o kadar hazin nokta net olarak anlaşılmış olsa idi! Başlangıçta Feto atına bindirilerek işe koyulmuş olan iktidar, çok girift sosyo-psikolojik yöntemlerle hem ağaya hizmet babında, hem de halka sevimli gözükme babında yönetilip, yönlendirildikten sonra Feto devre dışına alınacaktı, nitekim hem sistemden hem de ülkeden çekildi, çünkü misyonu bitmişti. Günümüz yönetimi halkın temsilcisi sıfatını yok sayarcasına başka bir devletin amacını gerçekleştirmede görevli olma heveslisi olunmasaydı, bugün bunları ya konuşmuyor, ya da başka bağlamda konuşuyor olabilecektik. Maziye bakarak hayıflanılamayacağı gibi, geçmişin hatalarını silmenin de henüz keşfedilmiş teknik bir yöntemi bulunmamaktadır. Bugünkü tek seçenek, geçmişin görevlisini değiştirerek yeni politikaların yolunun açılmasıdır.
Umalım, halkımız siyasete tutkuyla değil de, bizzat kendi, gelecek nesil ve genel ülke açısından akılcı bakarak, 1 Mart 2003 Parlamento kararını andırır bir irade gösterisi ile hem ülkeyi, hem de bugünün görevlilerini kurtarma basiretini ortaya koyabilir.
İzzettin Önder
Çok Okunanlar

İsmail Saymaz’dan gündeme oturacak ABB iddiası!

Daltonlar Çetesi'nin üst düzey yöneticisi Furkan Yavuz öldürüldü

Şener Üşümezsoy’dan İstanbul depremi açıklaması

Turizm Bakanı Ersoy kendi şirketine Kissebükü’nde arazi tahsis etti

Sadettin Tantan'dan Erdoğan ve Trump görüşmesi hakkında uyarı

Gazeteler, ABB'ye yönelik konser operasyonunu nasıl gördü?

Mansur Yavaş, ABB'ye konser soruşturması sonrası sessizliğini bozdu

Ali Mahir Başarır, Rubio'nun sözleri üzerinden Erdoğan'a yüklendi

Gürsel Tekin ve Berhan Şimşek'ten flaş hamle

CHP'de Berhan Şimşek gelişmesi!