Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
37,8932
Dolar
Arrow
34,0808
İngiliz Sterlini
Arrow
44,9061
Altın
Arrow
2816,0000
BIST
Arrow
9.758

“Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” demek yetmiyor

Bir iktisatçı olarak şunu söylüyorum. Vatandaşın büyük çoğunluğu, yüzde 80’e yakını yoksulluk sınırı altında yüzde 60’ı sefalet içinde, yüzde 40’ı açlık sınırının altında yaşıyor. Bu acı tabloya rağmen Türkiye’nin birinci sorunu ekonomi olmaktan çıktı. Ekonomiyi nispeten düzelttikleri için değil… Devleti her alanda batırdıkları için. Türk Ulusu ve devlet için her biri ayrı beka sorunu olan önemli sorunlarımız var. Her biri ayrı bir yazı konusu…

Kısaca başlıklar halinde sayarsam…

Sığınmacılar. (Demografik yapı bozuluyor, jeopolitik risklerle birlikte savaş tehdidi oluşturuyor.)

***

Genel olarak toplumsal yapıyı, ulus bilincini, Türk kültürünü tahrip etmeye göre kurgulanmış eğitim sistemi…  Din temasıyla Türk kültürü yerine Arap kültürünün egemen kılınması çabası…

***

Yargıdan orduya, eğitimden sağlığa tüm kurumlarıyla devlette çoklu çürüme ve çöküş… Yok edilmiş kuvvetler ayrılığı, etkisiz meclis. Çürümüş yargı, pusulasını kaybetmiş ordu, çökmüş eğitim sistemi, bölüşümden üretime, her alanda dökülen ekonomi. Ekonomide talan anlayışı ve yargının da etkisiyle toplumsal ahlakta çürüme ve çöküş.  Denetimden uzak tek adam rejimi…

***

 Türkiye’nin büyük çoğunluğu çıkış arıyor. Bu kâbustan çıkış için, Türkiye’de Atatürk İlke ve Devrimlerini tekrar egemen kılmamız gerekiyor.   

AKP iktidarının ilk yıllarından beri Cumhuriyete ve Atatürk ilkelerine yönelik yapılan saldırılar karşısında toplumun önemli bir kesimi milli bayramlarda, statlarda, spor salonlarında Mustafa Kemal’in Askerleriyiz sloganları atmaya başlamışlardı. Son olarak harp okullarından mezun olan teğmenlerin Mustafa Kemal’in Askerleriyiz diye haykırması, toplumda umut, AKP çevrelerinde de tehdit olarak algılandı.

Toplumda büyük çoğunluk, özellikle gençler,  Atatürk ilke ve devrimlerini talep ediyor.

Mustafa Kemal’in Askeriyim demek yetmiyor. Üstelik Mustafa Kemal’in Askeri olmak da yetmiyor.  Mustafa Kemal’in Devrimlerinin Askerleri olmak gerekiyor.

Geçmişe baktığımızda, Mustafa Kemal’in Askeri olmakla, Mustafa Kemal’in Devrimlerinin Askeri olmak arasında büyük farklar olduğunu görüyoruz. Bugün Mustafa Kemal’in Askeri olmak için, Aydınlanma Devrimlerinin ruhunu bilen, Atatürk ilke ve devrimlerini tekrar Türkiye’de egemen kılmak için çalışacak kadrolara ihtiyacımız var.

Mustafa Kemal Atatürk’ün Devrimleri, “Hayatta En Hakiki Mürşit Bilimdir” sözüyle, zamandan ve mekandan bağımsız olarak evrenseldir. Başlayıp biten bir süreç değil, değişen dünyanın ve bilimin ışığında sürekli demokratik devrim sürecidir.  Özgürlük ve bağımsızlık da temel karakteridir.

Önce nerede hata yaptığımızı, nerede başarısız olduğumuzu tespit etmeliyiz.

Aydınlanma Devrimlerinin en önemlisi nüfusun yüzde 80’ini oluşturan kırsal kesimdeki eğitimsiz köylünün cumhuriyetle tanıştırılmasıydı. Ümmet yerine ulus bilinci oluşturulmalı, insanların padişahın kulu yerine, cumhuriyetin eşit ve özgür bireyleri olduğunun farkına varması sağlanmalıydı. Bu da eğitimle (Köy Enstitüleri) ve köylünün efendi olması, zenginleşmesi (Çiftçiyi topraklandırma, toprak reformu) ile mümkün olabilirdi.

Bu yazıda size İstiklal Savaşı sürecinde, Mustafa Kemal’in gerçek kahraman askerlerinden, silah arkadaşlarından söz edeceğim. Ama Mustafa Kemal Devrimcisi olup olmadıklarına siz karar verin.

İSMET İNÖNÜ: Batı Cephesi Komutanı. Savaş Meydanları ve Lozan Kahramanı. Atatürk’ün Başbakanı… Atatürk döneminde özellikle 1934 yılında uygulamaya alınan Birinci Sanayi Planının mimarı… Atatürk’ün ölümünden sonra nedendir bilinmez,  Atatürk karşıtı, laik rejim karşıtı saltanat yanlısı ve yönetimden uzaklaştırılmış olan komutanlarla (Kazım Karabekir, Rauf Orbay, Rafet Bele, Ali Fuat Cebesoy  gibi) Çay Partisi düzenleyerek helalleşti. Atatürk’ün daimi Dışişleri Bakanı en yakınlarından Tevfik Rüşdü Aras, İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, Kılıç Ali, Rıza Soyak gibi isimleri tasfiye etti.. Atatürk’ün Aydınlanma Devrimlerinin en önemli ayağı köye yönelik çalışmalarda Köy Enstitüleri ve Toprak Reformu konusunda çok çalıştı. Ama sonra nedense, asker, Demokrat Parti, CHP Meclis Grubunun büyük çoğunluğu,  toprak ağası, tüccar ve din adamları ittifakının baskılarına boyun eğdi. 1947 yılında Köy Enstitülerini işlevsizleştirdi. Köy Enstitülerinin mimarları Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel ile Orta Öğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç’u görevden aldı. Nazi hayranı Şemsettin Şirer’i Milli Eğitim Bakanı yaptı. 1948 yılında Ordunun da baskısıyla, Marshall Planına katılmak için, kendi kaynaklarımızla planlı kalkınma planlarını çöpe attı. Atatürk döneminde devrimlerin uygulayıcısı idi, Atatürk sonrasında karşı devrimcilere direnemedi, devrimlerden vazgeçti.

CELAL BAYAR: İstiklal Savaşının Galip Hocası… Atatürk’ün Askeri… Atatürk’ün isteği üzerine İş Bankası’nın kurucusu… Atatürk Döneminin ekonomi bakanı, Başbakanı… Sağlam bir Atatürk’ün Askeri, lakin Atatürk’ün en büyük Aydınlanma Devrimleri olan Köy Enstitüleri ile Çiftçiyi Topraklandırma Yasasının engellenmesinde yine İstiklal Savaşı Gazisi Adnan Menderes’le birlikte Karşı Devrimin en önemli aktörlerinden biri. Türkiye, ABD emperyalizmine 1947’den itibaren CHP döneminde eklemlendi ama  1950’den sonra, kapıların sonuna kadar açıldığı, bağımlılığın giderek arttığının da altını çizelim.

MAREŞAL FEVZİ ÇAKMAK: Tartışmasız bir savaş kahramanı… Lakin yine Aydınlanma Devrimlerinin en önemli parçası Köy Enstitüleri için “Bu komünist yuvalarını kapat” diye Cumhurbaşkanı İnönü’ye baskı yapan Genel Kurmay Başkanı…

KAZIM KARABEKİR, RAUF ORBAY, REFET BELE, ALİ FUAT CEBESOY: İstiklal Savaşının en üst rütbeli beş paşasından dördü. Atatürk Devrimlerine, laik cumhuriyete sonuna kadar karşı durdular. Atatürk’ün ölümünden sonra İsmet İnönü’nün daveti ile Türk siyasetinde tekrar laiklik ve cumhuriyet aleyhine Karşı Devrim için çalıştılar.

TÜRK ORDUSU:  Karşı Devrimin Toprak Reformu ve Köy Enstitülerinden sonraki en büyük ikinci darbesi, 2. Dünya Savaşı döneminde ordunun da baskısıyla İsmet İnönü’nün ABD ile savunma anlaşması yapmasıdır. Daha da ilginci ise şudur. 1947-1965 arasında Türk Silahlı Kuvvetleri ile ABD arasında yapılan 54 askeri anlaşmadan hükümetlerin haberi ve meclisin onayı yoktur. Bu askeri anlaşmaların devamında ve özellikle Demokrat Partinin de iktidara gelmesiyle birlikte Türkiye, ekonomik, askeri ve siyasi olarak bağımsızlığını kaybetti ABD’nin uydusu haline geldi.

Harp Okullarından çakı gibi yetişen Atatürkçü subayların bir bölümü, (çoğunluğunu elbette ayrı tutuyorum) yükseldikçe ve komuta kademesine doğru geldikçe Mustafa Kemal’in Askeri olmaktan uzaklaşıp ABD’nin “Our Boys” “Bizim Çocukları” oldular. Özellikle 12 Eylül 1980 ile birlikte Türkiye Cumhuriyetinin resmi görüşü, tarih anlayışı ve eğitim sistemi Türk İslam Sentezi üzerine dayandırıldı. Ekonomide dışa bağımlılık artırıldı, bir emperyalizm projesi olarak Siyasal İslam’a (Yeşil Kuşak) yol verildi. Bunda da kendilerine Mustafa Kemal’in Askerleriyiz diyen 12 Eylül Rejiminin etkisi çok büyüktü.

***

Karşı Devrim, tek başına bir yobazlar hareketi değildir. Tek başına Siyasal İslam da değildir. Karşı Devrim, bizzat İngiliz ve Amerikan emperyalizminin yürüttüğü bir harekâttır. Zaman zaman orduyu, zaman zaman CHP’yi, DP’yi, bürokrasiyi, politikacıları, aydın görünümlü hainleri kullanmıştır. Ama her zaman eğitimsiz bir toplumun inançlarını ve dini suiistimal ederek, yobazları kullanmıştır.  Siyasal İslam, bir inanç hareketi ya da düşünce değil emperyalizmin piyonudur.

1980 SONRASI VE 2000’Lİ YILLARDAKİ ATATÜRK’ÜN ASKERLERİ

1980’e kadar olan süreçte Mustafa Kemal’in Askerlerinin bir kısmını hatırlattım. Daha sonraki dönemde, özellikle 2000’li yıllardan sonra, Gazi Mustafa Kemal Atatürk adını kullanarak, Atatürk’ün Partisinin adını kullanarak, AKP iktidarına göstermelik tepki koyan, hatta cumhuriyete, anayasaya, laiklik ilkesine karşı eylemlerini meşrulaştıran siyasetçiler de gördük.  Kendisine Mustafa Kemal’in Askeriyiz diyen ama Atatürk ilke ve Devrimlerinden uzaklaşıp sadece Atatürk adıyla oy devşirmeye çalışan siyasetçiler bugün hala var ve umarım gençler onların farkındadır.  

“Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” demek yetmiyor. “Mustafa Kemal Devrimlerinin Askerleri Olmak ve bu devrimleri Türkiye’de egemen kılmak için çalışmak”  gerekiyor.

NOT: Yazıda değindiğim konularda geniş bilgi almak isteyenler için iki kitap ve bir söyleşi önereceğim.

Meriç Köyatası; Yirmi Birinci Yüzyıl İçin Türkiye’nin Fabrika Ayarları/Ekonomide Karşı Devrim. Naviga Yayınları… www.amazon.com.tr ve www.denizkutuphanesi.com

Prof. Dr. Çetin Yetkin; Karşı Devrim 1945-1950, Kilit Yayınları, Tüm kitapçılarda ve internet üzerinden satış yapan sitelerde.  

Köy Enstitülerini kapanması ile ilgili olarak İnönü Vakfı resmi sitesi ismetinonu.org.tr de İsmet İnönü’nün Mumammer Erten’le yaptığı söyleşiyi okumanızı öneririm.