Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,2401
Dolar
Arrow
34,4862
İngiliz Sterlini
Arrow
43,5545
Altın
Arrow
2962,0000
BIST
Arrow
9.549

'20 yıl çıplak ayakla yürüdüm. Hiçbir yanlışım olmadı!'

Başlıkta da verdiğim gibi '20 yıl çıplak ayakla yürüdüm. Hiç yanlışım olmadı'. Bu sözler yılın dolandırıcılık olayından. Gündemden düşmeyen Seçil Erzan'a ait. Her ne kadar Erzan kendini böyle özetlese de her gün yeni bilgiler yazılıyor. Yeni dosyalar çıkıyor. Peki bu dolandırıcılık olayı nasıl gündem oldu? Futbolcular ve iş insanları nasıl bu fona para yatırmaya başladı? İlk şikayeti kim yaptı? 2005 yılında başlayan ve 2023 nisan ayında cezaeviyle sonuçlanan 19 yıl....

Seçil Erzan.. Nisan 2023'e kadar kimsenin bilmediği bir isim. Ünlü futbolcuların ve iş insanlarının dolandırıldığını öne sürmesiyle 7'den 70'e herkesin ismini bildiği kişi haline geldi. Her gün mutlaka kendisiyle ilgili haberler hem bültenlerde, hem internet haberlerinde hem de gazetelerde karşımıza çıkar oldu. Seçil Erzan'la ilgili mahkeme dosyalarını okurken ilk şikayeti mağdurlardan iş insanı Atilla Baltaş'ı vekaleten avukatı Ümit Karadağ'ın yaptığı görülüyor. Bu şikayetin ardından soruşturma başlatılırken, ilk haberi yapıp gündeme getiren gazetecinin ise Mustafa Şekeroğlu olduğu karşımıza çıkıyor. Şekeroğlu soruşturmayla ilgili tüm detayları Habertürk'te yazıyor. İşte bu süreçten sonra o dönem tüm medya Seçil Erzan'ı yazmaya başlıyor.

Özetlersek, 2021 yılında para toplamaya başlıyor yavaştan, 2022 yılında yükseliyor para akışı ve gelişi.. 2023 yılında Şubat ayında işler patlamaya başlıyor. Bu sıkışık döngüyü Mart ayında da sürdürüyor. Mart'ın sonunda ayyuka çıkıyor. Nisan'da artık iflas ediyor. Para bulamıyor ödemek için. 5-6 Nisan'da bu tavan oluyor. Avukat Ümit Karadağ savcılığa ilk şikayeti yapıyor. Savcılık 10 Nisan günü gözaltı kararı veriyor. Gece 23.25'te Çorlu'daki evinde gözaltına alınıyor. 11 Nisan'da tutuklanıyor. O günden beri soruşturmayla ilgili her gün yeni bilgiler belgeler ortaya çıkıyor. Bende o soruşturmayı yakından takip eden biri olarak bugün sizlere dosyadan alıntılar alarak aktarmak istedim.

Seçil Erzan ilk fon olayını Çorlu'da gişe memuru iken küçük esnafla yapıyor. Daha sonra Başakşehir'e gidiyor. 2011 yılında Denizbank Florya Şubesine müdür olarak gidiyor. Galatasaray tesislerinin de Florya'da olmasıyla Seçil Erzan'ın yolu Galatasaraylı futbolcularla kesişiyor. İşte bu süreçten sonra da cezaeviyle sonuçlanan süreç başlamış oluyor. Borsada kaybettiği parayı yerine koymak için bu yola girdiğini belirten Erzan, ismini vermediği bir kişiden 300 bin dolar para alıyor ve bunu değerlendiriyor."

Erzan kendisiyle ilgili her şeyi mahkemede şöyle anlattı. "2011 yılında Denizbank Florya Şubesine ben şube müdürü oldum. O dönemde Galatasaray Futbol Kulübü'nün Metin Oktay Tesisleri Florya'da olduğu için futbolcular ve çalışanların hepsi Florya Şube'den sözleşme bedellerini alıyordu. Ticari hesaplarda bizim Esentepe ticari şubemizdeydi. Ben iyi bir müdürdüm, çok çalışkandım, bankacılık işlemlerini çok iyi yapıyordum, işimi çok severek yapıyordum, çok bağlıydım işime. Dolayısıyla bankacılık işlemlerinden dolayı benim o camiada bir bilinirliğim oldu.

Bu arada uzun yıllar orada da kaldığım için bu arkadaşlarla bu salonda tabi çok yakın ilişkilerim olmayan insanlar da var. Bu müştekilerden, iş dışında da görüşüp normal sosyal hayatlarımızı paylaşmaya başladık biz. Yani birlikte yemekler yiyorduk görüşüyorduk ve dolayısıyla onlar da benim hem özel hayatım hakkında ben de onların özel hayatında birbirimizi tanıyorduk bilgi sahibi oluyorduk.

Bunun dışında 2021 yılı nisan ayında ben babamı kaybettim Covid'den çok 2 saatte. 2015 ve 2015 Aralık ve 2021 Ağustos ayında da, tek çocuğum, annem iki defa beyin kanaması geçirdi ve benim iş dışında da çok canım dediğim bu çekirdek ailemin dışında canım kanım dediğim, can bağı ile kan bağı ile bağlandığım, 7/24 bütün hayatımızı birlikte geçirdiğimiz gerçekten aile dediğim, benim abim olan, kardeşim olan insanlar benim hayatımda vardı ve bu insanların da birçoğunun dosyada İddianamede, raporlarda ismi geçiyor o yüzden bu açıklamayı yapmak zorunda kaldım.

Ben dolandırıcı değilim. Ben dolandırıldım. Kimseye kimsenin iradesine Denizbank'ın bir fon denen bir şey çıktı ortaya türetildi. Ya benim iradem dışında oldu bu. Ben Galatasaray Spor Kulübü'ndeki futbolcularla yakın olduğum dönemde onların birtakım paralarını değerlendirme konusunda destek oluyordum yani onların doğru zamanda doğru ürünler almasını sağlıyordum, dışarıdan arsa almalarını sağlıyordum. Bu konuda elimden geleni yapıyordum ama kalkıp da ben insanların parasını zimmet yaparak üzerime almadım yani birileri beni dolandırdı, ben de şu anda bu duruma geldim.

Çok kendime güvendim. Dışarıda parayı değerlendireceğimi düşündüm ve değerlendirdim de evimi defalarca ipotek ettirdim defalarca. Ben 11 Nisan'da buraya geldim, 13 Nisan'da benim annemi yaka paça dışarı attılar tefeciler, evinden oldu. Arabamı sattım her şeyi sattım. Bu insanların faiz adı altında o aza değil normale tamah etmemeleri beni bu hale getirdi. Yüzlerce senet verdim. Şubat ayına kadar hiçbir problem yoktu, ana para ödeniyordu. 

"KOLUMDAN ÇIKARIP SAATİMİ ALDILAR, ÖNÜME MERMİ KOYDULAR"

Ana paranın üzerine çözümler de vardı fakat şubattan sonra ben zaten inanılmaz bir baskı altına girdim. Yani 7/24 evime insanlar geldiler, kapılar yumruklandı, bankada beni esir aldılar. Hiçbir şey anlatamıyorum. Arabama GPS taktılar. Kolumdan çıkarıp saatimi aldılar. Tartakladılar. Önüme mermi koydular. Aklımı oynatacak gibiydim. Hiç kimseye hiçbir anlatamıyordum. Beni tehdit edip "Bankadan seni işten attıracağız." dediler. Anlatamayacağım yüzlerce şey yaşadım, kendimde değildim zaten. O dönemde birkaç saçma sapan söylemim zaten görüyorum ve birkaç kağıdım oldu. Ben şimdi o kağıtlara bakıyorum da yani iddianame gizliydi 7 ay boyunca, hep bunları görmek istedim yani çok üretilmiş kafamda saçma sapan şeylerdi o dönemde onları vermek zorunda kaldım" dedi. 

"BEN 20 YIL BOYUNCA ÇIPLAK AYAKLA YÜRÜDÜM VE HİÇBİR YANLIŞIM OLMADI"

"Her şey o gereksiz öz güvenle başladı, ben yaparım öz güveniyle başladı. Benim görmezden geldiğim küçük sandığım şeyler meğerse çok çok boyumdan büyük işlermiş. Hayat, banka müdürü Seçil Erzan olmaktan çok çok daha zormuş. Ya bana dokunmaz sandığım 1000 yıl yaşamasına izin verdiklerim dirhem dirhem zehirlerini benim hayatıma salmışlar. Şimdi dönüp arkama baktığımda o belki de konfor alanımda rahat ettirdiğimdendi. Bunları fark etmeyişim benim. Hayatıma geriye dönüp baktığımda o ilk öz güvenin hayatımı tam ortasından ikiye yardığını görüyorum ben. Denizbank'ta nisan ayında buraya gelmeden önce şube müdürü olarak çalışıyordum ve 11 Nisan'da ayrılmış oldum. Denizbank Genel Müdürü Kaan Ateş'in şube müdürlerine söylediği hep bir söz vardı "Benim kaptanlarım kor ateşler üzerinde çıplak ayak yürürler yürümek zorundadırlar." diye. Ben Seçil Erzan olarak bir banka müdürü olarak 20 yıl boyunca çıplak ayak yürüdüm ve hiçbir yanlışım olmadı. Ben batmak üzere olan bir geminin kaptanıydım. Dolandırıcı olsaydım eğer gemi batardı, ben kurtulurdum."