Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,2401
Dolar
Arrow
34,4862
İngiliz Sterlini
Arrow
43,5545
Altın
Arrow
2962,0000
BIST
Arrow
9.471

Asıl hedef teğmenler değil! Saldıranlar teğmenlerle yetinmeyecek

Türk Silahlı Kuvvetleri, son yıllarda derin bir dönüşüm geçiriyor. Ancak bu dönüşüm, güçlenmek, kuruluş ilkelerine bağlı kalmak, Mustafa Kemal Atatürk'ün felsefesi doğrultusunda bir dönüşüm değil. 

Aksine bu dönüşüm onu içten içe zayıflatmayı hedefleyen, sinsice planlanan ve açık açık uygulanan alçak bir planın etkilerinden oluşuyor. 

Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yönelik ilk darbe, "tertipli" ve "planlı" bir operasyonla geldi. 

Sahte belgeler ve aşağılık bir kumpasla yüzlerce subay yargılandı, mahkûm edildi. Birçoğu görevlerinden uzaklaştırıldı. 

Zayıflatılan bu kadroların yerine FETÖ'cüler getirildi. Bu operasyonla da yetinilmedi. 

Harp okulları Milli Savunma Üniversitesi çatısı altına alındı. Bu hamle, TSK’nin eğitim sistemine doğrudan müdahaleydi. Böylece tarikat ve cemaatlerin harp okullarında yeniden palazlanmasının önü açıldı.

Kadın subayların ve öğrencilerin türban takmasına izin verilmesi, görünüşte bir özgürlük hamlesiydi. Ancak her hileyi inanç, özgürlükle perdeleyen ve 'devamlı mağduriyet'ten beslenen siyasal islamcılar, bu kararla türbanı resmi üniformanın parçası yaparak ordu içinde laikliğe dayalı kültürel dengeyi sarstı. Ordunun nötr duruşu, kademeli olarak bir ideolojik zemin kaymasına evrildi. 

Hamleler devam etti. Emperyalist odaklar tarafından beslenen, büyütülen ve kullanılan, bazen bir sivil toplum kuruluşu bazen iktidar olarak cumhuriyetin ve değerlerinin karşısında beliren siyasal islam, sinsi düşmanlığını akıl almaz yöntemlerle sürdürdü. 

Yaptıkları onları tatmin ediyordu zira. 

Askeri hastaneleri kapadılar. Savaş yaralanmaları ve özel tedavi gereksinimleri için kritik öneme sahip olan bu hastaneler kapatılınca, asker ve gaziler uzmanlık gerektiren tedaviler için sivil hastanelere mahkûm edildi. 

"Neden yaptılar?" sorusu için aklıma gelen tek cevap "Düpedüz hainlikten" olur... 

Öte yandan sebepsiz yere kapatılan askeri liseler, liyakat sisteminin temel taşlarından biriydi. Lise çağında askerliğe adım atan gençler, disiplin, ahlâk ve yurt sevgisi ile eğitiliyordu. 

Bu köklü gelenek yerini sivilleşmiş, hatta ideolojik etkilerle yönlendirilmiş bir sisteme bıraktı. Tarikat zikrine katılan general gördü bu ülke. 

Bitti mi? Elbette bitmedi. 

Yakın gelecekte Atatürk’ün ilkelerine bağlı genç teğmenlerin, tarikatçı meslektaşlarıyla girdikleri tartışmayı hatırlayın. Atatürkçü teğmenler mesleklerinden atıldı.

Şimdi ise mezuniyet törenlerinde Harp Okulu andını okuyan teğmenler, disiplin gerekçesiyle hedef alınıyor. Meslekten ihraç edilmek isteniyor. Paralı trol çeteleri tarafından değersizleştirilmeye çalışılıyor.  

Zihinleri kirlenmiş, memleketi, kurucusunu ve ordusunu düşman belleyenler, "Mustafa Kemal'in askeriyiz" diyenlere dayanamıyor. 

İlericiliğe, Atatürk'ün adına, gücüne, dünya görüşüne tahammül edemiyorlar. 

Bu saldırılar, ABD ile desteklediği siyasal İslamcı iktidarın ve onun bileşenlerinin, destekleyicilerinin "Artık her şeyi başardık, dönüşümü sağladık" dediği bir noktaya ulaşana değin sürecek gibi görünüyor.

Tarih, her zaman doğru yerde duranları yazar. Şimdi, o doğru yerde durmanın zamanı.