Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en karanlık döneminden geçiyor. Genel tabloya baktığımızda kahrolmamak elde değil.
Markette saatlerce ayakta çalışmaktan bayılarak kafasını sert zemine çarpan emekçi çocuklar mı ararsınız…
Sahte diplomayla profesör, akademisyen, yargı mensubu olanları mı?..
Sahte diploma almaya çalışırken dolandırılan, ardından şikayetvar.com’a “dolandırıldım” diye isyan eden ahlâksızları mı?
Eğitim ve sağlık sistemi çökmüş durumda.
Aydınlanma düşmanı gerici tarikatlar; hem eğitimi hem sağlığı ele geçirmiş. Yurttaş hastane sıralarında perişan.
Birkaç hafta önce LGS skandalı patladı; bugün konuşan bile yok.
TÜİK’in istatistikleri gerçekleri perdeliyor. Enflasyon durdurulamıyor, pahalılık dinmiyor. Zamlar halkın belini bükmeye devam ediyor. Belli bir gelir düzeni yakalamış olan herkes ise sessizliğini koruyor.
Orman yangınları ciğerimizi yakıyor. Yangınlara dair ne bir strateji, ne bir plan, ne de bir vicdan kırıntısı var. Ama pişkinlikte sınır tanınmıyor.
Çiftçi kan ağlıyor. Sebze ve meyve el yakıyor. Kaliteli ürünler yurt dışına gönderilirken çürük çarık, ezik büzük olanlar, akıl almaz fiyatlarla halka dayatılıyor. Pazara gidenler eli boş dönüyor.
Erdoğan karar alıyor, FETÖ’cüler ve Madımak katilleri bir gecede özgürleşiyor.
Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) tıkır tıkır işlemekte. Ülke, üniter devlet kimliğinden sıyrılmaya zorlanıyor. Etnik temelde bölünmenin zemini hazırlanıyor. Aydınlar, bağır bağır bağırıyor ama kimse duymuyor.
47 yıldır süren terörle mücadelede on binlerce insan hayatını yitirmişken, toplumun sinir uçlarıyla oynarcasına tahliye görüntüleri servis ediliyor.
Teğmenlerin mağduriyeti unutulmadı. Mezuniyetlerinde "Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diyen teğmenler ordudan atıldı. Hak arayışları sürüyor, mağduriyet ve kırgınlık büyüyor.
Ormanlar talan ediliyor. Koylar, sahiller, kamu arazileri mafyaya ve sermaye gruplarına peşkeş çekiliyor.
Yurttaş, geçinebilmek için can havliyle mücadele ediyor.
Mafya, yeni nesil çeteler kol geziyor. Sokaklarda motosikletli katiller sağa sola kurşun yağdırıyor. Kadınlar her gün katlediliyor. Çocuklar öldürülüyor, istismar ediliyor. Çeteler çocuk katiller kullanıyor.
İşçilerin grev hakkı, Erdoğan’ın bir imzasıyla yasaklanıyor.
Gazeteciler Silivri'de tutuklu. Korku duygusu ülkeye egemen olmuş durumda.
Belediye başkanları tutuklu...
Zeytinlikler, gözünü para bürümüş sermaye baronlarına peşkeş çekiliyor. Cengiz ve benzerleri durmuyor.
İhanet medyası yalan pompalamaya, göz boyamaya, algı yaratmaya devam ediyor. İçine manfaatçi ajanların sızdırıldığı, tetikçi halk düşmanları yaşamımızı hedef alıyor.
Memleket koca bir maden sahasına çevrilmiş. Geleceğimiz ipotek altına alınmış durumda. Yüz milyarlarca dolar borcumuz var.
Hukuk ve adalet sistemi çökmüş. Sokakta adaletsizliğe uğradığını düşünen yurttaş, pompalı tüfekle, baltayla etrafa dehşet saçıyor. Lanet olası bir “Kurtlar Vadisi” kültürü hâkim. Herkes bir mafya mensubu, herkes bir tehdit unsuru.
İktidar, artık sıradan yurttaşının can güvenliğini dahi sağlayamaz hale gelmiş.
Seyahat özgürlüğü fiilen yok. Parası olsa bile vize alamayan bir halktan bahsediyoruz. Aracını benzin koyamayan sürücüler ülkesi burası artık. Oğluna pantolon alamadığı için kendini asan babaların ülkesi...
Gerçeklikten kopmuş, koparılmış, kandırılmış ve algoritmik operasyonlarla bir illüzyon dünyasına çekilmiş büyük bir kitle yaratıldı.
15-29 yaş arasında olup ne eğitimde ne iş hayatında olabilen gençlerin sayısıyla sadece Avrupa ülkelerini değil, Kolombiya, Kosta Rika ve Meksika’yı bile geride bıraktık.
Diyanet İşleri Başkanlığı için trilyonlar harcanırken, yurtdışındaki diyanet görevlilerinin eskort skandalları patlak veriyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın korumalarının maliyeti günde 8.1 milyon TL'yi buluyor.
Nehirler ve göller kururken, ülke susuzluğa ve tarımsızlığa mahkûm ediliyor. Çocuklarımız sağlıklı beslenip büyüyemiyor. Ve tüm bu yaşananlar karşısında, üç beş hali vakti yerinde vicdansız, sırf çıkarı uğruna gerçekleri inkâr etmeye devam ediyor.
Çocuklarımızı askere gönderiyoruz. Kimisi mağarada metan gazından zehirleniyor, kimisi 4 saat güneşin altında susuz bırakılıyor ve ölüyor. Ve biz hâlâ susuyoruz.
Öyleyse soruyorum:
İktidara, 24 yıldır ülkeyi yönettiğini sanıp yönetemeyen; işçiye, emekçiye, emekliye, öğrenciye, çiftçiye, esnafa hayatı zindan eden bu iktidara ve onu koşulsuz destekleyen herkese soruyorum:
Yukarıda sayılanların hangisi görünen gerçek değil?
Bu sorunlar eğer bir iktidarın eseri değilse ya da bir iktidar bu sorunları çözememişse, o zaman sorumlu kimdir?
Eğer iktidar sorumlu değilse, kim sorumludur?
Ve ey susanlar! Görmezden gelenler...
"Birileri kavga versin ve yaşanır bir dünya kılsın, biz de keyfini sürelim" diyenler. Bu sinsi korkaklığınızla o hayalini kurduğunuz dünyaya erişeceğinizi sanıyorsanız, büyük bir yanılgı içindesiniz...
Çok Okunanlar

Polis, uyuyan eşini ve 2 çocuğunu öldürdükten sonra intihar etti

Fahrettin Altun'ın görevi bırakmasının perde arkası!

Diyanet coştu: 'Kısa etek giyene cehennem, Eskortla takılana cennet!'

Türkiye'nin Aydınları 'Cumhuriyete sahip çıkmak için' bir araya geldi

Kılıçdaroğlu'nun haberi olmadan planlanmış!

Beşiktaş'ta favori Sergen Yalçın

Ezgi Mola'nın eski eşi silahlı saldırıda vuruldu!

Terör örgütü PKK elebaşı Öcalan'ın 28 sayfalık 'İmralı' notları

Bu nasıl yıkım! Ve sorumlu iktidar değilse kim?

Nihal Candan'ın telefonunda ortaya çıktı: Kim bu Yogini grubu?