Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
36,2401
Dolar
Arrow
34,4862
İngiliz Sterlini
Arrow
43,5545
Altın
Arrow
2962,0000
BIST
Arrow
9.471

Eski “öz kardeş” ten Tuncay Özkan eleştirisi!

“Seni gidi züppe seni… Sarayda otur, tahta kurul, dolarlar milyarlar oyuncağın olsun, israflık, müsriflik yoldaşın, zenginler senin arkadaşın; bize mi diyorsun “gösteriş müptelası” diye? 13 uçak sende. Lüks hayat sende. Konvoylar dolusu otomobil yurt içinde, yurt dışında sende. 22 yılda milleti fakir fukara koyup zenginlerin partisi olmak sende. Zindanlar bizim, saraylar senin; gösterişli olan biziz öyle mi? Kıskandın mı? Seni sarayın züppesi.”

***

Bu sözleri söyleyen kişi CHP İzmir Milletvekili Tuncay Özkan… Hedefindeki isim ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan!

Erdoğan muhalefeti hedef alarak “gösteriş müptelaları” sözünü kullanınca Tuncay Özkan da hızını alamadı bu sözleri söyledi.

“Bir kavga çıksa da şu CHP’yi hallaç pamuğu gibi atsak. Yüksek enflasyonu, giderek artan yoksulluğu, emeklilerin çaresizliğini, işsizlerin isyanını unutturabilsek. Yeniden mağduru oynayabilsek” diye hazırda bekleyen iktidar cephesi de fırsat bu fırsat diyerek hem Tuncay Özkan’ı hem de partisini yerden yere vurmaya başladı.

Adalet Bakanlığı’nın emriyle İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı hemen bir soruşturma başlattı.

AKP Sözcüsü Ömer Çelik açıkça ona ve partisine “faşişt” dedi…

Elbette bu kadarla kalmadı.

AKP’deki geleceklerini garanti almak isteyenler de dikkat çekecek açıklamalarla sahnedeki yerini aldı.

Bunların en cesuru da AKP’li Milletvekili Mahmut Rıdvan Nazırlı çıktı. Bu arkadaş X hesabından resmen küfretti.

Tuncay Özkan’a “müptezel ve o. çocuğu” dedi.

***

Peki; CHP nasıl bir karşılık verdi bu sözlere?

CHP Genel Merkezi yanıt vermekten ziyade susmayı tercih etti.

Bir tek Milletvekili Mahmut Tanal açıklama yaptı:

“Yargıtay içtihadlarına göre ‘züppe’ sözü hakaret değildir. Yargıtay daha önce verdiği bir kararda bu söz yüzünden mahkum edilen bir kişiyi suçsuz bulmuştur.”

***

Tuncay Özkan cezaevindeyken, onun ve diğer meslektaşlarım Mustafa Balbay’ın, Müyesser Yıldız’ın, Soner Yalçın’ın, Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan’ın, rahmetli Doğan Yurdakul’un sesi olmaya çalışmıştım.

Haklarında açılan davaların tüm dosyalarını okumuş, neredeyse bütün duruşmalara katılmıştım.

Hem o iddiaların saçmalığını kamuoyuna anlatmaya çalışmış hem de bu arkadaşlardan gelen mektupları yayınlayarak seslerinin duyulmasını sağlamıştım.

Aradan on beş yıla yakın zaman geçti; artık söyleyebilirim:

O mektupları yayınladığım ve o duruşmalara gittiğim için, çalıştığım kurumların patronları tarafından defalarca uyarıldım.

Bu yüzden “ayrık otu”na dönüştüm.

Sonuçta işsiz bırakıldım.

O günlerde birbirimize “ana baba ayrı öz kardeş” dediğimiz Tuncay Özkan ve Mustafa Balbay ise cezaevinden çıkar çıkmaz siyasete atıldı. İkisi de milletvekili oldu.

Aradan geçen onca yılda, bu iki “vefasız” kardeş, ne aradı, ne sordu.

İşsizliğe, açlığa mahkûm edildiğim günlerde yukarıda saydığım “kumpaszede meslektaş kadrosu”ndan “Bir şeye ihtiyacın var mı?” diyen çıkmadı…

Hoş; sorsalardı kabul mu edecektim ki yardımlarını?

Kimi şöhreti yakaladı, kimi parayı…

Bir tek Müyesser… O hep ama hep yanımdaydı.

***

Neden mi kişiselleştirdim meseleyi?

Çünkü yalan yok; benim “ana baba ayrı öz kardeş” bildiğim, içerideyken sürekli gündemde tuttuğum, sesini duyurmaya çalıştığım Tuncay, artık o “gözünü budaktan sakınmayan gazeteci Tuncay” değil.

Şimdiki Tuncay, siyasetin kirli çarkları arasında kendi temiz kişiliğini paramparça etmiş, kendisini eskiden destekleyen milyonlar tarafından gittiği her yerde eleştirilen bir kişi…

Cezaevindeyken kendisini bir kez bile arayıp sormayan, ziyaretine ya da duruşmasına gelmeyen Kemal Kılıçdaroğlu’na vefa (!) borcunu ödemekle meşgul.

***

Cumhurbaşkanı’na yönelik sözlerine gelince…

Suç ya da değil; buna karar verecek makamlar belli.

Ben sadece Tuncay’ın bu gereksiz ifadeyle AKP’nin ve onun Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ekmeğine yağ sürdüğüne inanıyorum.

Bu sözlerle AKP’nin yıllardır arayıp da bulamadığı “mağduriyet edebiyatı” için yeni bir alan yarattı.

CHP’ye küfretmek isteyenlere kapı araladı.

Belki de hâlâ milletvekili olduğu partisinin yerel seçimlerden bu yana süren yükselişini durduracak büyük bir yanlışa imza attı.

***

Dedim ya gazeteci Tuncay başkaydı; bugünkü “Kılıçdaroğlu’nun Tuncay’ı” bambaşka…

Umarım yaptıklarının yanlışlığını anlar ve artık siyasetteki ununu eleyip eleği asmanın vakti geldiğini görür.