Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış haberleri bul
ve ve
ve ve
ve ve
Temizle
Euro
Arrow
37,8385
Dolar
Arrow
34,1542
İngiliz Sterlini
Arrow
44,9695
Altın
Arrow
2916,0000
BIST
Arrow
9.109

Bağımlılık, cinayet ve bir annenin feryadı!

Uzun süredir iyi haberler alamadığımız ülkemizde, birkaç gün önce yine yüreğimizi dağlayan bir haberle sarsıldık. Gencecik polis memurumuz Şeyda Yılmaz şehit edildi ve bu katliamı yapan şahsın bir suç makinesi olduğu ortaya çıktı. İstismar, cinsel saldırı, uyuşturucu satıcılığı, hırsızlık, gasp gibi 26 farklı suç kaydı olan ve yaşından daha fazla sayıda sabıkası bulunan 19 yaşındaki katilin göz altına alınma süreci, tutuklanması ve hâkime verdiği ifade toplumda ağır bir infial yarattı.

Bu toplumsal infialin pek çok sebebi vardı. Bu kadar suç kaydı olan birinin tutuklanmaması ya da tutuklanıp cezaevine konsa dahi kısa sürede salıverilmesi ve elini kolunu sallayarak sokaklarda rahatça gezmesi nasıl mümkün olabiliyordu? Bu kadar suça karışmış ve madde bağımlısı olduğu bilinen birisi adli kontrol şartıyla nasıl serbest bırakılabiliyordu? Adli kontrol şartıyla serbest bırakılan biri birkaç kez kontrol imzası atmadığı hâlde neden denetlenmiyor ve neden tekrar tutuklanmıyordu? Annesi tarafından uyuşturucu bağımlısı ve satıcısı olduğu gerekçesiyle defalarca ihbar edilen bu şahıs için neden işlem yapılmıyordu? Bu ve bunun gibi pek çok cevapsız soruyla toplumsal infial yaratan bu vakada benim en çok dikkatimi çeken şeylerden biri anne Pınar Geçti’nin açıklamaları oldu.

Pınar Geçti açıklamalarında oğlunun uyuşturucu bağımlısı ve aynı zamanda uyuşturucu satıcısı olduğunu; bu illetten kurtarabilmek için oğlunu birkaç kez bizzat kendisinin ihbar ettiğini ancak maalesef çabalarının sonuçsuz kaldığını ifade ediyor ve şöyle feryat ediyordu: “Polisimiz Şeyda Yılmaz yerine keşke ben ölseydim!” 

Evladı olanlar bilirler ki -istisnalar hariç- tüm anneler evlatları için her şeyin en iyisini, en güzelini isterler; evlatları için çalışıp didinir, yemez yedirirler. Bunu göz önünde bulundurarak bir anne için evladının tutuklanmasını istemenin ya da evladını ihbar etmenin ne kadar zor olabileceğini düşünün. Düşünün ve görün ki uyuşturucu bağımlılığı; bir annenin başka canlar yanmasın diye oğlunu ihbar etmesi; belki kurtulur umuduyla oğlunun tutuklu kalmasını istemesi ya da bir polisin şehit olmasındansa evlat kurşunuyla bizzat can vermeyi istemesi demek!

Bulaşanın çok zor kurtulduğu, suç batağına düştüğü, yoksunluk anlarında bireysel ve toplumsal felaketlere yol açtığı bu illet maalesef toplumumuzda artık çok yaygın. Bağımlılık veren maddelere ulaşmak çok kolay, denetim yok, sentetik uyuşturucularla tanışma yaşı ilkokullara kadar düşmüş durumda. Çocuklar ve aileler bilinçsiz, sosyal medyadaki bazı müptezeller bu maddelerin reklamını yapıyor. Özellikle ergenlerde özenti, kendini kanıtlama, aile ilgisizliği ve çevre gibi sebeplerle uyuşturucuya yönelme durumu çok fazla ve işin kötüsü bu maddelere kolayca ulaşabiliyorlar!

Peki yarın öbür gün Pınar Geçti’nin ettiği feryatları etmemek için bizler neler yapmalıyız? Öncelikle bağımlılık konusunda bilinçli ve uyanık olmalıyız. Burada “bağımlılık” kelimesinden kastım sadece uyuşturucu ya da sentetik madde bağımlılığı değil. Bağımlılık deyince sigara, alkol, sosyal medya, telefon, marka ya da ilgi bağımlılığı gibi uyuşturucu bağımlılığına nazaran başlangıçta daha masum görünen ancak uzun vadede bireylere dolaylı yoldan çok fazla zarar veren her türlü bağımlılık aklımıza gelmeli. 

Yetişkinler olarak hem kendimizi hem de çevremizdeki çocukları ve gençleri bağımlılığın her türlüsünden korumalıyız. Çocuklara ve gençlere bağımlılık eğitimleri vermeli, bağımlılık konusunu müfredata eklemeliyiz. Yeşilay gibi kurumlarla ya da sivil toplum kuruluşlarıyla iş birliği içinde olarak Yükseköğretim Kurumunun ve Millî Eğitim Bakanlığının rehberliği ve izniyle okullarda “Bağımlılık Bilinci” gibi dersler okutmalı, seminerler düzenlemeliyiz, Adalet Bakanlığının öncülüğünde ağır ve caydırıcı cezalar uygulamalıve bu sorunu el birliğiyle çözmeliyiz.

Lütfen bugünden itibaren çocuklarımızı, gençlerimizi ve geleceğimizi korumak için bilinçli olalım, gerekli önlemleri alalım ve öyle ağır yaptırımlar uygulayalım ki bundan sonra kimsenin canı yanmasın, hiç kimsenin dünyayı kararmasın!