Türkiye Cumhuriyeti, antiemperyalist bir Kurtuluş Savaşı sonucunda kurulmuştur. O nedenle de kuruluş süreciyle, kurucu kadrolarıyla, ona özünü veren değerler itibariyle antiemperyalisttir.
Aynı zamanda iktisadi, siyasi, toplumsal, kültürel güç sahibi bir zümrenin iktidarı anlamına gelen oligarşiye karşıdır.
Feodalizm; emperyalizmin işbirlikçisi ve uydusudur. Ortaçağ değerlerini, kavramlarını, ilişkilerini savunur. Oligarşinin, emperyalizmin müttefikidir. Bu durum teoride ve pratikte böyledir.
Örneğin, ülkemizin ABD yanlısı, AB yanlısı partileri, ya dinci gericiliğe ya etnik bölücülüğe yaslanan partileridir. Sadece iç siyasette değil, dış siyasette de çözümü Ankara’da değil, Washington’da, Brüksel’de arayan bu partiler, ABD’nin Irak işgaline en büyük desteği vermişler, Büyük Ortadoğu Projesi’nde görev üstlenmişlerdir. Bunu da “özgürlükçü, demokrat, sivil” söylemlerle perdelemeye çalışmışlardır.
Cumhuriyet toplumu milletleştirir. Feodalizm ise milleti alt kimlikler, etnik, mezhepsel aidiyetler üzerinden tanımlar. Din tacirlerinin ve bölücülerin Cumhuriyet düşmanlığının nedenlerinden biri budur. O yüzden, Cumhuriyetin sadece iktisadi anlamda değil, siyasi anlamda da devletçiliğine tahammül edemezler. Çünkü cumhuriyet, devlet küçülürse milletin de küçüleceğini, devlet ayakta kalmazsa milletin de ayakta kalamayacağını bilir.
Bir cumhuriyetçi için; planlı kalkınma yoksa, sanayileşme de, büyüme de, beslenme de, sağlık da, eğitim de, adalet de yoktur. Çünkü devlet küçülürken adliyelerin büyüdüğünü bilir.
Demokrasi tarafsız olmaz. Cumhuriyetten yana taraftır. Ortaçağ kurumlarından demokrasi çıkmaz, orada sandıktan şeyh, şıh, aşiret, tarikat, cemaat lideri, etnik-feodal ilişkiler çıkar. Bu da milleti egemen kılmaz.
Cumhuriyet; devrimci, halkçı, devletçi, eşitlikçi, kamucu, toplumcu, ulusal ve aydınlanmacıdır. Bu nedenle, feodalizme kökten karşıdır. Feodalizmle uzlaşan günümüz liberalleri gibi, muhafazakârları gibi düşünmez.
Yurttaşın, kaderine terk edilmesine karşı çıkar. Bu nedenle, Sosyal Darwinizmi savunanlarla, sosyal devlet kavramını Tanrı’nın yarattığı düzene çomak sokmak olarak görenlerle uzlaşmaz. Toplumsal yaşamı, iktisadi verimlilik kuralına indirgeyenlerle uzlaşmaz. Yoksulların, yenilmişlerin, ezilenlerin, tutunamayanların, kaybedenlerin, en alttakilerin bunu hak ettikleri için öyle olduklarını savunanlarla uzlaşmaz.
Feodalizm kaderciliğe karşı çıkmaz. Kapitalizmle; neo liberalizm, yeni muhafazakârlık, post modernizm arasında çelişki yoktur. Ama Cumhuriyetle feodalizm arasında, liberalizm ve muhafazakârlık arasında çelişki vardır.
Cumhuriyet; yurttaşının dinine, mezhebine, cinsiyetine, alt kimliğine, etnik kökenine bakmaz. Cumhuriyete göre; toplumsal sözleşmenin muhatabı, tarafı olan yurttaşın, yalnız ve ancak yurttaş olmaktan kaynaklanan özgürlükleri, hakları, ödev ve sorumlulukları vardır.
Cumhuriyet; toplumcudur, halkçıdır. Bireyci değildir. Piyasa ekonomisini, her ne pahasına olursa olsun kutsamaz.
Ezen - ezilen çelişkisi sınıfsal temele oturtulmadan, özgürlükçü olunamayacağını görür. En önemlisi Cumhuriyet, sosyal devletin olmadığı yerde, eşitliğin, özgürlüğün ve hukuk devletinin yaşayamayacağını bilir.
Çok Okunanlar
Türkiye'nin yeni il adayları belli oldu
Epstein skandalının yaşandığı adadan ilk fotoğraflar!
Öğrencilerin alay ettiği öğretmen kürsüden düşüp kolunu kırmış
Peşmerge taburu ile gelmediğine şükredin!
Filmi geriye sarınca
Memur ve emeklinin alacağı zam büyük ölçüde netleşti
Erdoğan talimatı verdi! O suçlar kapsam dışı
Telefon krizi: Çip sıkıntısı yaşanıyor
Murat Ongun İBB iddianamesine işaret ederek sordu
Terör örgütü PKK'nın Öcalan ısrarı sürüyor